14. Hukuk Dairesi 2016/10117 E. , 2018/9204 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalı aleyhine 29.12.2014 birleştirilen dosyada 06.11.2015 gününde verilen dilekçeler ile asıl davada elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil, birleştirilen davada temliken tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne dair verilen 05.01.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı-birleştirilen dava davalısı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Asıl dava, elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil, birleştirilen dava ise, Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Mahkemece, asıl davanın reddine, temliken tescil şartları gerçekleştiğinden birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, asıl dava davacısı-birleştirilen dava davalısı ... temyiz etmiştir.
Hukuk düzeninde istikrar sağlama amacı taşıyan kesin hüküm, hükme karşı yasa yollarının tükenmesi (şekli anlamda kesin hüküm) ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin bir daha dava konusu yapılmaması (maddi anlamda kesin hüküm) şeklinde hukuk yargılama sistemimizde yer almaktadır.
Şekli anlamda kesinleşmeyi zorunlu kılan, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin yeniden dava konusu yapılamaması amacını güden maddi anlamda kesin hüküm 6100 sayılı HMK"nin 303. maddesinde düzenlenmiştir.
Anılan maddeye göre bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın, taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.
Somut olaya gelince; birleştirilen dosya davacısı, dava konusu 288 parsel sayılı taşınmazın maliki asıl davada davacı-davalı ..."nın kardeşi olduğunu bu taşınmazda kadastrodan önce aralarında yaptıkları taksime göre iyiniyetli olarak ahır ve bina yaptığını, TMK’nin 724. maddesindeki koşulların gerçekleştiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescile karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ise birleşen davanın reddini savunmuş; asıl davasında 288 parsel sayılı taşınmazını davalı ..."in haksız olarak işgal ettiğini ileri sürerek elatmasının önlenmesi, kal ve ecrimisil talep etmiştir.
Mahkemece her ne kadar daha önce aynı mahkemenin 2010/11 E. sayılı ve 2012/27 E. sayılı dosyalarında verilen hükümlerin kesin hüküm oluşturmadığı gerekçesiyle birleştirilen davanın kabulüne karar verilmişse de, 2010/11 E. sayılı dosyada; davacının ..., davalının ... olduğu, istemin dava konusu 288 parsel sayılı taşınmazın temliken tesciline yönelik olduğu, mahkemece davanın kabulü ile dava konusu 288 parselde 77,59 m2"lik kısmın tapusunun iptali ile davacı adına tesciline karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeden kesinleştiği anlaşılmaktadır. Aynı mahkemenin 2012/27 E. sayılı dosyasında ise; davacı ... tarafından davalı ... aleyhine 289 parsel sayılı taşınmazının davalıya ait 288 parsele tecavüzlü kısmının aslında 108,20 m2 olduğu halde, kesinleşen mahkeme kararında hatalı bilirkişi raporuna göre hüküm kurulduğundan bahisle bakiye kısmın adına tescili için dava açıldığı, davanın reddine karar verildiği, bu kararın derecattan geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. Görüldüğü üzere her iki davanın tarafları, konusu ve hukuki sebebi aynıdır. O halde mahkemece davanın kesin hüküm varlığı nedeniyle reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü doğru değildir.
Asıl davadaki elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil istemleri yönünden de; davalıya ait 289 parsel sayılı taşınmazın ahır, balkon ve avlu kısımlarının davacıya ait 288 parsel sayılı taşınmaza, toplam 34,39 m2 tecavüzlü olduğu sabit olduğundan davanın kabulü gerekirken, reddine karar verilmesi doğru değildir.
Bu durumda asıl davada elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, birleştirilen davada temliken tescil isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı-birleştirilen dava davalısı ..."in temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.12.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.