10. Hukuk Dairesi 2018/3626 E. , 2019/9740 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Karşıyaka 2. İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı fer’i müdahil Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili; davacı müvekkilinin ... Endüstri Meslek Lisesi Makine bölümünde okurken staj yapmak maksadıyla davalı şirkete başvurduğunu, okul dönemi stajer olarak, okul bitiminde ise Haziran ortalarından 15.09.1987 tarihine kadar 3 ay süreyle asgari ücretle çalıştığını, ancak hizmet döküm cetvelinde bu çalışmalarının gözükmediğini belirterek, çalışmalarının tespitini istemiştir.
II-CEVAP
Davalı ... San. ve Tic. A.Ş. vekili; davacının 02.12.1986 tarihinde stajer olarak çalışmaya başladığını ve o tarihte 18 yaşını ikmal etmediğini, 02.12.1986-15.09.1987 tarihleri arasında davacının herhangibir çalışmasının bulunmadığını, beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Fer"i Müdahil SGK Başkanlığı vekili; Kurum kayıtlarının aksinin yazılı ve somut deliller bağlamında kanıtlanması gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonucu, "Davanın kabulüne, ... TC, ... SS no"lu davacı ..."in kurumda ... sicil no da işlem gören davalı ... Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi"ne ait Yedek Parça İmal işyerinde 15.06.1987-15.09.1987 tarihleri arasında hizmet akdine istinaden sigortalı niteliğinde asgari ücretle 91 gün çalıştığı, bu çalışmasının kuruma bildirilmediğinin tespitine karar verilmiştir.
Fer"i Müdahil SGK Başkanlığı vekili dilekçesinde; hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddi gerektiğini, çalışma olgusunun hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde, yazılı ve somut delillerle aydınlatılması gerektiğini, soyut tanık beyanlarına dayalı olarak verilen kararın kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
B-BAM KARARI
“Davacı adına stajer olarak işe giriş bildirgesi verilmiş olması, 27.05.1987 tarihinde mezuniyeti sonrası, 15.06.1987 tarihinde tam zamanlı olarak geçen çalışmalarına ilişkin yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma intikalinin sözkonusu olmaması nedeniyle hak düşürücü sürenin dolduğu, 31.12.1987 gününden itibaren işlemeye başlayan ve beş yıllık yasal hak düşürücü sürede açılmayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, işin esasına girilip tanıkların anlatımlarına dayanılarak istemin hüküm altına alınması, usul ve yasaya aykırı” denilmek suretiyle yerel mahkemenin kararını HMK’nun 353/1-b.2. maddesi gereğince kaldırılmasına, hak düşürücü sürede açılmayan davanın reddine, karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili, davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle hükmün bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa"nın 79/10. maddesi olup, yönetmelikle belirlenen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları, Kurumca saptanamayan sigortalıların, çalıştıklarını, hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilâm ile kanıtlayabildikleri takdirde, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayılarının göz önünde bulundurulacağı açıklanmış olup anlaşılacağı üzere çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden bu maddeyle getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. Buna göre; ilgili kişi hakkında işe giriş bildirgesi düzenlenmediği, düzenlenmesine karşın yasal hak düşürücü süre içerisinde Kuruma verilmediği, sigortalılık bildirimini içeren dönemsel sigorta primleri bordrosunun/aylık prim ve hizmet belgesinin hazırlanmadığı veya anılan süre içerisinde Kuruma teslim edilmediği, sigorta priminin Kuruma yatırılmadığı, çalışmanın varlığı yönünde Kurum görevlilerince herhangi bir saptamanın söz konusu olmadığı durumlarda, hizmetin varlığını ileri süren kişilerin hak düşürücü süre içerisinde yargı yoluna başvurması zorunludur. Söz konusu hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez.
Somut olayda, davalıya ait işyerinde 02.12.1986 tarihinde stajyer öğrenci olarak çalışmaya başlayıp ... Endüstri Meslek Lisesi"nden 21.05.1987 tarihinde mezun olduktan sonra işyerinde işçi olarak 15.06.1987-15.09.1987 tarihleri arasında çalışmasının tespitine ilişkin olan davada; davalı işyerinden davacı adına verilen 02.12.1986 tarihli işe giriş bildirgesinin varlığı ve bu tarihten 15.06.1987 tarihine kadarki sürede fiili çalışmasının varlığı halinde hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceğinden Mahkemece, 15.06.1987 tarihi öncesinde davacının fiili çalışmasının olup olmadığının tespitini teminen, davacının hangi tarihte meslek lisesinden mezun olduğu,davalı işyerinde stajyer olarak başladığı çalışmasına ara verip vermediği hususu usulünce araştırılmalı ve sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve istinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddine ilişkin kararı kaldırılarak Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar bozulmalıdır.
SONUÇ: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 11.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.