10. Hukuk Dairesi 2017/6500 E. , 2019/9838 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Ankara 27. İş Mahkemesi
Asıl dava, itirazın iptali ve icra inkar tazminatı, birleşen dava ise yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti ile biriken aylıkların ödenmesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın ise kabulüne dair verilen karara karşı davacı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Asıl davada, davacı (birleşen dava davalısı) Kurum vekili, davalıya yapılan yersiz ödemelerin tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini, birleşen davada davacı (asıl dava davalısı) ise, 01.02.2001 - 01.04.2008 tarihleri arasında yersiz yaşlılık aylığı almadığının tespitiyle, 01.04.2008 - 31.07.2012 dönemine ait alamadığı yaşlılık aylığının yasal faiziyle birlikte kendisine ödenmesini talep etmiştir.
II-CEVAP
Asıl davada, davalı (birleşen dava davacısı) vekili davanın reddine karar verilmesini, birleşen davada davalı kurum vekili (asıl dava davacısı) ise, davacının talebinin haksız ve yersiz olduğunu beyan ederek, davanın reddini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne icra inkar tazminatı yönünden talebin reddine, birleşen davanın ise kabulüne karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
Davacı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı Kurum vekili kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacı Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davalıya yapılan yersiz ödemelerin yasal faiziyle birlikte kendisinden geri alınması için başlatılan icra takibine yönelik itiraz üzerine açılan davanın yasal dayanaklarından olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 67. maddesinin ikinci fıkrasında, borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse alacaklı yararına ve istem üzerine tarafların durumuna, davanın ve hüküm altına alınan şeyin tahammülüne göre, hüküm altına alınan tutarın %40’ından aşağı olmamak üzere uygun bir tazminata karar verileceği yönünde düzenleme öngörülmüştür. (02.07.2012 tarihli ve 6352 sayılı Kanunun 11. maddesiyle, bu fıkrada yer alan “yüzde kırkından” ibaresi “yüzde yirmisinden” şeklinde değiştirilmiştir.) İtirazın iptali davalarında icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, diğer koşulların yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Anılan tür bir alacaktan söz edilebilmesi için ise gerçek tutarın belli ve sabit olması veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için alacağın tüm unsurlarının bilinmesi ya da bilinebilecek durumda bulunması gereklidir. Buna göre, alacağın likit nitelikte olduğunun kabulü için borçlu tarafından tutarın araştırılarak belirlenmesi olanağının varlığı yeterlidir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, asıl alacak niteliğindeki yersiz ödenen ve icra takibine konu yapılan aylığın, takip ve dava tarihi itibarıyla varlığı ve tutarının belli olması dolayısıyla likit nitelikte olduğu belirgin bulunması karşısında, takibe haksız itiraz eden davalının, davacı alacaklı Kurum yararına takip tarihinde yukarıda belirtilen yasal mevzuat hükmü gereğince, kabule konu asıl alacak tutarının %40’ı oranında icra inkar tazminatıyla sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu, anılan istemin reddi yönünde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hükmün 2. bendinde bulunan “Alacak miktarı başlangıçta tespit edilebilir olmadığından icra inkar tazminatına yönelik talebinin reddine” cümlesinin silinerek yerine; “Kabule konu alacak tutarı üzerinden %40 oranına göre hesaplanan icra-inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacı Kuruma verilmesine,” sözcüklerinin yazılmasına ve bu şekliyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 12/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.