Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/7199
Karar No: 2021/1057
Karar Tarihi: 02.02.2021

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/7199 Esas 2021/1057 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2020/7199 E.  ,  2021/1057 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
    İlk Derece
    Mahkemesi : ... Asliye Hukuk Mahkemesi


    İş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; İlk Derece Mahkemesince ilâmda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince esastan reddine karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince verilen kararın davalı avukatlarınca temyiz edilmesi ve davalı avukatı tarafından da duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 02.02.2021 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü duruşmalı temyiz eden davalı adına Av. ... ile davacı adına Av. ... geldiler. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı günde Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    1.Manevi Tazminat İstemine İlişkin Hüküm Yönünden:
    Mülga 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 20.07.2016 tarihinden itibaren uygulanan 8. maddesinin 3. fıkrasına göre, “Bölge Adliye Mahkemesinin para ile değerlendirilemeyen dava ve işler hakkındaki kararları ile miktar veya değeri beşbin lirayı geçen davalar hakkındaki nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden başlayarak sekiz gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.” Bu fıkradaki “beşbin” ibaresi 6763 sayılı Kanunun 5. maddesi ile “kırk bin Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.
    Mülga 5521 sayılı Kanunun, 6763 sayılı Kanun 5. maddesi ile değişik beşinci fıkrasına göre parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı öngörülmüştür.
    25.10.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesinde “temyiz edilemeyen kararlar” sayılmış ancak miktar itibariyle kesinliğe bu maddede yer verilmemiş, 7/3. maddede, 6100 sayılı HMK’nın kanun yollarına ilişkin hükümlerinin, iş mahkemelerince verilen kararlar hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir.
    6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca, Bölge adliye mahkemelerinin miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararların temyiz yoluna başvurulamayacağı hükme bağlanmıştır. HMK Ek madde 1 hükmüne göre de, 362. maddedeki parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı belirtilmiştir.
    HMK 362/2. maddesine göre “Birinci fıkranın (a) bendindeki kararlarda alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, kırk bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması hâlinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kırk bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Ancak, karşı taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde, diğer taraf da düzenleyeceği cevap dilekçesiyle kararı temyiz edebilir”
    HMK 366. maddenin yollaması ile temyiz yolunda da uygulanan 346. madde uyarınca, temyiz dilekçesi kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme temyiz dilekçesinin reddine karar verir. Ancak temyiz edilen karar kesin olduğu halde bu konuda inceleme yapılıp karar verilmeksizin dosya Yargıtay’a gönderilmiş ise, 01.06.1990 tarih, 1989/3 E. - 1990/4 K. sayılı içtihadı birleştirme kararı gereğince dosyanın mahalline çevrilmesine gerek olmaksızın Yargıtay tarafından temyiz talebinin reddine karar verebilecektir.
    Yukarıda belirtildiği şekilde, iş mahkemelerinin kararlarının istinaf incelemesi sonucu Bölge adliye mahkemelerince verilen kararlarda karar tarihine göre kesinlik sınırı: 20.07.2016 - 01.12.2016 tarihleri arasında 5.000,00 TL; 02.12.2016 tarihi sonrası için 40.000,00 TL; 01.01.2017 sonrası için 41.530,00 TL ve 01.01.2018 tarihi sonrası için 47.530,00 TL, 01.01.2019 tarihi sonrası için 58.800,00 TL’dir.
    Somut olay incelendiğinde, manevi tazminat istemi hakkındaki hükmün miktar yönünden yukarıda değinilen temyiz (kesinlik) sınırının altında bulunduğu anlaşılmakla, davalının anılan hükme yönelik temyiz itirazlarının kesinlik nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
    2.Maddi Tazminat İstemine İlişkin Hüküm Yönünden:
    I-İSTEM
    Davacı, dava ve ıslah dilekçeleri ile 162.249,44 TL maddi, 60.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    II- CEVAP:
    Davalı taraf davaya cevabında özetle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

