21. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/9375 Karar No: 2017/10484 Karar Tarihi: 12.12.2017
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/9375 Esas 2017/10484 Karar Sayılı İlamı
21. Hukuk Dairesi 2016/9375 E. , 2017/10484 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ...İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenler ile temyiz kapsam ve nedenlerine göre; davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya kapsamından, kaza tarihinin 11/03/2003, dava tarihinin 14/05/2009 olduğu, davacının dava dilekçesi ile 1.000,00 TL maddi tazminat talep ettiği, 16/09/2015 tarihinde davacı sigortalının davasını ıslah ederek mahkemeden sonuç olarak 56.259,70 TL maddi tazminat talep ettiği anlaşılmaktadır. Sürekli iş göremezlik nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi amacıyla açılan maddi ve manevi tazminat davalarında zamanaşımı süresi 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 125. ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddeleri gereğince 10 yıldır. Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zarar, ancak bakım ve tedavi sonucunda düzenlenen hekim raporuyla belirli bir açıklığa kavuşur. Bedensel zararın gelişim, gösterdiği durumlarda zamanaşımına başlangıç olarak hastalık seyrinin yani gelişimin tamamlandığı tarihin esas alınması gerekir. Dava konusu olayda değişen ve gelişen bir durumun söz konusu olmadığı ortadadır. Somut olayda maddi tazminatın, 14/05/2009 tarihli dava dilekçesinde fazlaya ilişkin talep hakları saklı tutularak kısmi dava olarak talep edildiği ortadadır. Bu duruma göre zamanaşımı süresi dava dilekçesi ile talep edilen maddi tazminat yönünden dava tarihinde kesilerek, bakiye alacak miktarı yönünden işlemeye devam edecektir. Hal böyle olunca, ıslah dilekçesinin davalı vekiline 02/10/2015 tarihinde tebliğ edildiği ve davalı vekilinin 07/10/2015 tarihli dilekçesi ile zamanaşımı def"ini açıkça ileri sürüldüğü değerlendirilerek, maddi tazminat istemine ilişkin dava dilekçesinde talep edilen miktarla sınırlı olarak bir karar verilmesi gerekirken; ıslah edilen kısmı da kapsayacak şekilde maddi tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan hüküm kurulması usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.