17. Hukuk Dairesi 2018/226 E. , 2019/12215 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
MAHKEMESİ : Ankara 1. Aliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 17.12.2019 Salı günü davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... geldiler. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya trafik sigortalı araçta yolcu iken gerçekleşen kazada yaralandığını ve malul kaldığını, tedavi giderlerinin müvekkilince karşılandığını açıklayıp asıl davada 114.382,62 TL"nin, birleştirilen davada 35.617,38 TL"nin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, uyulmasına karar verilen bozma ilamı, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; asıl dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen davanın ise davacının karşılanmamış bakiye zararı kalmadığından reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine, her ne kadar maluliyet oranının tespitinde, davacı vücudunun farklı yerlerinden yaralandığından Balthazard formülünün uygulanması gerekmekte ise de bozmadan önce alınan maluliyet raporuna ve oranına davacı tarafça itiraz edilmemesine ve bozmadan önce alınan maluliyet oranına göre verilen karara karşı davacı tarafça temyiz yoluna başvurulmamış olmasına, davacı yönünden %32.3 oranındaki maluliyet oranının kesinleşmiş olmasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilin meydana gelen kazada yaralandığı ve malul kaldığını açıklayarak tazminat talebinde bulunmuş, 22.06.2009 tarihli asıl dava ile 114.382,62 TL"nin, bozma ilamından sonra açılan ve asıl dava ile birleştirilmesine karar verilen 21.06.2016 tarihli ek dava ile 35.617,38 TL"nin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı, davalıya 29.09.2008-29.09.2009 tarihleri arasında trafik sigortalı araçta yolcu iken 13.03.2009 tarihinde meydana gelen kazada yaralanmış, alınan kusur raporunda davalıya sigortalı aracın sürücüsü %100 kusurlu bulunmuş, araç sürücüsü ..."in kanında tespit edilen alkol oranının 0.29 promil olduğu bildirilmiştir.
Davacı, ceza yargılamasında alınan beyanında; saat 16:00"da arkadaşları ... ve ... ile buluştuklarını, ..."ın ... isimli arkadaşı ve ... isimli kişilerin kendilerini almak için yanlarına geldiğini, hep birlikte araca bindiklerini, araçta bira şişeleri olduğunu, daha sonra işi çıkan arkadaşlarını beklerken araç içinde ..., ..., ..., ... ve ..."nin bira içtiklerini, kendisinin içmediğini, araç ile bekleme yaptıkları yere polis ekiplerinin geldiğini, orada beklememeleri, gitmeleri için uyardığını, bunun üzerine araç sürücüsü ..."ın polis ile tartıştığı ve bu tartışma nedeni ile sinirlendiği için arabayı hızlı kullandığını, yolda zikzak çizdiğini, ..."ın, aracı daha dikkatli kullanması için araç sürücüsü ..."ı uyardığını, ..."ın aynı şekilde araç kullanmaya devam edince ..."ın araç sürücüsü ..."ın omzuna vurduğunu, daha sonrasını hatırlamadığını, takla attıklarını, kendisinin orta camdan fırladığını, araç sürücüsü ... ve arkadaşlarının büfeden bira aldıklarını ve araca bindiklerinden beri bira içtiklerini belirtmiştir.
Mahkemece, davacıda oluşan maluliyetin tespiti amacı ile Ankara Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan 09.03.2011 tarihli raporda, davacının vücut genel çalışma gücünden %32.3 oranında kaybettiği belirtilmiş, anılan rapora davalı tarafça itiraz edilmiş, davacı tarafça itiraz edilmemiştir.
Davacının iş göremezlik zararının hesaplanması için alınan 17.06.2011 tarihli raporda, herhangi bir indirim yapılmaksızın davacının %32.3 maluliyetinden kaynaklı sürekli iş göremezlik zararının 114.382,62 TL olduğu belirtilmiş, anılan rapora karşı davacı vekilince ve davalı vekilince itiraz edilmiş, mahkemece yapılan yargılama sonunda 16.11.2011 tarihli karar ile davacının talebinin kabulü ile 114.382,62 TL"nin tahsiline karar verilmiştir.
Anılan karara karşı davalı vekilince temyiz yoluna başvurulması üzerine Dairenin 07.02.2013 gün, 2012/480 Esas- 2013/1216 Karar sayılı ilamı ile hüküm davalı yararına bozulmuş, davacı vekilinin karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiştir.
Bozma ilamı doğrultusunda davacıda oluşan maluliyetin yasaya uygun olarak tespiti amacı ile alınan 08.12.2014 tarihli raporda; meydana gelen kazada davacıda meydana gelen Sol femur şaft kırığı, sağ tibia şaft kırığı, sol lateral epikondil kırığı, sol radius şaft kırığı, sol distal radius kırığı arızası nedeni ile Balthazard formulüne göre %39.28 oranında, E cetveline göre %32.3 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı belirtilmiş, davacı vekilince rapora yapılan itirazda; Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin 23. maddesi uyarınca, meydana gelen kaza nedeni ile müvekkilinin vücudunun farklı yerlerinde araz kaldığından balthazard formülünün uygulanarak müvekkilinin maluliyet oranının %39.28 olması gerektiğini ileri sürmüştür.
