4. Hukuk Dairesi 2015/16427 E. , 2016/6796 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... Acar aleyhine 02/01/2014 gününde verilen dilekçe ile menfi tespit istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın hukuki yarar yokluğundan reddine dair verilen 26/03/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davacının diğer temyiz itirazına gelince;
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı tarafından boşanma davası öncesinde tedbir nafakası için dava açıldığını ve arkasından hükmedilen bedele ilişkin icra takibi başlattığını, icra takibinde işleyecek nafaka miktarlarına ilişkin ödemede bulunduğunu ancak buna rağmen icra dosyasında kendisine borç çıkarıldığını ve bunun sonucunda hapis cezası ile karşılaştığını, boşanma kararında da çocukların velayetinin kendisine verildiğini, kızının reşit olduğunu, oğlunun boşanma kararından önce yanında kalmaya başladığını, fazla ödediği miktarlar için dava açma hakkını saklı tuttuğunu, ancak iş bu dosyada borcu olmadığının tesptine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Somut olayda, mahkemenin red gerekçesi itibari ile mahkemece koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar vermek gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ancak, bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438. maddesi gereğince kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenle hüküm kısmının (1) no"lu bendinin 2. paragrafında yer alan "Alacak miktarının %20"si oranında icra inkar tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine"" şeklindeki sözcük dizisinin silinmesine, davacının öteki temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenle reddiyle kararın düzeltilmiş bu biçiminin ONANMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 23/05/2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, nafaka borcu bulunmadığının tespitine ilişkindir.
Mahkemece davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı icra müdürünün nafaka borcuna ilişkin ödeme (icra) emrinin şikayet yolu ile icra hukuk mahkemesinden talep edilmesinin mümkün olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı Antalya 3. Aile Mahkemesinin 2008/1258 esas sayılı dosyasında hükmedilen nafakanın tedbir nafakası olduğunu, kararın kesinleşmesi ile bu nafakanın Yoksulluk ve İştirak Nafakasına dönüştüğünü, zira Antalya 2. Aile Mahkemesinin 2010/183 esas sayılı dosyasında boşanma davası açıldığını bu boşanma davası sırasında da ayrıca tedbir nafakasına hükmedildiğini, her iki dosyada hükmedilen tedbir nafakalarının mükerrer tahsil edildiğini, ayrıca nafaka hükmüne uymamak suçundan hakkında tahkikat yapıldığını belirterek davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Öncelikle takip konusu yapılan borç nafaka borcu olup davacı tarafça mükerrer tahsilatın yapılmak istendiği belirtilerek borçlu olmadığının tespiti istenmiştir. Nafaka borcundan doğan davalar TMK"nın 2. kitabının 1. kısmının 3. bölümünde yer almaktadır. 4787 sayılı Kanun"un 4. maddesine göre TMK"nın 2. kitabının 1. ve 2. kısmında düzenlenen dava ve işlere bakma görevi Aile Mahkemesine aittir. Nafaka hükmünü veren mahkeme aile mahkemesidir. Nafaka konusundaki alacağa karşı menfi tespit davasına bakma görevi de aile mahkemesine attir. Görev kamu düzeni ile ilgili olup yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır.
Bilindiği üzere tespit davaları, bir hakkın veya hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davalardır. Tespit davası yolu ile, mahkemeden bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığı veya yokluğunun belirlenmesi talep edilir. Tespit davası, genel olarak HMK"nın 106. maddesinde düzenlenmiştir. Bunun dışında bazı tespit davalarını düzenleyen özel Kanun hükümleri vardır. (Mesela TMK"nın m. 26, İİK"nın m. 69, 72, 89/3, TTK"nın m 56/1-a gibi)
Bir tespit davasının açılabilmesi için şu iki şartın birlikte bulunması gerekir. 1-Tespit konusu hak ve hukuki ilişkiler olabilir. 2-Davacının bir hakkının veya hukuki ilişkinin var olup olmadığının hemen tespit edilmesinde hukuki yararı bulunmalıdır. Bir hukuki ilişkinin hemen tespit edilmesinde hukuki yararın bulunmasıda üç şartın varlığına bağlıdır. a)Davacının bir hakkı veya halihazır hukuki durumu tehdit edilmiş olmalı, b)bu tehdit nedeniyle davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek boyutta olmalı, c) alınacak tespit hükmü bu tehlikeyi ortadan kaldırabilecek nitelikte olmalıdır.
Olayımızla sürekli cebri icra tehdidi altında tedbir nafakasını mükerrer olarak ödemek zorunda kalacak davacının İİK"nın 72. maddesinde özel olarak düzenlenen dava hakkından yararlanarak, açaçağı bir menfi tespit davası ile elde edeceği bir kesin hükümle gelecekteki olası tehlikeleri önlemekte pek tabiki HUKUKİ YARARI VARDIR.
Davacıyı icra müdürünün işlemlerini şikayet yolu ile icra hukuk mahkemesinde iptalini talep etmeye mecbur bırakmak, onu takip hukukunun sınırlı imkanları ile kendisini savunmaya zorlamak olur ki bu durum Anayasa"daki hak arama hürriyetine aykırıdır. Davacı isterse İİK"nın 72. maddesindeki menfi tespit davası açabileceği gibi, isterse takip hukukuna göre hakkındaki takibin şikayet yoluyla iptalini de isteyebilir.
O halde mevcut olayda 1-Asliye hukuk mahkemesi görevli değildir. Aile mahkemesi görevlidir. 2-Davacının nafaka ödeme tehdidi altında bulunması nedeniyle menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Mahkemece, icra müdürünün işlemine karşı şikayet yoluna başvurulabileceği gerekçesiyle, dava açma hakkı bulunmadığından bahisle verilen red kararı hukuka ve emredici yasal düzenlemelere aykırı bulunduğundan çoğunluğun düzeltilerek onama kararına katılmıyoruz. 23/05/2016