21. Hukuk Dairesi 2017/236 E. , 2017/10488 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde ... 2007-24.06.2011 tarihleri arasında geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacının ... 2007-24/06/2011 tarihleri arasında davalı işverene ait iş yerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının davalı iş veren kurumunda 15/09/2007 ile 24/06/2011 tarihleri arasında 3 yıl, 9 ay, 9 gün olmak üzere toplam 1359 gün süre ile hizmet akdi ile çalıştığının tespitine, kuruma bildirilmeyen 1359 gün sigortalı hizmetinden sayılmasına karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliğinin kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının dava konusu dönemde yapılmış herhangi bir hizmet bildiriminin bulunmadığı, 24/06/2011 tarihinden itibaren davalı ... işyerinden bildirimlerinin yapılmaya başlandığı, 19/09/2008 tarihli Kimlik Bildirme Kayıt Formunda görevli olarak davacının adının bulunduğu, 09/07/2010-19/03/2011 tarihleri arasında düzenlenen konaklayan kişilere ait kimlik bildirme formlarında davacının adının olduğu, muhtar beyanı alınarak düzenlenen kolluk tutanağında davacının 2007 yılından beri davalı ... işyerinde çalıştığının tespit edildiği, tanık beyanlarının alındığı anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, davacının dava konusu dönemde çalıştığını iddia ettiği ... işyerinde işletmeci sıfatıyla çalışan bir kişi veya şirket bulunup bulunmadığını belirlemek, işletmeci bulunduğunun anlaşılması halinde bu işletme adına Kurumda işyeri kaydı olup olmadığını araştırmak, gerçek işverenin kim olduğunu tespit etmek, davacının ücretlerinin nasıl ödendiğini araştırmak, kimlik bildirim formlarında davacının görevli personel olarak adının bulunduğu anlaşıldığından bu hususta davalı ... ... Bakanlığından açıklama istemek ve toplanan delillerin sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.