Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1941
Karar No: 2020/435
Karar Tarihi: 15.01.2020

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/1941 Esas 2020/435 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2019/1941 E.  ,  2020/435 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 08/02/2018 tarih ve 2017/1134 E.- 2018/84 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine-kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi"nce verilen 07/02/2019 tarih ve 2018/908 E.- 2019/172 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı şirket vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkilinin pay sahibi olduğu davalı şirkete ortaklar arasında çıkan anlaşmazlık nedeniyle ...’ın şirkete kayyum olarak atandığını, kayyum tarafından 29.07.2015 tarihinde genel kurul toplantısı yapıldığını ancak toplantı tarihi ve yeri ile ilgili olarak tarafına herhangi bir tebligat yapılmadığını, bu suretle sözkonusu toplantıya katılımının engellendiğini, yokluğunda yapılan toplantıda tarafına ait 1.300.00.-TL tutarındaki hissenin... Uğurlu’ya devri işlemi ile... Uğurlu’nun münferit temsil yetkisinin görüşülerek karara bağlandığını ileri sürerek, 29.07.2015 tarihinde yapılan ortaklar kurulunda alınan kararların usulsüz ve geçersiz çağrı nedeniyle yoklukla malul olduğunun tespitini, olmadığı takdirde, kanuna, esas sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olarak ortaklar kurulunda alınan dava konusu kararların TTK"nın 445 vd. maddeleri uyarınca iptalini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacı ile müvekkilinin davalı şirkette eşit hisselere sahip iken, davacı ortağın hissesinin %26’sına tekabül eden kısmını 29.09.2014 tarihli noter hisse devir sözleşmesi ile kendisine devrettiğini, bu devir ile birlikte müvekkilinin şirketteki hisse oranının %76 olduğunu, yapılan devir işlemi sonrasında hisselerin tescili için ortaklar kurulu kararı alınması talep edilmesine rağmen davacının buna yanaşmadığını, bunun üzerine talep doğrultusunda mahkemece, genel kurulun toplantıya çağrılması ve istenen hususların görüşülmesi için şirkete kayyum atandığını, davacının bilgisi dahilinde olan konularda genel kurulun toplantıya çağrıldığını, sözkonusu genel kurula ilişkin davacının kayyum tarafından bilgilendirildiğini, davacının kötüniyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre; davacının usulüne uygun şekilde genel kurul toplantısına davet edilmediği, TTK 595/2. maddesi uyarınca, esas sermaye payının devri için taraflar arasında yapılan devir sözleşmesinin ortaklar genel kurulunda onaylanması ve şirket pay defterine işlenmesinin şart olduğu,

