(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2017/28372 E. , 2020/4626 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili , davalılar arasındaki ilişkinin muvazaaya dayandığını , davacının gerçekte davalı ... Belediyesi"nin asıl işçileri ile aynı görevi yapmak suretiyle çalıştığı halde diğer davalı İzelman A.ş"nin işçisi olarak gösterildiğini beyanla tüm çalışma dönemi itibariyle davalı ... Belediyesi"nin asıl işçisi olduğunun tespiti ,le fark ücret alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar Cevabının Özeti:
Davalılar, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, yapılan yargılama sonunda toplanan delillere göre ve bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar davalılar vekilleri tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı ve muvazaaya dayanıp dayanmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinin altıncı fıkrasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi; “bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişki” olarak tanımlanmış; aynı maddenin yedinci fıkrasında “asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez” kuralına yer verilmiştir.
Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin geçerli olarak kurulabilmesi için iki işverenin bulunması, mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işin varlığı ve asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi halinde “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirme” unsurunun gerçekleşmiş olması gerekir. Bundan başka asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle haklarının kısıtlanması veya daha önce asıl işveren tarafından o iş yerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulması gibi muvazaa kriterlerinin bulunmaması icap eder. Aksi halde alt işveren işçisi başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görecektir.
İşverenler arasında muvazaalı biçimde asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulmasının önüne geçilmek amacıyla 4857 sayılı Kanun"un 2. maddesinde bazı muvazaa kriterlerine yer verilmiştir. Muvazaa Borçlar Kanunu"nda düzenlenmiş olup, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla, kendi gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmesini arzu etmedikleri, görünüşte bir anlaşma olarak tanımlanabilir. Muvazaada, taraflar arasında üçüncü kişileri aldatma kastı bulunmakta ve sözleşmedeki gerçek amaç gizlenmektedir. Muvazaa genel ispat kuralları ile ispat edilebilir. Bundan başka 4857 sayılı Kanun"un 2. maddesinin yedinci fıkrasında sözü edilen hususların, aksi kanıtlanabilen adi kanuni karineler olduğu kabul edilmelidir.
6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 4. maddesi uyarınca, davalının yapacağı hizmetlerin başkasından satın alınması da mümkündür. Sözü edilen düzenleme ile asıl işin tamamı ya da bir kısmı 4857 sayılı Kanun"un 2. maddesinde öngörülen sınırlamalara tabi olmaksızın alt işverene verilebilir. Bu durumda sadece 4857 sayılı Kanun"un 2. maddesinin 7. fıkrası ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 19. maddesi çerçevesinde muvazaa denetimi yapılabilir.
Somut olayda; davacı davalılar arasındaki ilişkinin muvazaaya dayandığını , davacının gerçekte davalı ... Belediyesi"nin asıl işçileri ile aynı görevi yapmak suretiyle çalıştığı halde diğer davalı İzelman A.ş"nin işçisi olarak gösterildiğini beyanla tüm çalışma dönemi itibariyle davalı ... Belediyesi"nin asıl işçisi olduğunu iddia etmektedir. Davalılar ise, aralarındaki ilişkinin hizmet alımına ilişkin sözleşmeler uyarınca kurulu olduğunu ve muvazaaya dayanmadığını savunmuşlardır. Mahkemece ; “Davalı ... Belediyesi ile İzelman A.ş arasında yapılan hizmet alım sözleşmesinin başlangıçta işe girerken sınav ve mülakat işlemlerinin İzmir Büyükşehir Belediyesi genel müdürlüğünce yapılması ve İzelman A.Ş de işe alınan personelin kıyafet, araç gereç vs. her türlü ekipmanın İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından sağlanması, görevlendirme ve çalışma saatlerinin İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından belirlenmesi ile davalılar arasındaki sözleşmenin içerik bakımından hizmet alım sözleşmesi değil, salt işçilik teminine yönelik muvazaalı sözleşme niteliğinde olduğu bire bir emsal Yargıtay 7.H.D"nin 22/05/2015 tarih ve 2015/19844E-2015/9694 karar sayılı ilam gerekçesi ve emsal taraflar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğuna ilişkin içtihatlardan davalılar arasındaki sözleşmenin sırf işçi teminine yönelik olduğunun; yani muvazaalı sözleşme niteliğinde olduğu” gerekçesi ile davacının başlangıçtan beri İzmir Büyükşehir Belediyesi"nin işçisi sayılması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
Dosyaya sunulan 01.01.2015 – 31.12.2017 tarihleri arasında belediye hizmet binalarında temizlik, bakım, ofis, yönetim, denetim hizmetlerinde çalıştırılmak üzere personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım sözleşmesi ve İBBB Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı Sosyal Yardımlar Şube Müdürlüğü 2015 -2017 yılı personel hizmet alımı teknik şartnamesinin sunulduğu görülmektedir. Teknik şartname içeriğinde; aşçı , bulaşıkçı kasap, pastacı , hazırlamacı, temizlikçi, destek ofis elemanı, şöför , berber , terzi, dağıtım personeli, kuaför, öğretmen, hasta bakıcı, çamaşırhane sorumlusu, garson görev tanımları bulunmaktadır. Davacının söz konusu hizmet alım sözleşmesine uygun olarak aşçı işe alındığı ve 01.01.2015 tarihinden itibaren davalı ... Sosyal Yardımlar Şube Müdürlüğü’nde aşçı olarak çalıştığı sabittir. Dolayısıyla davalı ... Belediyesi’nin, belli bir uzmanlık gerektiren hizmet alım sözleşmesinde teknik detayları ayrıntılı olarak yazılı olan işini diğer davalı e İzelman A.Ş’ne ihale ile verdiği anlaşılmıştır.
Kaldı ki ihale edilen işin, ihaleyi alan şirket tarafından belirli süre içerisinde yerine getirilmesi zorunlu ise de söz konusu iş niteliği gereği sürekli bir iştir. Sadece belli bir zaman dilimi ile sınırlı olamaz. Bu hali ile de anahtar teslimi bir iş olarak kabulünün de mümkün bulunmadığı açıktır.
O halde tüm bu düzenleme ve deliller ışığında davalılar arasındaki ilişkinin asıl işveren-alt işveren ilişkisi olduğu olduğu açıktır. Asıl işveren işçilerinin de bu işlerde çalışması alt işveren-asıl işveren ilişkisinin geçersizliği sonucunu doğurmaz. Mahkemece dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile davalı ile davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunun kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olanan hükmün yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 09.03.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
F.K.