3. Hukuk Dairesi 2017/3178 E. , 2018/6166 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davaya konu taşınmazda kiracı iken karşılıklı anlaşma ile 16.01.2012 tarihinde sözleşmeyi feshettiklerini, buna rağmen davalının fesih sonrası kira alacağının tahsili için icra takibi başlattığını, icra takibinin haksız olduğunu ileri sürerek, icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.Davalı; davacı kiracının 2013 yılı sonunda taşınmazı tahliye ettiğini, fiili tahliyeye kadar kira borcunun devam edeceğini, karşılıklı fesih yaptıklarını ancak fesihte bahsedilen devir işleminin gerçekleşmediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece; davacı kiracının taşınmazı tahliye ettiğini ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Kiralananın tahliye edildiğinin (kiracının kiralananı iade borcunu yerine getirdiğinin) kabul edilebilmesi için, kiralananın fiilen boşaltılması yeterli değildir. Anahtarın da kiralayana teslim edilmesi gerekir. Kiracının bildirdiği tahliye tarihinin kiralayan tarafından kabul edilmemesi; başka bir ifadeyle, tahliye tarihinin taraflar arasında çekişmeli olması halinde; kiralananın fiilen boşaltıldığını ve anahtarın teslim edildiğini, böylece kira ilişkisinin kendisince ileri sürülen tarihte hukuken sona erdirildiğini kanıtlama yükümlülüğü, kiracıya aittir. Kiracı, kiralananı kendisinin ileri sürdüğü tarihte tahliye ettiğini ispatlayamazsa, kiralayanın bildirdiği tahliye tarihine itibar olunmalıdır.
Anahtarın kiralayana teslimi, hukuki işlemin içerisinde yer alan bir maddi vakıa olmakla birlikte, sözleşmenin feshine yönelik bir hukuki sonuç doğurduğundan, bunun ne şekilde ispat edileceği hususu, yıllık kira bedelinin tutarı esas alınmak suretiyle, dava tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK"nun 288.maddesi (1.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"nın 200 ve 201.maddeleri) çerçevesinde değerlendirilmelidir. Eş söyleyişle, yıllık kira bedelinin tutarı senetle ispat sınırının üzerindeyse ve kiralayanın açık muvafakati yoksa bu yön kiracı tarafından ancak yazılı delille ispatlanabilir; tanık dinlenemez. Kiralayan anahtarı almaktan kaçınırsa, kiracının yapması gereken, mahkemeden bu yolda tevdi mahalli tayinini isteyip, tayin edilecek yere anahtarı teslim etmek ve durumu kiralayana bildirmektir. Kiracının kiralananı iade borcu, ancak bu şekilde, durumun kiralayana bildirildiği tarihte son bulur. Aksi takdirde, kiracının, kira parasını ödemek de dahil olmak üzere, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleri devam eder.Somut olayda; taraflar arasında imzalanan 08.02.2011 başlangıç tarihli ve üç yıl süreli kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı kiraya veren, 21.12.2012 tarihinde başlattığı icra takibi ile 2012 yılı Ocak ile Aralık ayları kira alacağının tahsilini istemiştir. Davacı kiracı icra takibine itiraz etmemiş, davada ise 31.12.2011 de taşınmazı tahliye ettiğini ileri sürmüştür. Dosyada mevcut taraflar arasında imzalanan 16.02.2012 tarihli belgenin incelenmesinden; işyerinin bir başkasına devredilmesi nedeniyle sözleşmenin 16.01.2012 tarihinde feshedildiği beyan edilmiştir. Davalı kiraya veren bu belgede bahsi geçen devir işleminin gerçekleşmediğini ve kiracının fiilen taşınmazı tahliye etmediğini savunmuştur. ... 1. Asliye Ceza Mahkemesi 2013/308 E. Sayılı dosyasının incelenmesinden; sanığın dava dışı ...olduğu, kiralanan taşınmazda kaçak elektrik kullanıldığına dair 09.07.2012 tarihinde tutulan tutanak nedeniyle sanık hakkında kamu davası açılmış olduğu anlaşılmaktadır. Bu dosyada kiraya veren tanık olarak dinlenmiş, beyanında; davalı kiracının taşınmazı sanığa kiralayacağını söylediğini, buna rıza gösterdiğini, sözleşmeleri imzaladığını ancak sanığın imza atamadığını, kira parası alamadığını, sonra davalı kiracının ortadan kaybolduğunu beyan etmiştir.
Mahkemece bu durumda; taraflar arasındaki 16.02.2012 tarihli tutanak, ... 1. Asliye Ceza Mahkemesi 2013/308 E. Sayılı dosyası ve tüm dosya kapsamı incelenerek davaya konu kiralananın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 323 uyarınca 3. kişiye devredilip devredilmediği, davacı kiracının icra takibine konu aylardan sorumlu olup olmadığı incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.