Taraflar arasındaki “Boşanma, maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bakırköy 11. Aile Mahkeme’since davanın kısmen kabulüne dair verilen 16.06.2009 gün ve 2007/297 E., 2009/433 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 25.11.2010 gün ve 2009/18399 E., 2010/19634 K. sayılı ilamı ile;
(...1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde eşini eve almayan ve ütüyle yaralayan davacı kadın yanında, eşine birden fazla şiddet uygulayan davalı kocanın daha fazla kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bent kapsamı dışındaki temyiz itirazları yersizdir.
2-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat çoktur. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Borçlar Kanununun 42 ve 44. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK.md.174/1) ve manevi (TMK md.174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır....)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece maddi tazminat miktarına ilişkin önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Taraf vekilleri
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, boşanma ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Davacı vekili; tarafların 27.12.1977 tarihinde evlendiklerini, üç çocuklarının bulunduğunu, davalının müvekkiline şiddet uyguladığını, müessir fiil suçundan iki kez mahkumiyetine karar verildiğini ve koruma tedbir kararı alındığını, davalının bir süre sonra yöntemini değiştirerek dayak yerine eşine psikolojik şiddet uygulamaya başladığını, müvekkilini evde yok saydığını, aynı masada yemek yememek dahil ortamını ayırdığını, odasını ayırdığını ve müvekkilli ile konuşmadığını ve davalının ekonomik durumunun çok iyi olduğunu ileri sürerek, tarafların boşanmalarına, 10.000,00 TL tedbir nafakasına, 750.000,00 TL maddi ve 750.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; boşanmanın tek çözüm olduğunu, ancak kusurun büyük bir oranının davacı eşte olması nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemlerinin yersiz ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, dava dilekçesinin abartılı bir dille yazıldığını, davacının eşine devamlı olur olmaz küfür ettiğini, cam kırmak, bıçakla saldırmak, bardak fırlatmak gibi eylemlerinin olduğunu ve ütüyle eşinin kafasını yardığını, elinde sabit iz kaldığını, bu nedenlerle tarafların boşanmalarına, tazminat istemlerinin ise reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, yaşanan olaylar nedeniyle davacının madden ve manen kişilik haklarının ağır surette zarara uğradığı gerekçesiyle tarafların boşanmalarına, anne için aylık 2.000,00 TL yoksulluk nafakasına, müşterek çocuk için 1.500,00 TL iştirak nafakasına, 200.000,00 TL maddi tazminata ve 250.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmiştir.
Taraf vekillerinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, manevi tazminata ilişkin bozma ilamına uyulmuş, maddi tazminat miktarına yönelik olarak ise önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize taraf vekilleri getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı kadın lehine hükmedilen maddi tazminat miktarının yüksek olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan maddi tazminat miktarına ilişkin direnme kararının onanması gereklidir.
Manevi tazminata ilişkin olarak yerel mahkemenin bozma ilamına uyarak verdiği temyize konu kararın ise; Özel Daire denetiminden geçmeyen tamamen yeni gerekçeye dayalı yeni bir hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
Hal böyle olunca; bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi, Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daireye aittir.
Bu nedenle, manevi tazminat miktarını belirleyen yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle ONANMASINA oyçokluğu ile, taraf vekillerinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 2.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE oybirliği ile, 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı HUMK"un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.12.2012 gününde karar verildi.