2. Hukuk Dairesi 2016/6625 E. , 2017/12171 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma-Ziynet Alacağı
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı kadın tarafından, kusur belirlemesi, reddedilen manevi tazminat, yoksulluk nafakasının miktarı ile reddedilen ziynet alacağı davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Mahkemece; taraflar eşit kusurlu kabul edilerek her iki dava yönünden de boşanma kararı verilmiş ise de davacı - davalı erkek, kadının kendisine karşı "hakaret ve beddua içerikli sözler söylemesi" ve "sevgisiz davranması" vakıalarına dayanmamıştır. Davacı- davalının dayanmadığı vakıaların hükme esas alınması mümkün değildir (HMK m.25/1). Bu nedenle belirtilen eylemler kadına kusur olarak yüklenemez. Şu hale göre boşanmaya sebep olan olaylarda davalı - davacı kadının ispatlanan herhangi bir kusuru bulunmayıp erkek tam kusurlu olduğundan mahkemece davacı - davalı erkeğin davasının reddi gerekirken, kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı ise de, erkeğin kabul edilen boşanma davası temyizin kapsamı dışında bırakılmak suretiyle boşanma hükmü kesinleştiğinden bu husus bozma nedeni yapılmamış, sadece yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.
2-Türk Medeni Kanununun 174/2 maddesi, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı - davacı kadının ağır yada eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK m. 4, TBK m. 50,51,52,58) dikkate alınarak davalı - davacı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
3-Davalı-davacı kadının ziynet alacağı davasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Mahkemece, düğünde kadına takılan takıların erkeğin babasında kaldığı yahut davalı-davacı kadının baba evine giderken bu ziynetleri almaya fırsat bulamadığı hususunun somut ve inandırıcı delillerle ispatlanamadığı ve bu konuda teklif edilen yemini de davacı - davalı dosya davalısı erkeğin eda ettiği gerekçesiyle davacı-karşı davalı kadının ziynet eşyası alacağı talebi reddedilmiştir. Davalı - davacı kadın delil listesinde "yemin" deliline dayanmamıştır. Usulüne uygun olarak dayanılmayan yemin delili uyarınca davacı - davalı erkeğin eda ettiği yemin taraflar açısından herhangi bir hukuki sonuç doğurmaz. Kadının rızasıyla da olsa ziynetlerini geri istememek üzere erkeğe verdiği iddia ve ispat edilmedikçe, erkek bunları geri verme borcu altındadır.
Yargılama sırasında kadın kendisine mehir karşılığı verilen altınlar hariç düğünde takılan takıların erkeğin babası tarafından muhafaza edildiğini ve kendisine iade edilmediğini iddia etmiş, erkek ise düğünde kadına takılan takıların mehir karşılığı olarak verilen altınlarla birlikte kadının babasına tutanakla teslim edildiği savunmasında bulunmuştur. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere dosyaya sunulan 30.09.2014 tarihli tutanakta bahsi geçen altınlar mehir karşılığı olarak verilen altınlar olup konuşulduğu şekilde 100 gr olarak belirtildiği tutanaktan anlaşılmaktadır. Kaldı ki bu hususta kadın tanığı olan ve tutanakta da imzası bulunan ..."un beyanına göre de teslim edilen takıların mehir karşılığı olarak düğünden önce kadına verilen takılar olup düğünde takılan takılar olmadığı ve bunları tartmadan 100 gr olarak alıp kabul ettikleri anlaşılmaktadır. Yine kadın tanıklarının beyanlarına göre erkeğin kadını ziyaret amaçlı olarak baba evine bıraktığı, kadının ailesi tarafından hastaneye götürüldüğü akabinde erkeğin kadına mesaj atarak boşanmak istediğini bildirdiği ve tarafların daha sonra bir araya gelmedikleri, dolayısıyla kadının planlı bir şekilde müşterek hayatı sonlandırmadığı da sabittir. Erkeğin tanıklarının ise ziynetlerin kadının babasına teslimine ilişkin beyanları görgüye dayalı olmayıp erkek ve erkeğin babasından duyuma dayalı beyanlar olup, hükme esas alınamaz. O halde mahkemece yapılacak iş, dosyaya sunulan kayıt ve belgeler üzerinde inceleme yaptırılarak denetime elverişli bilirkişi raporu alındıktan sonra 30.09.2014 tarihli tutanakta yer alan ve mehire ilişkin olup tutanakla kadına teslim edilen altınlar düşüldükten sonra kalan ziynet eşyası bulunduğu takdirde değerinin tespit edilerek bu miktar üzerinden taleple bağlı kalmak koşuluyla kadının ziynet alacağına yönelik davasının kabulüne karar vermekten ibarettir. Bu yön gözetilmeden delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde istemin reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 02.11.2017