21. Hukuk Dairesi 2016/8852 E. , 2017/10490 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...İş Mahkemesi
Davacı, murisinin davalı işverene ait işyerinde 01/11/1990-01/11/1993 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı ve ... ... Kurum vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre ... ... Kurum vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine,
2- Davacı vekilinin temyizine gelince;
Dava, davacının murisi ... Kocaoğlan"ın 01/11/1990-01/11/1993 tarihleri arasında davalı işverene ait iş yerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddine, davacı murisi ... KOCAOĞLAN"ın davalıya ait işyerinde 01/11/1990-16/09/1992 tarihleri arasında ayda 30 gün üzerinden kesintisiz günün asgari ücreti ile çalıştığının tespitine, 16/09/1992 çıkış tarihinden itibaren 01/11/1993 tarihine kadar ki dönem yönünden çalışmanın geçtiği yılın sonundan itibaren dava tarihine kadar hakdüşürücü süre geçtiğinden bu döneme ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddelerine göre Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır. Yasada yer alan 5 yıllık süre hak düşürücü olup mahkeme tarafından kendiliğinden nazara alınması gerektiği gibi davacının aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır.
İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği Kanun"un 79/1.maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan ... ... İşlemleri Yönetmeliği"nin dördüncü kısmında işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi (...Yön.Madde16) , dört aylık sigorta primleri bordrosu (...Yön. Madde 17), sigortalı hesap fişi (... Yön. Madde 18) vs.dir. Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık Kanun"un 79/10 (eski 8) maddesinde yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurumun işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.
Maddede belirtildiği üzere yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden sözedilemeyeceği açıktır. Bir sigortalının askere gitmeden önce çalıştığı işyerini askerliğe müteakip girmesi durumunda hizmet akdi mecburi hizmet nedeniyle kesilmiş olduğundan artık hak düşürücü sürenin oluştuğundan bahsedilemez. Davacıya ödenen ücretten sigorta primi kesilen hallerde, davacının iş ve ... ... mevzuatının öngördüğü sigorta hak ve yükümlülüklerini yerine getirmesi nedeniyle Kurumun Yasa"dan kaynaklanan denetim ve inceleme görevini yapmaması karşısında hak düşürücü sürenin işlemeyeceği kabul edilmelidir.
Davacının sigortalı çalışmalarının Kuruma kısmen bildirildiği hallerde, eksik bildirimlere yönelik olarak açılan davada hak düşürücü süre işlemeyecektir. (Hukuk Genel Kurulunun 23.06.2004 gün ve 2004/21-369 E, 2004/371 K. sayılı kararı )
Ayrıca çalışmanın blok çalışma niteliğinde olması yani kesintisiz devam etmesi halinde hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi, mevsimlik çalışmanın bulunması ve bu çalışmanın yıllar itibariyle kesintisiz sürdüğünün kabulü halinde de çalışılmayan dönemde hizmet akdi askıda olduğundan hükme esas alınan 5 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcı olarak, mevsimlik çalışmanın sona erdiği yılın sonu esas alınması gerekir.
Somut olayda, bordro tanıklarının, davacının murisi ... Kocaoğlan"ın dava konusu dönem boyunca kesintisiz olarak çalıştığını doğruladıkları anlaşıldığından murisin davalı işyerinden çıkışı yapılan 16/09/1992 tarihinden sonra da kesintisiz devam eden çalışmaları bakımından hak düşürücü süreden söz etmek mümkün değildir. Bu nedenle, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken hak düşürücü süre hususunda hatalı değerlendirme yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, HMK 370/2. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının tamamen silinerek yerine,
“1-Davanın kabulü ile, davacının murisi ... KOCAOĞLAN"ın davalıya ait işyerinde 01/11/1990-01/11/1993 tarihleri arasında ayda 30 gün üzerinden kesintisiz günün asgari ücreti ile çalıştığının tespitine, 2-Alınması gereken 29,20 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 27,70 TL harcın düşümüyle kalan 2,50 TL harcın davalı işverenden alınarak Hazineye gelir kaydına, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 27,70 TL peşin harç ile 27,70 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 55,40 TL harç giderinin davalı işverenden alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 1.800,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 110,50-TL yargılama giderinin davalı işverenden alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK m.333 uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,” yazılmasına ve hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davacıya yükletilmesine, 14/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.