Bozma ilamından sonra tazminata yönelik olarak alınan 15.11.2015 tarihli raporda; davacının maluliyet oranı %32.3 kabul edilerek güncel asgari ücretler esas alınarak yapılan hesaplamada kusur indirimi yapılmaksızın davacının zararının 184.782,66 TL olduğu, bu miktardan %20 oranında müterafik kusur indirimi (zarar görenin alkollü sürücünün aracına bilerek binmesi) yapıldığında davacının talep edebileceği zararın 147.826,12 TL olduğu belirtilmiş, rapora karşı her iki tarafın da itiraz etmesi üzerine alınan 15.05.2016 tarihli ek raporda; davalı tarafından bozma ilamından önceki kararın takibe konulması nedeni ile icra dosyasına 14.12.2011 tarihinde yapılan 114.382,62 TL asıl alacağın hesap tarihine kadar yasal faiz ile güncellendiğinde ödemenin 160.536,01 TL olduğu, buna göre yapılan ödeme ile davacının karşılanmamış zararının kalmadığı belirtilmiş, rapora itiraz edilmesi üzerine alınan 01.05.2017 tarihli ek raporda; davalının ödeme yaptığı tarih itibari ile yapılan hesaplamada davacının %32.3 oranında oluşan maluliyetine göre kusur indirimi yapılmaksızın zararının 120.845,95 TL olduğu; güncel verilere göre hesaplama yapılıp, davacı tarafından yapılan ödemenin aysal faiz ile güncellenerek indirilmesi halinde davacıda oluşan zararın kusur indirimi yapılmaksızın 257.762,41 TL olduğu, zarardan %20 oranından müterafik kusur ile yapılan ödemenin güncellenerek indirilmesi halinde davacının karşılanmamış zararının 35.636,84 TL olduğu bildirilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; 01.05.2017 tarihli ek rapor hükme esas alınarak davalının icra dosyasına ödeme yaptığı tarih itibari ile davacının zararının 120.845,95 TL olduğu, bu miktardan davacının müterafik kusuru indirildiğinde zararını 96.676,76 TL olduğu, davalı ... şirketince icra dosyasına yapılan 14.12.2011 tarihli, 114.382,62 TL"lik ödeme nedeni ile davacının karşılanmamış zararı kalmadığından asıl davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir. Ne varki, kararda esas alınan hesaplama yöntemi yerleşmiş içtihatlara, usul ve yasaya aykırıdır.
Davacı vekilince, müterafik kusur indirimi yapılmasının hatalı olduğu ileri sürülmüş ise de; davacının, ceza yargılamasındaki aşamalarda verdiği beyanlarına göre araç sürücüsünün araca bindiklerinden itibaren alkol alığını ve seyir halinde iken alkol almaya devam ettiğini beyan ettiğine göre, alkollü sürücünün aracına bilerek binmesi nedeni ile zararın artmasında müterafik kusuru bulunan davacı yönünden hesaplanan tazminattan %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması dosya kapsamına uygun ise de mahkemece hükme esas alınan tazminat hesaplama yöntemi yerleşmiş içtihatlara uygun değildir. Yerel mahkemenin, davalının icra takibine yaptığı ödeme tarihi dikkate alınarak yapılan hesaplamayı kabul etmesi hatalıdır.
Ödeme tarihindeki verilere göre hesaplama yönteminin uygulanma şekli şöyledir; dava tarihinden önce bir ödeme yapılmış ve karşılığında ibraname alınmış ise öncelikle ödeme tarihindeki veriler esas alınarak yapılacak hesaplamaya göre ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemenin yeterli olup olmadığının belirlenecek, ödemenin yeterli bulunması halinde davanın ibra nedeni ile reddine karar verilecek, şayet, ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa bu kez karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanıp, zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince davalı tarafından yapılan ödemeye hesaplamanın yapıldığı tarihe kadar geçen süre için işlemiş yasal faiz eklenerek hesaplanan tutardan mahsup edilecektir.
Oysa somut olayda davalı tarafından yapılan ödeme dava tarihinden sonra olup, ibra karşılığı olmayıp cebri icra tehdidi altında yapılan bir ödemedir. Buna göre mahkemenin ödeme tarihindeki verilere göre yapılan hesaplamayı kabul etmesi hatalıdır. Mahkemece; usulü kazanılmış haklar da gözetildiğinde; davacanın temyiz etmediği tazminat miktarından (114.382,62 TL) davalı tarafından yapılan ödemenin asıl alacağa ilişkin kısmın indirilmesi (icra dosyasına yapılan ödemenin alacaklı tarafından tahsil edilmiş olması gözetildiğinde), ondan sonra davacının müterafik kusuru nedeni ile %20 oranında indirim yapılması ve en sonunda ortaya çıkan sonuç zararın davalı tarafından yapılan ödemeden az olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile karar verilmesi doğru görülmemiş, olup sonucu itibariyle doğru olan kararın HUMK.nun 438/9.maddesi uyarınca değişik bu gerekçeyle onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın HUMK.nun 438/9.maddesi uyarınca gerekçesi değiştirilerek ONANMASINA, 2.037,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalıya verilmesine, aşağıda dökümü yazılı 13,00 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 19/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.