Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Borçlu vekilinin müvekkilinin haline münasip evinin haczedildiğini belirterek haczin kaldırılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece aynı taşınmaza daha önce farklı bir takip dosyasında haciz konulduğu, İzmir 8. İcra Mahkemesi"nin 2010/216 esas sayılı dosyasında meskeniyet şikayetinin kabul edilip haczin kaldırıldığı, ilamın kesinleştiği, aynı taraflar arasındaki bu ilamın kesin hüküm oluşturduğu, hukuk güvenliği ve istikrarı olması ve mahkeme kararları arasında çelişkiye yol açılmaması gerektiği" gerekçesi ile şikayetin kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.İİK."nun 82/12. maddesi gereğince, borçlunun "haline münasip" evi haczedilemez. Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki "aile" terimi, geniş anlamda olup, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. İcra mahkemesince, borçlunun sözü edilenlerle birlikte barınması için zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise satılmasına karar verilmeli ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktar borçluya bırakılmalı, kalanı alacaklıya ödenmelidir. Bu kıstasları aşan nitelik ve evsaftaki yerlerle, makul ölçüleri geçen oda ve salonu kapsayan ve ikamet için zorunlu öğeleri içeren bir meskenin dışındaki yerler, maddede öngörülen amaca aykırıdır. Borçlunun görev ve sıfatı, kendisinin yukarıda belirlenenden daha görkemli bir meskende ikamet etmesini gerektirmez. İcra mahkemcsince verilen kararlar, kural olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmemekle birlikte, aynı takip dosyası nedeniyle, aynı taraflar arasında ve aynı konuda daha önce verilen icra mahkemesi kararı kesinleşmesi koşuluyla sonraki şikayet yönünden kesin hüküm teşkil eder. Buna göre mahkemece kesin hüküm teşkil ettiği belirtilen karar başka bir takibe ilişkin olduğundan, kesin hüküm olarak kabul edilemez.Somut olayda, mahkemece yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda; evin satılması durumunda haline münasip bir evi aynı evsaftaki başkabir bölgeden 42.500,00 TL"ye alabilecekleri, taşınmazın değerinin ise 75.000,00 TL olduğu değerlendirilmesi yapılmıştır.
Taşınmaza daha önceden haciz konulup, bu haczin meskeniyet şikayetiyle kaldırılması, ileride aynı gayrimenkule haciz konulamayacağı anlamına gelmeyeceği gibi her takip kendi özgün koşulları içinde ve borçlunun haciz anındaki durumuna göre değerlendirilmelidir. Bu bağlamda taşınmazın aradan geçen süre içinde değerinde artma, azalma olabileceği gibi borçluları sosyal ve ekonomik durumlarında da değişiklikler olabilir. Bu nedenle mahkemece talep tarihi itibariyle meskeniyet şikayetinin esası incelenmelidir. Bilirkişi raporunda şehrin aynı evsafta başka bir mahallesinde, haline uygun bir meskeni 42.500,00 TL ye alabileceği belirlendiğine gör, mahcuzun satılarak borçluların haline münasip evalması için gerekli 42.500,00- TL"sinin kendilerine, artanın alacaklıya ödenmesine, satışın 42.500.00 TL"den az olmamak üzere yapılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesisi isabetsizdir
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.06.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi