Esas No: 2020/7191
Karar No: 2021/1056
Karar Tarihi: 02.02.2021
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/7191 Esas 2021/1056 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi
İlk Derece
Mahkemesi : ... 17. İş Mahkemesi
İş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; ilk derece mahkemesince ilâmda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesince esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesince verilen kararın davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 02/02/2021Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü duruşmalı temyiz eden davalı adına gelen olmadı. Davacılar adına Av. ... ve Av. ... geldi. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı günde Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
I-İSTEM
Davacılar dava ve ıslah dilekçeleri ile eş için 285.534,31 TL maddi, 100.000,00 TL manevi, çocuk ... için 13.785,63 TL maddi, 25.000,00 TL manevi, çocuk Mahir için 30.417,88 TL maddi, 25.000,00 TL manevi, çocuk ... için 86.317,93 TL maddi, 25.000,00 TL manevi, çocuk Afranur için 119.926,22 TL maddi, 25.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmişlerdir.
II-CEVAP
Davalı, davaya cevabında özetle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince maddi tazminat istemlerinin kabulüne, davacı eş lehine 50.000,00 TL, davacı çocuklar lehine 20.000,00’er TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir.
B-BAM KARARI
Bölge adliye mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle dosyadaki bilirkişi raporlarında sadece davacıların iddialarının dikkate alındığını, kendilerince sunulan delil ve tanık ifadelerinin dikkate alınmadığı, kabul etmedikleri kusur raporuna göre düzenlenen hesap raporuna da itiraz ettiklerini, müteveffanın kaza geçirdiği tarihte davalı şirketin çalışanı olmadığını, davalının meydana gelen olayda kusurunun bulunmadığını, husumet ve kusur yönünden itirazlarının dikkate alınmadığını, dava konusu olayın kendilerine ait işyerinde meydana gelmediğini, müteveffanın geçirdiği kazanın Sosyal Güvenlik Kurumu Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı"nın İnceleme Raporu ile değerlendirildiğini, bu rapora göre davacının kendi işçileri olmayıp, murisin işvereni olan dava dışı firmanın iş kazası bildiriminde bulunduğunu, bilirkişi kusur raporunda davacılar murisinin kimin çalışanı olduğunu gösterir resmi evraklar ve dosya içindeki belgeler incelenmeden, kendilerine %85 oranında kusur verildiğini, murisin dava dışı ... firması ile bir alt işveren asıl işveren ilişkisinin de bulunmadığını, sadece tanık beyanlarına göre iki şirket arasında alt - üst işverenlik olduğunun ya da organik bağ bulunduğunun kabul edilerek sorumlu tutulmalarının hakkaniyete aykırı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporlarında davacı tanık ifadelerinden yola çıkılarak rapor hazırlandığını, ancak davacı tanıklarının hiçbirinin davacı ile kaza tarihinde birlikte çalışmadığını, davacı tanık ifadelerinin sadece duyuma dayalı ifadeler olduğunu, hesaba esas ücretin hatalı tespit edildiğini, yine gelir vergisi mevzuatı gereği yurt dışında çalışan işçilerden gelir vergisi kesilmediği için asgari geçim indirimi uygulamasının da söz konusu olmadığını, bir kısım tanık beyanlarına göre iki şirket arasında organik bağ olduğu, bir kısım tanık beyanlarına göre ise iki şirketin arasında alt - üst işverenlik olduğuna ilişkin değerlendirmelerde bulunulmasının çelişkili olduğunu, bu şekilde hüküm kurulmasının da yasaya, usule ve hakkaniyete aykırı olduğunu, peşin sermaye değerinin hesaptan düşülmesi gerektiğini, davacının çalıştığı şirkete davanın ihbar edilmediğini, yeterli delil toplanmadan kendileri aleyhine karar verildiğini, eş yönünden yeniden evlenme ihtimali indirimi uygulanması gerektiğini, davacı çocukların destekten yararlanacakları sürenin fazla hesaplandığını, hüküml altına alınan manevi tazminatların fazla olduğunu ileri sürmüştür.