1. Hukuk Dairesi 2020/1750 E. , 2021/2529 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, davalılar vekilinin istinafı üzerine Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından istinaf talebinin kabulüne, hükmün kaldırılması ile davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Davacı, mirasbırakan babası...’in 1212 ada 173, 103, 160, 198 ve 223, 1213 ada 20, 1215 ada 67 ve 68 parsel sayılı taşınmazlarını ikinci eşinden olma çocukları ...’ın eşi ...’ye mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak temlik ettiğini, mirasbırakanın ilk evliliğinden tek çocuğunun kendisi olduğunu, mirasbırakanın taşınmaz satmasını gerektirir ihtiyacı da bulunmadığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile payı oranında adına tesciline, mümkün olmazsa terekeye iadesine, o da mümkün olmazsa tenkisine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, süresinde davaya cevap vermemişler aşamada mirasbırakanın denkleştirme amacıyla temlikleri yaptığını, davacıya da yer vermek istediğini ama onun kabul etmediğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, davalılar vekilinin istinafı üzerine Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından istinaf talebinin kabulüne, hükmün kaldırılması ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...in 20 parsel sayılı taşınmazının ½ payı ile 173, 103 ve 160 parsel sayılı taşınmazlarını davalı oğlu ...a, 20 parsel sayılı taşınmazının ½ payı ile 223 parsel sayılı taşınmazını davalı oğlu...’ya, 67 ve 68 parsel sayılı taşınmazlarını oğlu ...’ın eşi davalı ...’ye, 198 parsel sayılı taşınmazını ise davalı oğlu ...’a temlik ettiği, mirasbırakanın 19.10.2015 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak ilk eşinden olma oğlu ... ile ikinci eşinden olma çocukları ...,...,...’nin kaldığı, mirasbırakanın adına kayıtlı on parça taşınmazı olduğu ve ölüm tarihindeki değerlerinin toplamının 724.994,52 TL olduğu, mirasbırakanın davalılara temlik ettiği sekiz parça taşınmazın mirasbırakanın ölüm tarihindeki değerlerinin toplamının ise 1.134.506,85 TL olduğu anlaşılmaktadır.
Belirtilmelidir ki, 6100 sayılı HMK"nin 362. maddesinde bölge adliye mahkemelerinin temyiz olunamayan kararları düzenlenmiş, aynı maddenin 1/a bendinde de miktar ve değeri kırkbin Türk Lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar hükmüne yer verilmiş, 2020 yılı itibarıyla HMK"nın 362/1-a bendinde belirtilen 40.000,00 TL"lik kesinlik sınırı 72.070,00 TL olarak uygulanmaya başlamıştır.
Somut olayda, davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmamaktadır. Bu durumda davacının, dava edilen taşınmazlardaki her bir davalıdan talep edebileceği miras payının dava tarihindeki değerinin, dava değeri olarak kabul edilmesi gerektiği açıktır. Dava konusu taşınmazlardan davalı ...’ye temlik edilen 67 ve 68 parsel sayılı taşınmazların dava tarihindeki değerlerinin toplamının 57.542,45 TL olduğu, davacının bu davalıdan talep edebileceği payın (1/6) değerinin ise 9.590,41 TL olduğu, davalılardan ...’a temlik edilen 198 parsel sayılı taşınmazın dava tarihindeki değerinin 151.760,20 TL olduğu, davacının bu davalıdan talep edebileceği payın (1/6) değerinin ise 25.293,37 TL olduğu görülmüştür. Hal böyle olunca, dava değerinin davalı ... ve ... için 2020 yılı itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 72.070,00 TL"nin altında kaldığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, temyiz kesinlik sınırı içinde kalması nedeniyle temyiz kabiliyeti olmayan kararlara karşı temyiz isteği yönünden mahkemece bir karar verilebileceği gibi 01.06.1990 gün ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da bir karar verilebilir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz kesinlik sınırı içinde kaldığı anlaşılan eldeki dava yönünden davacının davalı ... ve ... yönünden temyiz dilekçesinin değerden REDDİNE,
Davacının davalı ... ve .... yönünden temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237., (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ile durumun aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince, her ne kadar mirasbırakanın geriye on parça taşınmazı kalmış ise de terekesinde kalan taşınmazların değerlerinin toplamının 724.994,52 TL olduğu, mirasbırakanın davalılara temlik ettiği taşınmazların değerlerinin toplamının ise 1.134.506,85 TL olduğu, diğer bir deyişle mirasbırakanın mal varlığının büyük bir kısmını davalılara temlik ettiği, tanık olarak dinlenilen mirasçı ...’nin de mirasbırakanın ...’e yer verdiği, ancak onun istemediği, mirasbırakanın kendisine de yer verdiği ama maddi durumu iyi olmadığı için üstüne alamadığı, ... ve ...’ya da yer verdiği, onların taşınmazları üstüne alabildiği, mirasbırakanın kendisine vermiş olduğu yerin de bu sekiz parça taşınmaz içinde kalan bir bölüm olduğu, kendilerinin taşınmazıları fiilen kullandıkları, ......’in kullandığı bir yer olmadığı yönündeki beyanları yukarıdaki ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde davalıların savunmalarında belirttikleri gibi mirasbırakan tarafından yapılan bir paylaştırma veya denkleştirmenin olmadığı ve temliklerin muvazaalı olduğu görülmüştür.
Hal böyle olunca, temliklerin muvazaalı olduğu dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacı vekilinin davalı ... ve...’ya yönelik yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nin 371/1-a maddesi gereğince Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK"nin 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26/04/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(Muhalif) (Muhalif)
KARŞI OY
Dava muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin karar Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından kaldırılarak muvazaa iddiasının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, Dairenin sayın çoğunluğu tarafından temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davalılar ...yönünden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, davalılar ...ın miras paylarına karşılık gelen dava değeri temyiz kesinlik sınırı altında kaldığı için bu davalılar yönünden davacının temyiz dilekçesinin reddedilmesinde görüş aykırılığımız bulunmamaktadır.
Davalılar ...ile ilgili temyiz itirazı yönünden ise;
Bilindiği üzere, TMK"nın 6. maddesi ile HMK"nın 190. maddesi gereğince herkes iddiasını dayandırdığı olguların varlığını ispat ile yükümlüdür. Muris muvazaası hukuki nedenine dayalı davalarda da davacı, mirasbırakan tarafından mal kaçırma amacıyla muvazaalı temlik yapıldığını ispat etmelidir.
Somut olayda, mirasbırakanın davacıya da yer vermek istediği ancak davacının bunu kabul etmediği, tüm çocuklarına sağlığında yer verme iradesini ortaya koyduğu, geriye başka taşınmazları da kaldığı anlaşılmaktadır. Mirasbırakanın amacının mal kaçırma olduğu yönündeki iddianın ispatlandığını söyleyebilme imkanı olmadığı için Bölge Adliye Mahkemesinin hüküm gerekçesi, dosya içeriğine ve toplanan delillere uygundur.
Bu nedenle, davalılar ... ve... yönünden davanın reddi kararı doğru olduğu ve hükmün onanması gerektiği kanaatinde olduğumuzdan, sayın çoğunluğun bozma yönündeki kararına katılmıyoruz.