    III-MAHKEME KARARI:
    A.İlk Derece Mahkemesi kararı:
    İlk derece mahkemesince davacının maddi tazminat isteminin kabulüne, davacı lehine 45.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir.
    B.Bölge Adliye Mahkemesi kararı:
    İlk derece mahkemesi kararına karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
    IV.TEMYIZ YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
    Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle, davacının başka bir olaydan dolayı hüküm giydiği için kısıtlandığını, bu nedenle vekili ile vekalet ilişkisinin sona erdiğini, bu durumda aslında dosyanın yıllarca takipsiz kaldığını, ilk derece mahkemesinin dosyayı düşürmesi gerekirken düşürmediğini, vekaletsiz geçen sürelerde yapılan usul işlemlerin hükümsüz olduğunu, davacının ıslah dilekçesinin kendilerine tebliğ edilmesinden sonra ıslaha karşı beyanda bulunma süreleri beklenmeden dosyaya karar verildiğini, vekalet ücretinin hatalı belirlendiğini, hükme esas hesap raporunun denetime elverişli olmadığını, kurum ödemelerinin hatalı tenzil edildiğini, ilk peşin sermaye değeri, geçici iş göremezlik ödeneği ve tedavi masrafları toplamının tenzil edilmesi gerektiğini, rücuan tazminat davasında hüküm altına alınan 5.000,00 TL’nin de faiziyle birlikte Kurum‘a ödendiğini, bunun da faiziyle birlikte zarardan düşülmesi gerektiğini veya işlemiş kazanç dönemi hesaplanırken dava tarihi itibarıyla hesaplaması gerektiğini, mahkemenin aşamalarda geçici ödemelere karar verdiğini, kararda geçici ödemelerin tazminatlardan düşülmesine karar verilmemesinin doğru olmadığını, mahsup işleminin cebri icra aşamasına bırakılamayacağını, rücu dava dosyasında yapılan gerçek zarar hesabında belirlenen zarar tutarı ile eldeki dosyada yapılan hesap arasında çelişki bulunduğunu, bölge adliye mahkemesinin bu çelişkiyi gidermeden kararı onadığını, ıslah edilen kısma ıslah tarihinden faiz yürütülmesi gerektiğini, manevi tazminatın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davacının sabıka kaydının oldukça kabarık olduğunu, buna göre manevi tazminatın fazla olduğunu, kusurun hatalı tespit edildiğini, davacının olay tarihinde davalı işyerinde çalışmadığını, davacının insan öldürmekten iki kere hüküm giydiğini, davacının bunun dışında da bir çok sabıkasının olduğunu, davacının davalı işyerinde çalışmamasına rağmen elini kendisini yaralamak içim kasıtlı olarak elek bandına soktuğunu, davacının bunu şirket şantiyesine defalarca gelerek bizzat itiraf ettiğini, olayda kimsenin kusuru bulunmadığını, sürekli iş göremezlik oranının hatalı belirlendiğini, reddi hakim taleplerinin geri çevrilmesi kararının doğru olmadığını ileri sürmüştür.
    IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlerle temyiz edenin sıfatına, temyizin kapsam ve nedenlerine göre; davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
    Dosya kapsamından, 05.05.2010 tarihinde meydana gelen iş kazasından dolayı davacıda oluşan sürekli iş göremezlik oranının %41,00 olduğu, iş kazasının meydana gelişinde davacının %20, davalının %80 oranında kusurlu oldukları, mahkemece 18.11.2015 ve 29.06.2016 tarihli celselerde verilmiş geçici ödeme kararları bulunduğu, bu geçici ödeme kararlarına dayanarak davacı tarafça icra takipleri başlatıldığı, davalı vekilinin bu icra dosyalarına ödeme yapıldığını iddia etmesine karşın yargılamanın 31. Celsesinde davacı vekilinin geçici ödemelerin yapılmadığını ileri sürüldüğü, ilk derece mahkemesinin temyiz incelemesine konu eldeki kararının 1 numaralı bendinde geçici ödemelerin yapılmış olması halinde mahsubuna karar verdiği anlaşılmaktadır.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 76. maddesi zarar görenin, iddiasının haklılığını gösteren inandırıcı kanıtlar sunması ve ekonomik durumunun da gerektirmesi halinde hâkimin, istem üzerine davalının zarar görene geçici ödeme yapmasına karar verebiliceğini, davalının yaptığı geçici ödemelerin, hükmedilen tazminattan mahsup edileceğini; tazminata hükmedilmezse hâkimin, davacının aldığı geçici ödemeleri, yasal faizi ile birlikte geri vermesine karar vereceğini düzenlemektedir.
    Somut olayda 18.11.2015 ve 29.06.2016 tarihli celselerde verilen geçici ödeme kararlarına dayanarak başlatılan icra takip dosyalarına davalı tarafından ödeme yapılıp yapılmadığı araştırılmadan mahsup kararı verilmesi hatalı olduğu gibi, ödemelerin yapılmış olduğunun tespit edilmesi halinde dahi mahsup işleminin hükümde yapılmayıp infaz aşamasına bırakılması doğru olmamıştır. Zira yukarıda açıklandığı gibi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 76. maddesi yapılmış olan“ geçici ödemelerin, “hükmedilen tazminattan” mahsup edileceği hükmünü içermektedir.
    Mahkemece yapılacak iş, 18.11.2015 ve 29.06.2016 tarihli celselerde verilen geçici ödeme kararlarına dayanılarak başlatılan icra takip dosyalarını celp etmek, davalı tarafından bu dosyalara ödeme yapılıp yapılmadığını belirlemek, ödeme yapıldığının tespit edilmesi halinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 76. maddesi gereğince ödemeleri hüküm altına alınan maddi tazminat tutarından tenzil ederek oluşacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
    Belirtilen maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek noksan tahkikat ve inceleme ile hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak ilk derece mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın ise kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, davalı avukatı yararına takdir edilen 3.050,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıya yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 02.02.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi