1. Hukuk Dairesi 2015/1514 E. , 2015/2381 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 9. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/03/2013
NUMARASI : 2009/411-2013/190
Taraflar arasında birleştirilerek görülen elatmanın önlenmesi,yıkım ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece asıl ve birleşen davada elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin kabulüne;asıl davada ecrimisil isteği hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına ilişkin olarak verilen karar asıl ve birleşen davada davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .......... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Asıl dava, elatmanın önlenmesi,yıkım ve ecrimisil;birleşen dava ise elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Davacı,kayden maliki bulunduğu 813 ada 2 parsel sayılı taşınmaza bitişiğindeki komşu 1 parsel sayılı taşınmaz maliki olan davalıların binasının 4,53 m2 lik kısmının taşkın olduğunu ileri sürerek elatmanın önlenmesine,yıkıma ve dava tarihinden geriye dönük olarak 5 yıllık toplam 3.000,00 TL ecrimisile ;olmazsa taşkın yapının bulunduğu alanın değerinin ödenmesi koşuluyla bu kısmın davalılar adına tesciline;birleşen dosyada ise keşfen taşkın yapının zemin kısmının 2,54 m2 saptandığı ve taşınmazdaki bodrum+zemin+4 kat üzerinden tecavüzün de 15,24 m2 olduğundan bahisle bu kısımlar üzerinden davanın kabulüne karar verilmesini istemiş;yargılama sırasında ise ecrimisil davasını atiye bırakmıştır.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlar ve taşkın yapının yer aldığı zemin değerinin ödenmesi koşuluyla bu kısmın adlarına tescilini istemişlerdir.
Mahkemece,asıl ve birleşen dava yönünden davacının çaplı taşınmazına davalıların elatmasının keşfen sabit olduğu gerekçesi ile elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin kabulüne;asıl davada ecrimisil isteğinin atiye bırakıldığından anılan istek hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Dosya içeriği,toplanan delillerden ve özellikle eksiğin tamamlanması suretiyle getirtilen belgelerden; dava konusu 813 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların öncesini oluşturan 1311 parsel sayılı kadastral parselde davacı Ö.. S.. 138/3108, davalı M.. Y.. 68/3108, davalılar Mahmut,İlyas ve Kıyafet"in mirasbırakanları (aynı zamanda davalılar İlyas,Kıyafet ve Nurten"in bayii) H.. Y.. 136/3108 ve diğer davalı Nurten"in mirasbırakanı .......... 143/3108 oranında paydaş iken, .......... Belediye Encümeninin 06.11.1989 tarih 7236 sayılı kararı ile 3290/2981 Sayılı İmar Affı Yasasının 10/c maddesi gereğince anılan taşınmazı da kapsayan alanın imar şuyulandırılmasına tabi tutulduğu ve imar parsellerinin oluştuğu, 813 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davalı M.. Y.. adına 48/142 ve davalılar Mahmut,İlyas ve Kıyafet"in mirasbırakanları H.. Y.. adına 94/142 ,813 ada 2 parselin ise davacı Ö.. S.. adına tam hisse ile 22.07.1991 tarihinde tescil edildiği, 813 ada 1 sayılı parseldeki H.. Y.."ın payının 40/142 şer oranında davalılar İlyas ve Nurten"e ve 14/142 oranında ise davalı Kıyafet"e 26.04.2004 tarihinde satış suretiyle devredildiği, keşif sonucu düzenlenen bilirkişi rapor ve krokisine göre 813 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki yapının A harfi ile gösterilen 2,54 m2 lik bölümünün 813 ada 2 parsel sayılı taşınmaza taşkın olduğu, imar öncesi kadastral parselde hak sahibi olan davalı Mahmut"un anılan taşınmazda yapısının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz’ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus M.K.’nın 684. Maddesinde açıkça vurgulanmıştır. Ne varki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın1605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3194 sayılı imar yasasının 18. Maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parselinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedellerin ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davacı açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır.
Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü “özel yasa” ile kısıtlanmıştır.
2981 sayılı Yasanın 3290 sayılı Yasa ile değişik 10/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir.
Gerçekten, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılmaz. İşte bu nedenle yukarıda denildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.
Somut olayda, dava konusu olan yapının imar uygulaması sonucu davacı taşınmazına taşkınlığının ortaya çıktığı dosya kapsamı ile sabittir.
Hal böyle olunca,yukarıdaki ilkeler gözetilerek taşkın yapı bedeli davacıya depo ettirilmek suretiyle elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesi; tecavüzlü durumun davalıların iradesi dışında kamusal tasarruf ile oluştuğu dikkate alınarak davalıların yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması gerekirken değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Asıl ve birleşen davada davalıların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,18.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.