    -/-

    şirket ana sözleşmesinde kanundaki bu düzenlemenin aksinin kararlaştırılmadığı, bu nedenle prosedürü tamamlanmamış pay devrine hukuki geçerlilik kazandırmak adına pay devrinin tescili ve tescil işlemleri için kayyum görevlendirilemeyeceği, tarafların hala %50’şer hisse ile şirkete ortak oldukları, TTK 418/1. maddesi gereğince toplantı nisabının %25 pay sahipleri ile sağlaması mümkün ise de dava konusu genel kurulda şirket adresinin nakli konusunda karar alındığı, bunun için esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun birarada bulunması gerektiği, davacının %50 paya sahip olması sebebiyle genel kurula katılmaması halinde oy nisabının sağlanamayacağı, bu sebeple genel kurulda alınan kararların iptali gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiştir.
    Karar, taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
    İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14.Hukuk Dairesi tarafından tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı vekilinin istinaf başvuru yönünden; TTK"nın 414.maddesindeki emredici düzenlemeye rağmen, genel kurulun davacının bilinen son adresine iadeli tahhütlü mektupla bildirilmediği, ortada geçerli bir çağrı bulunmadığı, çağrısız genel kurul koşullarının da bulunmadığı ve sadece bir ortağın katılımıyla yapılan toplantıda alınan kararların yoklukla malül olduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin olarak davacı vekilinin istinaf başvuru yönünden ise; dava konusu genel kurul kararlarının yoklukla malul olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken, iptal kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak ve yeniden hüküm kurularak, davalı şirketin 29.07.2015 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan kararlarının yoklukla malul olduğunun tespitine, davacı tarafın ihtiyati tedbir isteminin kabulü ile 29.07.2015 tarihli genel kurulun 4 numaralı gündem maddesinde alınan şirket ortağı... Uğurlu’nun şirketi bir yıl süreyle münferiden temsil ve ilzama yetkili olarak atanmasına yönelik kararın TTK"nın 449.maddesi uyarınca yürütmesinin geri bırakılmasına, kararının Ticaret Sicilinde tescil ve ilanına, tescil ve ilan masraflarının davacı tarafından karşılanmasına, bu konuda gerekli işlemlerin ilk derece mahkemesince yapılmasına, tedbirin mahiyeti gereğince ve takdiren teminat alınmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
    Karar, davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, limited şirket genel kurul kararının iptali istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince dava konusu şirket genel kurul kararının iptaline dair verilen karar taraf vekillerince istinaf edilmekle, Bölge Adliye Mahkemesince, genel kurula yapılan çağrının geçerli olmadığı gibi gerekli nisap oluşmadan yapılan toplantıda alınan kararların yoklukla malül olacağı gerekçesiyle, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak ve yeniden hüküm kurularak, iptali talep edilen 29.07.2015 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespitine karar verilmiştir.
    “Yokluk”; bir hukuki işlemin doğabilmesi için öngörülen kurucu veya şekli nitelikte olan emredici hükümlere aykırılık halidir (Mehmet Bahtiyar, Ortaklıklar Hukuku, s.196). Bu aykırılık, işlemin unsurlarında eksikliğe yol açar ve işlemi "yokluk" ile sakat hale getirir. Yok sayılan işlem, şeklen dahi meydana gelmemiştir. Yokluk, bunu ileri sürme konusunda hukuki menfaati bulunan herkes tarafından her zaman ileri sürülebilir ve tespit ettirilebilir, hâkim tarafından da re’sen dikkate alınır. Mahkemenin vereceği tespit hükmü, bu durumu açıklayıcı niteliktedir. Yokluk ve butlan hallerinin varlığı halinde bu hususun mahkemelerce re’sen gözönünde bulundurulacağı ve herkesin bu geçersizliği, mülga 6762 sayılı TTK’nın 381. maddesinde (6102 S. TTK 445-446) düzenlenen koşullara tabi olmaksızın ileri sürebileceği Hukuk Genel Kurulu’nun 12.03.2008 gün ve 2008/11-246 E., 2008/239 K. sayılı ilamında da benimsenmiştir.
    Somut olayda ise, davalı şirketin iptali istenen 29.07.2015 tarihli genel kurul toplantı tutanağı incelendiğinde, ortaklardan... ve kayyum ...’ın katılımı ile genel kurul toplantısının belirtilen yer ve zamanda yapıldığı, davacı ile... arasındaki pay devir sözleşmesinin tesciline, İbrahim Uğurlu’nun imza yetkisine ve şirket merkezinin nakline ilişkin kararlar alındığı, anılan toplantıya davacının katılmadığı anlaşılmıştır. Davalı yanca sunulan posta alındısı üzerindeki yazılı adrese göre dava konusu genel kurula ilişkin davacıya gönderilen çağrının, davacının muhtarlıkta kayıtlı olduğu ikamet adresine gönderildiği ancak daire kapı numarasının yanlış yazılmış olduğu görülmüştür. Bu bağlamda, genel kurul toplantısına davetin asgari koşullarının oluştuğu ancak eksikliğin bulunduğu, bu durumun ise hukuken yokluk yaptırımı ile değil iptal edilebilirlik yaptırımı ile karşılaşacağı nazara alınmalıdır. Başka bir deyişle, davacıya yapılan çağrı geçersiz değil, usulsüzdür. Bu durum ise davaya konu genel kurulda alınan kararların yoklukla malul olduğu anlamına gelmeyecek ancak iptal edilebilirlik yaptırımına tabi olacaktır.
    Bu durumda, davaya konu 29.07.2015 tarihli genel kurulun TTK"nın 410 ve devamı maddelerinde yerini bulan çağrı üzerine toplanmış olduğu anlaşılmakla, işin esasına girilerek davacıya usulüne uygun çağrı yapılmadığından yasada öngörülen iptal nedenlerinin değerlendirilerek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile hüküm verilmesi doğru olmadığından, kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı şirket vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK"nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalı şirkete iadesine, 15/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi