13. Hukuk Dairesi 2007/11256 E. , 2008/732 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, 8.7.2006 tarihli harici sözleşme ile davalıya arsasını sattığını,davalıdan 30000 YTL sını satış bedeli olarak aldığını,1 ay içinde devrini vermediği takdirde 60.000 YTL cezai şart ödemeyi kabul ettiğini,davalıya sözleşmenin teminatı olarak 8.7.2006 tanzim tarihli,15.8.2006 vade tarihli,60000 YTL bedelli bono verdiğini,kararlaştırılan sürede taşınmazının devrini davalıya veremediğini,davalının teminat olarak verdiği bono ile icra takibi yapabileceğinden,davaya konu bonodan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının davalıdan almış olduğu 30.000,00 YTL sını davalıya iade etmesi kayıt ve şartı ile davanın kabulüne,dava konusu bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,ve sözü geçen 30.000,00 YTL sının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş, hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-HUMK.nun 381 maddesi gereğince mahkeme, hazır olan tarafların iddia ve savunmalarını dinledikten sonra yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Kararın tefhimi en az, aynı yasanın 388. maddesinde belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. HUMK.nun 388/son maddesi gereğince de istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenilen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Yine aynı kanunun 389 maddesinde de hüküm kısmında iki tarafa yükletilen hak ve borçların tereddüde yer vermeyecek şekilde belirtilmesi zorunluluğu tekrarlanmıştır. Aynı maddenin son fıkrası gereğince de zorunlu nedenlerle yalnız hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın
2007/11256 2008/732
sonradan belli bir süre içinde yazılması mümkündür. Bu gibi hallerde de HUMK.nun 388 maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren kısa karar ile daha sonra yazılan gerekçeli kararın birbirine uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HUMK.nun yukarda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir.
Somut olayda, kısa kararda “davacının davalıdan almış olduğu 30.000 YTL nin iade edilmesi kayıt ve şartı ile davanın kabulü ile ,icra takibine konu edilen dava konusu 60.000 YTL Lik bonodan dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine” şeklinde hüküm kurulmasına rağmen, gerekçeli kararda ise, davacının davalıdan almış olduğu 30.000,00 YTL sını davalıya iade etmesi kayıt ve şartı ile davanın kabulüne,dava konusu bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,ve sözü geçen 30.000,00 YTL sının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” şeklinde hüküm kurulmuş olması da, az yukarda açıklanan kısa kararla gerekçeli kararın birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırı olup, kararın bozulmasını gerektirir. Mahkemece, az yukarda açıklandığı üzere, ve 10.4.1992 tarih ve 1991/7 Esas 1992/4 sayılı İçtihatı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi kısa karar ile bağlı kalınmadan, ancak kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki giderilecek şekilde, yeniden bir karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 2.bent gereğince tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde davalı iadesine, 23.1.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.