1. Hukuk Dairesi 2014/18957 E. , 2015/2533 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANTALYA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/07/2014
NUMARASI : 2013/173-2014/362
Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, paydaşlar arasında ecrimisil isteğine ilişkindir.
Davacılar, 767 ada 28 parsel sayılı taşınmazı miras bırakan babaları T. Uz.."ın davalıya muvazaalı olarak temlik etmesi sebebi ile muris muvazaası hukuksal nedene dayalı açılan tapu iptali ve tescil davasının kabul edildiğini, ancak taşınmazı halen davalının kullandığını ve tarım yapmak suretiyle gelir elde ettiğini ileri sürerek, murisin ölüm tarihinden itibaren hesaplanacak şimdilik 8.500.-TL ecrimisilin işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, iddiaların doğru olmadığını, taşınmazın boş olup kullanmadığını, payına isabet eden 2000 m² yeri de sattığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ecrimisile konu taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunduğu ve davalının payından fazla yer kullandığı, ancak fazla kullandığı miktarın tamamının ecrimisilinin davacıların payına isabet etmesi mümkün olamayacağından bilirkişinin orantılama yolu ile yapmış olduğu hesaplamanın uygun görüldüğü gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, tarafların mirasbırakanları T. U.."ın ecrimisile konu 767 ada 28 parsel sayılı taşınmazdaki 2144/14090 payını, 28.01.1991 tarihinde satış suretiyle davalı oğluna temlik ettiği, mirasbırakanın 28.12.2004 tarihinde öldüğü ve geride mirasçı olarak çocukları olan taraflar ile dava dışı 8 çocuğunun kaldığı, davacıların muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı açmış oldukları tapu iptal ve tescil isteğinin Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 10.11.2009 tarih ve 2007/67 Esas, 2009/391 sayılı kararı ile kabul edilerek davacıların miras payları oranında iptal ve tescile karar verildiği ve anılan kararın dereceattan geçmek suretiyle kesinleşmesi ile davacıların davalı ve dava dışı kişilerle birlikte taşınmazda paydaş duruma geldikleri anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, dava konu taşınmazda taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.
Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)
25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay"ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Somut olaya gelince; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur.
Şöyle ki, özellikle, evrak arasına alınan Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 10.11.2009 tarih ve 2007/67 Esas, 2009/391 Karar sayılı dosyasından yapılan keşif neticesinde fen bilirkişisi K. A.. tarafından düzenlenen 26.06.2006 tarihli raporda; çekişmeye konu taşınmaz üzerindeki A ile gösterilen 2 katlı ev ile B-C-D ve E harfi ile gösterilen seraları davalının kullandığını, diğer muhdesatları ise diğer mirasçıların kullandığı bildirildiği halde, taşınmazda davacıların kullandıkları veya çekişmesiz olarak kullanabilecekleri bir yerin bulunup bulunmadığı hususunda mahkemece bir irdeleme ve değerlendirme yapılmış değildir.
Hâl böyle olunca; mahallinde yeniden konusunda uzman bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılması, yukarıdaki belirtilen ilkeler doğrultusunda tüm paydaşları kapsar biçimde fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığının veya harici taksim yapılıp yapılmadığının belirlenmesi, fiili kullanma biçimi veya harici taksim oluşmuş ise kime nerenin kullanımının bırakıldığının açıklığa kavuşturulması, fiili kullanma biçimi veya harici taksim oluşmadı ise davacıların taşınmazda kullandıkları veya kullanabilecekleri bir yer olup olmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanması, varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.