Esas No: 2022/812
Karar No: 2022/1209
Karar Tarihi: 21.02.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/812 Esas 2022/1209 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, önalım hakkına dayalı olarak davalı adına kayıtlı payların iptali ile davacı adına tescilini talep etti. Davalı ise fiili taksim bulunduğunu ve davanın hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu savunarak davanın reddini talep etti. İlk derece mahkemesi davanın kabulüne karar verdi. Ancak davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verdi. Dava, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindi. Mahkeme, önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır şeklindeki kurala vurgu yaparak, ön inceleme safhası tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemeyeceği ve tahkikat için duruşma günü verilemeyeceğini belirtti. Kararın detayında ise 6100 sayılı HMK'nın 137-142. maddeleri arasında \"ön inceleme\" safhası düzenlenmiştir. Bu aşamada yapılacak işlemler sırasıyla dava şartlarının ve ilk itirazların incelenmesi, çekişmedeki uyuşmazlık noktalarının tespiti, hazırlık işlemleri, delillerin sunulması ve toplanması için gerekli işlemlerin yapılması, sulhe teşvik ve son aşama olarak da bütün bu hususların 137. madde gereğince tutanağa geçirilmesidir.
"İçtihat Metni"
7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
...
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 18/05/2015 tarihinde verilen dilekçeyle önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda davanın kabulüne dair verilen 01/02/2019 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından talep edilmiştir. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
K A R A R
Dava, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin ... parsel sayılı taşınmazlarda paydaş olduğunu, dava dışı paydaşlarca davalıya pay satışlarının yapıldığını ileri sürerek önalım hakkına dayalı olarak davalı adına kayıtlı payların iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu taşınmazlarda fiili taksim bulunduğunu, açılan davanın hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, ... Çayı üzerine köprü yapıldığından dava konusu taşınmazlara ulaşımın kolaylaşması ve marina inşaası nedenleriyle taşınmazlarda yüksek değer artışı yaşandığını, güncel kıymet takdirinin yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
6100 sayılı HMK'nın 137 ila 142. maddeleri arasında "ön inceleme" safhası düzenlenmiştir. Bu aşamada yapılacak işlemler sırasıyla dava şartlarının ve ilk itirazların incelenmesi, çekişmedeki uyuşmazlık noktalarının tespiti, hazırlık işlemleri, delillerin sunulması ve toplanması için gerekli işlemlerin yapılması, sulhe teşvik ve son aşama olarak da bütün bu hususların 137. madde gereğince tutanağa geçirilmesidir.
Aynı hükmün 2. fıkrasında ise, ön inceleme safhası tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemeyeceği ve tahkikat için duruşma günü verilemeyeceği hükme bağlandıktan sonra, 138.maddesi ile de ön inceleme sırasında mahkemece öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verileceği, gerektiği taktirde karar vermeden önce bu konuda tarafların dinlenebilmesi için ön inceleme duruşması açılabileceği düzenlemesine yer verilmiştir.
Aynı Yasanın 140/5. maddesi gereğince; ön inceleme duruşmasında, taraflara dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları için iki haftalık kesin süre verilir. Bu hususların verilen kesin süre içinde tam olarak yerine getirilmemesi hâlinde, o delile dayanmaktan vazgeçilmiş sayılmalarına karar verilir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olaya gelince, davalı vekili 29.09.2017 günlü cevap dilekçesinde önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteminde bulunulmasının fiili taksim nedeniyle hakkın kötüye kullanılması olduğunu savunmuş aynı dilekçede tanık deliline dayanmıştır. Mahkemece, 6100 sayılı HMK'nın 137. ve 140/5 maddeleri gereğince usulüne uygun ön inceleme yapılmadan ve davalıya cevap dilekçesinde belirttiği tanık deliline istinaden tanıklarının isim ve adreslerini bildirmesi imkanı verilmeden 29.09.2017 tarihli 2. celsede keşif ara kararı verilerek keşfin icra edilmesi ve buna dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiş, açıklanan sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 21.02.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.