4. Hukuk Dairesi 2016/4726 E. , 2016/6598 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 02/03/2015 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; dava dilekçesinin görev yönünden reddine, görevli yargı kolunun idari yargı olduğuna dair verilen 25/06/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının davalı ... Bakanlığına yönelik temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davacının davalılar .... yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Davacı dava dışı akrabasını ziyarete gittiği ... İlköğretim okulunun kalorifer kazanının patlaması sonucu yaralandığını, davalı gerçek kişiler hakkında kamu davası açıldığını ve cezalandırılmalarına karar verildiğini belirterek uğradığı maddi ve manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunulmuştur.
Davalı, ..., olay tarihinde okul müdürü olduğunu, herhangi bir kusurunun olmadığını, Anayasa 129/5 gereği davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı, ... Bakanlığı vekili, dava konusu uyuşmazlığın idari yargının görev alanına girdiğini savunarak dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddine karar verimesini savunmuştur.
Diğer davalı müdür yardımcısı, herhangi bir savunmada bulunmamıştır.
Mahkemece, kalorifer kazanın işleyişinden ve denetiminden okuldaki bu tür aksaklıkların giderilmesinden okul idaresi ve ilgili görevlinin sorumlu olduğu, bu nedenle aksaklığın hizmet kusurundan kaynaklandığı, bu tür davaların tam yargı davası olarak idari yargıda görülmesi gerektiği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.
Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesi ilgili kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturur. Bu durumda sorumlu, kamu görevlisinin emrinde çalışmakta olduğu kamu kurumu olup dava o kurum aleyhine açılmalıdır. (T.C. Anayasası 40/III, 129/V, 657 Sy. K.13, HGK 2011/4-592 E., 2012/25 K.) Bu konuda yasal düzenlemeler emredici hükümler içermektedir. Diğer yandan Sorumluluk Hukukunun temel ilkeleri açısından bakıldığında da bu şekilde düzenlemenin mevzuatta yer almış olması zarar görenin zararının karşılanması yönünde önemli bir teminattır.
Davaya konu edilen olayda, davalıların Halitpaşa İlköğretim okulunda idari görevliler olduğu, okuldaki patlama sonucu davacının yaralanmış olduğu, idari görevlilerin ihmali nedeniyle patlama olduğu iddia edildiğine göre, Anayasa"nın 129/5. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu"nun 13/1. maddesi gereğince adli yargı yerinde davalıya yönelik açılan davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmesi gerekir. Davalılar gerçek kişi olup idare mahkemesinde gerçek kişiler aleyhine dava açılamaz.
Mahkemece açıklanan yasal düzenleme gözetilerek, davalılar hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddedilmesi gerekirken, yargı yolu yönünden reddi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle davalılar ... yönünden BOZULMASINA, ... Bakanlığına yönelik temyiz itirazlarının ilk bentteki açıklanan sebeplerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 12/05/2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Anayasa’nın 129/5. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu"nun 13/1. maddesi gereğince memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen biçim ve koşullara uygun olarak idare aleyhine açılabilir. İdare aleyhine böyle bir davanın açılabilmesi, hizmet kusurundan kaynaklanmış, idari işlem ve eylem niteliğini yitirmemiş davranışlar ile sınırlıdır. Kamu görevlisinin, özellikle haksız eylemlerde, Anayasa ve özel yasalardaki bu güvenceden yararlanma olanağı bulunmamaktadır.
Dava dilekçesinde belirtilen maddi olgulardan davalının salt kişisel kusuruna dayanıldığının anlaşılması karşısında öncelikle bu iddia doğrultusunda delillerin toplanıp değerlendirilerek sonuca varılması gerekirken davanın husumet nedeniyle reddi gerektiği şeklindeki Dairemiz çoğunluğunun (2) sayılı bentte gösterilen bozma nedenine katılmıyorum.12/05/2016