12. Hukuk Dairesi 2016/12240 E. , 2017/3623 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vasisi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı icra mahkemesine başvurusunda, takip borçlusu ...’ün emekli maaşına muvafakatiyle konulan haczin borçlunun vasisinin talebi üzerine icra müdürlüğünce kaldırıldığı, oysa ki borçlunun akli dengesinin yerinde olduğu ileri sürülerek, haczin kaldırılması işleminin iptalini talep ettiği, mahkemece; borçlunun emekli maaşına haciz konulmasına muvafakat verdiği tarihte vasisinin bulunmadığı ve fiil ehliyetinin bulunduğu gerekçesiyle şikayetin kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Borçlunun emekli maaşına 12/05/2014 tarihinde verdiği muvafakat ile haciz konulduğu, borçluya vasi atanmak üzere ... tarafından 12/06/2014 tarihinde açılan vesayet davasının (... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2014/279 E. - 2014/538 K. sayılı kararının Yargıtay 18. Hukuk Dairesi’nin 2015/69 E. - 2015/3163 K. sayılı kararı ile bozulması üzerine) ... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2015/181 E. - 2015/231 K. sayılı kararı ile 06/05/2015 tarihinde sonuçlandığı görülmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 670. maddesine göre, sözleşme ile borçlanmaya ehil olan kişi, kambiyo senetleri ile borçlanmaya da ehildir. Aynı Kanunun 1. maddesi gereğince, Türk Ticaret Kanunu’nun ayrılmaz bir parçası olduğu belirtilen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 9. maddesine göre; fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir, 10. maddesine göre; ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır, 13. maddesine göre; yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes, bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir, 14. maddesi hükmüne göre; ayırt etme gücü bulunmayanların, küçüklerin ve kısıtlıların fiil ehliyeti yoktur, 15. madde hükmüne göre; kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, ayırt etme gücü bulunmayan kimsenin fiilleri hukuki sonuç doğurmaz, 16. maddeye göre ise; ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremezler.
Hukuki işlem ehliyeti, yapılan işlemin geçerlilik koşulu olup, davada da taraflara ilişkin dava koşullarındandır. Yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınması gerekir. Akıl hastalığı yahut akıl zayıflığı gibi sebeplerden biri ile makul surette hareket etmek iktidarından mahrum bulunanlar, başka bir deyimle tam ehliyetsiz olanların yaptıkları hukuki işlemler kanuni mümessilleri tarafından onaylanmadıkça geçersizdir. 11/06/1941 gün ve 1941/4-21 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının sonuç bölümünde; "... Mümeyyiz olmayan bir kimse ile hukuki muamelede bulunan diğer âkidin bunu bilmeyerek hüsnüniyetle hareket etmiş olması, zikri geçen 15. maddenin mutlak ve kat"i sarahati karşısında, öyle bir kimsenin tasarrufu üzerine hukuki hükmün terettüp etmesi için kafi değildir. Kanun o gibi temyiz kudretinden mahrum kimselerin esasen hüküm ifade etmeyen tasarrufları hususunda o tasarruftan dolayı hak iddia edenlerin hüsnüniyetlerini himaye etmemektedir... Medeni Kanunumuzun metin ve ruhundan başka türlü bir netice çıkarılmasına imkan yoktur..." hükmü yer almakta olup, anılan hükümle, ayırt etme gücünden yoksun olan kişilerin tasarruflarının geçersiz olduğu açıkça vurgulanmıştır.
Somut olayda, borçlunun vasisi tarafından sunulan ve vesayet kararına da esas alınan ... Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’nın 13.08.2014 tarihli raporunun sonuç bölümünde, takip borçlusu ...’ün, “… akli dengesinin akıllıca yaşam sürdürmek için tam olarak yeterli olmadığı, iradesinin verdiği kararlar ve hareketler üzerinde olumsuz etki yaratacağı, ...... hastalığının kronik (devamlı) nitelikte olduğu ....” belirtilmiştir.
Ancak rapor içeriğine göre borçlunun, emekli maaşı üzerine haciz konulmasına muvafakat verdiği tarih itibariyle hukuki işlem ehliyetinin bulunup bulunmadığı anlaşılamamaktadır.
O halde mahkemece, borçlu ...’ün, emekli maaşından kesintiye muvafakat ettiği 12.05.2014 tarihinde hukuki işlem ehliyetinin bulunup bulunmadığına ilişkin tespitin yapılması amacıyla, borçlu vasisine; borçlu ...’e ait doktor, hastane ve benzeri sağlık kuruluşları ile ilgili diğer belgeleri sunması için süre verilmesi, yine yukarıda yer verilen 13.08.2014 tarihli ... Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Raporu ile varsa bu rapora dayanak teşkil edecek belgeler getirtilerek dosyanın kül halinde tam teşekküllü bir hastaneye veya Adli Tıp Kurumu’na gönderilerek, borçlu ...’ün hukuki işlem ehliyetinin bulunup bulunmadığı yönünde rapor alınması ile tespit edilecek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlu vasisinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.