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden davacılar murisinin olay tarihinde Irak‘da bulunan şantiyede çalışmakta iken, kaza tespit tutanağına göre, şantiyenin elektrik tesisatını incelediği sırada konteynerin altındaki kabloyu eliyle tuttuğunda elektrik akımına kapılıp vefat ettiği, müteveffanın sigortalı hizmet bildiriminin ve sonrasına iş kazası bildiriminin dava dışı ... Con Ltd. Merkezi Irak Türk. İst. Şubesi tarafından yapıldığı, SGK tarafından yürütülen iş kazası tahkikatı nedeniyle düzenlenen inceleme raporunda müteveffanın işvereninin ... Con Ltd. Merkezi Irak Türk. İst. Şubesi olduğu tespit edildikten sonra adı geçenin kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu olduğu yönünde görüş bildirildiği, ilk derece mahkemesinin “murisin işvereni olduğu iddia edilen ... Con Ltd. Merkezi Irak Türk. İst. Şube ile davalı şirketin ticaret sicil kayıtlarından aynı adreste faaliyet gösterdikleri görülmüş, davalı tarafından murise maaş ödemelerinin yapılmış olması, Basra Başkonsolosluğu cenaze nakil belgesinde teslim edilecek kişi olarak davalının ve yetkilisinin gösterilmesi vefaat nedeni ile Irak yetkili makamlarınca hazırlanan belgelerde işveren olarak ... adlı Türk şirketinin gösterilmesi, tanık beyanları dikkate alınarak, davacılar murisinin davalı şirketin yurtdışı şantiyesinde çalışmakta iken iş kazası geçirmesi nedeni ile husumet itirazı dikkate alınmamıştır.” gerekçesiyle davalı şirketin sorumlu tutulduğu, bölge adliye mahkemesinin “... Polis Merkezine ait yeminli tercümeli tahkikat hakimliğine başlıklı yazıda Al Khuyut Bölgesinde bulunan ... şirketi adlı Türk şirketinde murisin elektrik çarpması sonucunda vefat ettiğinin bildirildiği, yine Basra Başkonsolosluğunun 14/11/2012 tarihli Cenaze Nakil Belgesinde murisin cenazesinin ...(...)"e teslim edileceğinin kayıtlı olduğu, dava dışı Irak merkezli ... şirketinin ... Şubesi ile davalı şirketin ticari kayıtlı adreslerinin 23/03/2012 tarihli Türkiye Sicil Gazetesi ilanları itibariyle aynı olduğu, yargılama aşamasında dinlenilen davacı tanıklarının beyanları, murisin daha önce davalı şirkette kayıtlı çalışmalarının da olması hep birlikte değerlendirildiğinde davacılar murisinin kayden sigortalı gösterildiği dava dışı ... Con Ltd. ile davalı ... arasında organik bağ bulunduğu, yine bir kısım tanık beyanlarından hareketle hiç değilse davacılar murisinin sigortalı gösterildiği anılan şirketin davalı ... taşeronu yani alt işvereni olduğu, kusur bilirkişi heyetine % 85 kusurun işveren olarak davalıya izafesinde hukuki sonuçları itibariyle hak sahiplerine açılan bu dava yönüyle bir farklılık olmayacağı, dolayısıyla davalı vekilinin husumet itirazlarının yerinde olmadığı…” gerekçesi ile davalının husumet itirazına dair istinaf nedeninin yerinde bulumadığı, dosya kapsamında yeminli çevirisi yeralan ... Polis Merkezi’nin tahkikat hakimliğine yazdığı 13/11/2012 tarihli yazıda murisin ... şirketinde çalıştığının yazılı olduğu, Türkiye Cumhuriyeti Basra Başkonsolosluğu’nun 14/11/2012 tarihli cenaze nakil belgesinde cenazenin teslim edileceği kişi ... (...) olarak belirtildiği, kazanın meydana geldiği yerde inşaat mühendisi olarak çalışan ...’ın ... Polis Merkezinde verdiği ifadesinin yeminli tercümesinde davacılar murisini hastaneye gönderdikten sonra kendisinin çalıştığı ... şirketi merkezinde kaldığını belirttiği, müteveffanın kazadan önceki 25/02/2011-25/05/2011 tarihleri arasında davalı şirketten sigortalı hizmet bildirimlerinin bulunduğu, bu tarihten sonraki ilk ve tek bildirimin dava dışı ... Con Ltd. ... Şubesi tarafından yapıldığı, dosya içerisinde bulunan ... Ticaret Odası‘nın firma sicil bilgileri başlıklı evraklarından davalı ... şirketinin adresinin ... olduğu, dava dışı ... şirketi ... Şubesi‘nin ise aynı adreste Daire 7 olarak faaliyet gösterdiği, dinlenen tanık beyanlarının hiçbirinin görgüye dayalı bilgilere dayanmadığı, davacı tanığı ...’ün talimatla alınan ifadesinde“ben davalı işyerinde formendim ve davacılar murisini da işe ben aldırdım. İşyeri Basra Körfezinde inşaat yapılacaktı. Muris elektrik ustasıydı. İş kazası olduğunda ben Türkiye"deydim. İş kazasından önce ben işyerinden ayrılmıştım. Şantiyede çalışırken jeneratörde elektrik kaçağı varmış davacılar muriside elektrik çarpması sonucu vefaat etmiş…Hatta iş kazasından sonra şirketin genel müdürü ve personel müdürü, ölenin usta mı işçi mi olduğunu bana sordular” şeklinde beyanda bulunduğu, davacı tanığı ...’ın davacı eşin abisi olduğu, davalı şirkette çalışması bulunmadığı, görgüye dayalı bilgisinin olmadığı, cenazeyi kendisine davalı şirketin muhasebecisi ile ... isimli başka bir davalı çalışanının teslim ettiğini beyan ettiği, davacı tanığı ...’nın „Ben ..."nin taşeronu olan ... Enerji San ve Tiç A.Ş.nin elamanı olarak Bağdat"ta 2011 - 2012 tarihleri arasında çalıştım. Davacının eşi ... da çalışırken ben onun ustabaşı idim. Arkadaşlığımız devam ediyordu. Davacının eşi ... Kasım 2012 tarihinde Basra"da ..."de elektrikçi ustası olarak çalışmaya başladı. Bende aynı tarihlerde bağdatta davalı işyerinin taşeronu olan ... da o tarihlerde çalışıyordum. Davalı şirketin çalışanlarından davacının eşi olan ... iş kazası geçirip vefat ettiğini duydum ..."n Irak Basra "da elektrik teknisyeni olarak çalışıyordu. Kazayı görmedim.” şeklinde, davacı tanığı ...’