4. Hukuk Dairesi 2016/3851 E. , 2016/6404 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ....Belediye Başkanlığı ve diğerleri aleyhine 17/01/2011 gününde, birleşen davada davacı ... Belediye Başkanlığı vekili tarafından, birleşen davada davalı ... aleyhine 04/06/2012 gününde verilen dilekçeler ile asıl ve birleşen davada tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl davanın husumetten ve usulden reddine, birleşen davanın zamanaşımından reddine dair verilen 25/12/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi asıl dava davacısı ... vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine, özellikle kararın içeriğinden davalı ... Belediye Başkanlığı yönünden yargı yolu nedeniyle davanın reddedildiği anlaşılmasına göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan kararın ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 10/05/2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
1-Davacının gerçek kişi davalılarla ilgili temyizi incelendiğinde;
Anayasa’nın 129/5. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu"nun 13/1. maddesi gereğince memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen biçim ve koşullara uygun olarak idare aleyhine açılabilir. İdare aleyhine böyle bir davanın açılabilmesi, hizmet kusurundan kaynaklanmış, idari işlem ve eylem niteliğini yitirmemiş davranışlar ile sınırlıdır. Kamu görevlisinin, özellikle haksız eylemlerde, Anayasa ve özel yasalardaki bu güvenceden yararlanma olanağı bulunmamaktadır.
Dava dilekçesinde belirtilen maddi olgulardan davalıların salt kişisel kusuruna dayanıldığının anlaşılması karşısında öncelikle bu iddia doğrultusunda delillerin toplanıp değerlendirilerek sonuca varılması gerekirken haklarındaki davanın Anayasa"nın 129/5 maddesi gereğince husumet nedeniyle reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2-Davalı ... Belediye Başkanlığı hakkındaki temyiz itirazlarına gelince;
Bir kamu kurumu tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında devlet malı olmayan yerlerden toprak veya kum alınması yahut böyle yerlere toprak, kum veya moloz yığılması neticesinde doğan zararların ödetilmesi istekleri, başkasının malına kamu kurumunun dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan veya projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı nedeniyle haksız eylemden doğan tazminat davası sayılır. Aynı kural ağaç kesilmesi durumunda da söz konusudur. Bundan başka yapılan işlerin plan ve projelere aykırı yapılması da idari karara aykırı bir hareketin varlığı nedeni ile yine idari kararın uygulanmasından doğan bir zarar sayılamaz ve bu bakımdan dava haksız eylemden doğan ve adli yargı yerinde bakılması gereken bir tazminat davası olarak kabul edilir.
Temyize konu edilen davada davacı, davalı belediyenin haksız eylem ile döşediği kablolara zarar verdiğinden oluşan zararının tazminini istediğine göre yukarıda yazılı esasları belirten 11/02/1959 günlü ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının III. bendi gözetilmeksizin dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddine karar verilmiş olması da bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda (1 ve 2) no"lu bentlerde açıkladığımız nedenlerle mahkeme kararının bozulması görüşünde olduğumuzdan Dairemiz çoğunluğunun onama görüşüne katılamıyoruz. 10/05/2016