11. Ceza Dairesi 2018/5816 E. , 2018/8216 K.
"İçtihat Metni"
İstanbul Anadolu 15. Asliye Ceza Mahkemesi‘nin 26.11.2015 tarih ve 2015/529 Esas-2015/736 Karar sayılı ilamı ile sanık Sezar Kaya hakkında da aynı suçtan mahkumiyet hükmü kurulduğunun anlaşılması karşısında; inceleme sonrası, bu sanık yönünden de aynı gerekçelerle kanun yararına bozma yoluna gidilip gidilmeyeceği hususunun mahallinde takdir ve ifası mümkün görülmüştür.
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 24.09.2018 tarih ve 2018/6011 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 02.10.2018 tarih ve KYB-2018/79058 sayılı ihbarname ile;
Resmi belgede sahtecilik suçundan sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 204/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair İstanbul Anadolu 15. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/11/2015 tarihli ve 2015/529 esas, 2015/736 sayılı kararının "Dosya kapsamına göre, sanığın olay tarihi olan 05/07/2015 günü yapılan kontrolde 34 BT 2493 sayılı sahte plakaların ele geçirildiğinden bahisle hakkında yapılan yargılama sonucunda mahkumiyetine karar verilmiş ise de; İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarının 08/07/2015 inceleme tarihli ve İST-İZ-2015/1054 numaralı uzmanlık raporunda suça konu sahte plakalarda basılı bulunması gereken Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonuna ve Trafiğe ait soğuk mühür izlerinin bulunmadığının tespit edilmesi, mahkemece suça konu plaka üzerinde bulunması gerekli zorunlu unsurlarının bulunup bulunmadığı ve aldatma kabiliyetini haiz olup olmadığı yönünde plaka üzerinde herhangi bir incelemede bulunulmaması ve suç tarihinde yürürlükte bulunan 18/07/1997 tarih ve 23053 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 30. maddesine göre; tescil plakalarında, işlemi yapan tescil kuruluşu ile plaka basım işlemini gerçekleştiren kuruluşun mühürlerinin bulunmasının, anılan maddede 09/09/2011 gün ve 28049 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan Yönetmeliğin 3. maddesiyle yapılan değişiklikle de bu tarihten itibaren yalnızca tescil kuruluşunun mührünün bulunmasının zorunlu olduğunun hüküm altına alınması, bu şekilde suça konu plakaların resmi belge niteliğini kazanabilmesi için üzerinde işlemi yapan tescil kuruluşu ile plaka basım işlemini gerçekleştiren kuruluşun mühürlerinin varlığının zorunlu olduğunun anlaşılması karşısında, sanığın olay tarihinde üzerinde mühür izi bulunmayan plakaları kullanmaktan ibaret eyleminin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanun"un 21. maddesi uyarınca idari yaptırıma tabi olduğu gözetilmeden, unsurları bulunmayan resmi belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulmasında isabet görülmediğinden” bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, bozulması istenilmiş olmakla,
İncelenen dosya içeriğine göre; sanığın içerisinde bulunduğu araçta 34 BT 2493 sayılı sahte plakların ele geçirilmesi nedeniyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğinin iddia ve kabul olunduğu olayda, suça konu 34 BT 2493 sayılı plakalara ilişkin İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü‘nün 08.07.2015 tarihli uzmanlık raporunda, “plakalarda tescil plakalarının resmiyet kazanması için gerekli olan, tescil işlem birimine (E.G.M.) ve/veya plaka basım işlemini gerçekleştiren kuruluşa (T.Ş.O.F.) ait basılı bulunması gereken soğuk mühür izlerinin bulunmadığı görülmüş olup, tescil plakalarının sahte olduğunun“ tespit edilmiş olması karşısında, somut olayda "resmi belgede sahtecilik" suçunun unsurlarının oluşmayacağı anlaşılmakla; ihbarnamedeki kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, İstanbul Anadolu 15. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.11.2015 tarih ve 2015/529 Esas-2015/736 Karar sayılı kararının resmi belgede sahtecilik suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm yönünden CMK"nin 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre aynı maddenin 4. fıkrasının (d) bendi uyarınca karar verilmesi mümkün görüldüğünden, sanık ...‘a yüklenen resmi belgede sahtecilik suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığından sanığın BERAATİNE, cezanın çektirilmemesine; hükümdeki diğer kısımların aynen yerinde bırakılmasına, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 22.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
.