ın “Ben ..."nin taşeronu olan ... Enerji San ve Tiç A.Ş. nin elamanı olarak Tikrik ve Bağdat"ta 2009 - 2012 tarihleri arasında elektrikci olarak çalıştım. …. Kasım 2012 de ..."ın yine ... işçisi olarak giden arkadaşlarından duydum gittikten 2 gün sonra elektriğe çarpılarak vefat ettiğini ..."ın ustabaşısı olan Vedat bey ... "ın vefat ettiğini internetten bana yazmıştı. Öylece öğrendim. Kazayı görmedim.” şeklinde, Davacı yanığı ...’ın “… ben en son 11 Kasım 2012 tarihinde Basra"ya yine ... Mühendislik işçisi olarak Atatürk Hava Limanından uçakla gittim, ... da aynı uçakta ..."nin işçisi olarak Basra"ya gidiyordu, uçakta kendisi ile görüşmüştüm, yine elektrik ustası olarak orada çalışacağını söylüyordu, yurt dışına çıktığımı gösteren pasaport fotokopim yanımdadır, onu da sunuyorum, Ben uçaktan indikten sonra, Basra Valisinin evinde çalışmıştım, ... "da ..."nin şantiyesine gitti, Basra Hava Limanında kendisi ile vedalaştık, kendisini daha sonra görmedim, 13 Kasım 2014’de vefat ettiğini 1-1,5 ay sonra ... isimli arkadaşından öğrendim. İş yerinde bir iş kazası geçirerek, elektrik çarpması nedeniyle vefat ettiğini duydum…” şeklinde, davalı tanığı ...’un “Davacıları tanımam, ben Ocak 2004-Ocak 2013 tarihleri arasında davalı şirketin insan kaynakları bölümünde personel olarak çalıştım, Benim davalı şirkete karşı herhangibir davam yoktur, davacıların murisi ... ise 25/02/2011-30/04/2012 tarihleri arasında davalı şirkette elektrikçi olarak çalıştı ve bu tarih itibari ile de çıkışını aldı, şirket Irak"ın bağdat şehrinde inşaat işleri yapmakta idi, davacıda bu inşat işinde çalıştı, ben kaza ile ilgili herhangi bir bilgi sahibi değilim, en son 600 dolar brüt maaşı vardı, işten çıkışı ile ilgili bütün haklarını almıştır, davacıların murisi bahsettiğim gibi şirkette 25/02/2011-30/04/2012 tarihleri arasında çalışmıştır, bundan sonraki tarihte de çalışıyor olsa idi kesinlikle bilebilirdim…“ şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/1-c. maddesi, bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiğini açıklamıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesinde:
“(1) Hüküm "Türk Milleti Adına" verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:
a)Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini.
b)Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.
c)Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.
ç)Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.
d)Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını.
e)Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.
(2)Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesi getirilmiştir.
Bu düzenleme uyarınca, tarafların kimliklerinin, varsa kanuni temsilcilerinin ad ve soyadları ile adreslerinin tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir.
Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini kendiliğinden araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar.
Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkeme de, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (Kuru, Baki/ Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK’na Göre Yeniden Yazılmış, 22 Baskı, ... 2011, s.472).
Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.
Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Somut olayda, bölge adliye mahkemesince davacılar murisinin Kurum kayıtlarında işvereni olarak görülen dava dışı ... Con Ltd. Merkezi Irak Türk. İst. Şubesi ile davalı ... ve Taahhüt A.Ş. arasında organik bağ bulunduğu, hiç değilse davacılar murisinin sigortalı gösterildiği anılan şirketin davalı ... taşeronu yani alt işvereni olduğu yönündeki; esasen hangi gerekçeye dayanılarak davalının hüküm altına alınan tazminat tutarlarından sorumlu tutulması gerektiğine ilişkin net bir belirleme yapmayan gerekçesi ile istinaf isteminin reddine karar verilmesi hatalı olduğu gibi ilk derece mahkemesince iş kazasının meydana geldiği işyeri ile ilgili olarak eldeki dava dosyasında işveren olarak nitelendrilen davalı ... ve Taahhüt A.Ş.‘nin Kurum kayıtlarına göre işverenlik sıfatı bulunmadığı sabit olduğuna göre dava dışı ... Con Ltd. Merkezi Irak Türk. İst. Şubesi ile davalı arasındaki hukuki ilişki tespit edilip irdelenmeden yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Yapılacak iş davalının işverenlik sıfatını belirlemek ve varılacak sonuca göre karar vermekten ibarettir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 02/02/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.