10. Hukuk Dairesi 2017/4137 E. , 2019/9619 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Zonguldak 1. İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen kararın, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı Kurum; 05.03.2013 tarihli iş kazasında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalıya bağlanan peşin değerli gelir ile yapılan masraflardan oluşan kurum zararının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II- CEVAP:
Davalı vekili özetle, iş kazasında müvekkilinin kusuru bulunmadığını, her türlü önlemleri aldığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
III- MAHKEME KARARI:
A- İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1-Davacının davasının kabulüne
Davalının %75 kusurlu olduğu anlaşılmakla, davacının davalıdan bağlanan gelirden kaynaklı isteyebileceği alacağının 66.075,48 TL, ödenen geçici iş göremezlik ödemesinden kaynaklı isteyebileceği alacağın 12.983,33 TL yapılan masraflardan kaynaklı isteyebileceği alacağının 12.461,90 TL ve protez bedelinden kaynaklı isteyebileceği alacağın olarak 146,44 TL olduğu anlaşılmakla birlikte taleple bağlı kalınarak;
Hak sahibine bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinden kaynaklı alacak olarak 10.000,00 TL"nin gelirin onay tarihinden itibaren,
Hak sahibine ödenen geçici iş göremezlik ödemesinden kaynaklı alacak olarak 3.000,00 TL"nin ödeme tarihinden itibaren,
Kurum tarafından yapılan masraflardan kaynaklı alacak olarak 1.950,00 TL"nin sarf tarihlerinden itibaren yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Kurum tarafından yapılan protez bedelinden kaynaklı alacak olarak 50,00 TL"nin sarf tarihlerinden itibaren yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
B- BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esasa uygun olduğu belirtilerek
""Zonguldak 1. İş Mahkemesi"nin 14.2.2017 tarihli, 2015/540 Esas, 2017/84 Karar numaralı hükmüne yönelik davacı SGK Başkanlığı vekilinin ve davalı ... vekilinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine” karar verilmiştir.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
1-Davacı Kurum vekili; sigortalıya kusur verilmesi yerinde olmayıp, işverenin tam kusurlu olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2-Davalı ... vekili; olayda işverenin kusurunun olmadığını, faizin olay tarihinden itibaren başlatılması halinde zararın olay tarihi itibariyle sermayeleştirilmesi gerektiğini, fiili gün ortalaması tespitinde sadece fiilen günlerin esas alınması gerektiğini, davacının 50-60 yaş arası yılın tamamını düzenli olarak asgari ücretli işte çalışarak geçireceği varsayımının ülke gerçeklerine uygun olmadığını, geleceğe yönelik varsayımsal olarak hesap yapılmasının hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Rücu davaları, kusur sorumluluğuna dayanmakta olup, iş kazasında kusuru olanlar davacı Kurumun rücu alacağından kusurları karşılığında sorumludur. Kusurun belirlenmesinde ise; zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğunun, dosya içeriğindeki tüm deliller taktir olunarak belirlenmesi ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, konusunda uzman sayılacak kişilerden oluşturulacak bilirkişi heyetinden, aynı olay nedeni ile daha önce açılmış ve kesinleşmiş tazminat ve ceza davaları varsa, bu davalardaki kusur raporları ile çelişki oluşturmayacak şekilde kusur oran ve aidiyeti konusunda rapor alınması gereklidir. Kusur durumu saptanırken, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerektiğinin, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığını ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığının, 5510 sayılı Kanunun 21. maddesi, 4857 sayılı Kanunun 77. maddesi, İşçi sağlığı ve iş Güvenliği Tüzüğü hükümleri çerçevesinde değerlendirilerek belirlenmesi gerekir.
Sigortalı veya hak sahipleri tarafından tazmin sorumluları aleyhine açılan tazminat davalarında alınan kusur tespitine ilişkin bilirkişi raporları ile ulaşılan sonuçlar, rücu davasında Kurumun taraf olmaması nedeniyle bağlayıcı nitelikte bulunmamakta, işçi sağlığı ve iş güvenliği kuralları yönünden ayrıntılı irdeleme içermesi halinde güçlü delil olarak kabul edilebilmektedir.
05.03.2013 günü sigortalının, davalı ... "ya ait iş yerinde, -360 /-540 bant desandresindeki suyun taşıp taşmamasıyla ilgili ara ara kontrolünde görevlendirildiği, bant desandresi demir bağlı olup desantrede merdiven ve tutamağın olmadığı, taş tumbasındaki taş kırma işine ara verdiği esnada -460 /-540 desandre içine suyun taşıp taşmadığını kontrol için indiği sırada ayağı kayarak düşmesi sonucu yaralanıp sürekli iş göremez hale gelmesi nedeniyle tarafına bağlanan gelirin ve yapılan masrafların kusurlu işverenden tahsili için açılan davada; Mahkemece hükme esas alınan kusur raporunda; davalı işveren TTK"ya %75, sigortalıya ise %25 kusur izafe edildiği anlaşılmıştır.
Aynı iş kazası nedeniyle sigortalının işveren aleyhine açtığı, temyiz incelemesinden geçerek kesinleşen maddi-manevi tazminat davasında ise; davalı işveren TTK %80, sigortalı %20, kusurlu bulunmuş, müfettiş raporunda ise işveren TTK"nın %95, sigortalının ise %5 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş olup, kusur raporları arasındaki çelişki giderilmeksizin sonuca gidildiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar şahsın tazminat davasında kesinleşen kusur raporu, davada taraf olmayan Kurum tarafından açılan eldeki rücuan tazminat davasında bağlayıcı olmasa da kuvvetli delil olduğundan Mahkemece, maddi-manevi tazminat davası ile eldeki davada kusura ilişkin bilirkişi raporlarının birbiriyle çelişkili olduğu nazara alınarak, dosya içeriğindeki tüm delillerin takdiri ile, kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, kusur oran ve aidiyeti konusunda iş kazasının olduğu meslek kolu ile iş ve işçi güvenliği konusunda uzman bilirkişi kurulundan mevcut raporlar arasındaki çelişkiyi de giderecek şekilde yeniden kusur raporu alınarak sonuca gidilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin istinaf başvurularının esastan reddine dair kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 09.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.