Esas No: 2013/31422
Karar No: 2016/2513
Karar Tarihi: 31.03.2016
Yağma - Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2013/31422 Esas 2016/2513 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Yağma
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre; suçun sanıklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Yasa koyucu cezalandırma yetkisini kullanırken hangi eylemleri suç sayacağını, bunu hangi durum ve ölçüdeki ceza yaptırımı ile karşılayacağını belirleme yetkisine sahip olmakla birlikte, bu yetkiyi suç ve ceza arasındaki adil dengenin korunmasını öngören cezanın, cezalandırmada güdülen amacı gerçekleştirmeye elverişli olması, insanlık haysiyetine aykırı ve zalimane olmaması gibi hususları da dikkate almak zorundadır.
O halde suçun toplum yaşantısında yarattığı sonuç, failin, suçtan zarar görenin maddi ve manevi zarar azlığı ve çokluğu da bu konuda etkindir. TCK"nın 148 ve 149. maddelerinde düzenlenen yağma suçlarında aynı yasanın 150/2. maddesinin uygulanabilirliği bu bağlamda değerlendirilmelidir.
Somut olayda; katılan .. .."ın soruşturma aşamasında emniyetteki ifadesinde sanıkların kendisini darp etmek suretiyle sigara tabakasını aldıklarını beyan ettiği halde, yargılama aşamasında cüzdanını ve cep telefonu da almaya çalıştıklarını ancak karşı koyması sebebiyle alamadıklarını, sadece sigara tabakası ve şemsiyesini yağmaladıklarını, suça konu sigara tabakasının değerininde 10-20.-TL olduğunu beyan ettiği, şemsiyenin değeriyle ilgili ise bir açıklamada bulunmadığının anlaşılması karşısında, katılanın aşamalardaki yağma suçuna konu mal ile ilgili beyanları arasındaki açık aykırılık giderilip, sonucuna göre TCK"nın 150/2. maddesinin uygulama koşullarının takdiri gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle yetinilip yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Sanıkların hapis cezalarının infazı tamamlanıncaya kadar TCK"nın 53/1-a-b-c-d-e maddesinde yazılı hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına; ancak, TCK"nın 53/3. maddesi uyarınca koşullu salıverildiği takdirde, kendi altsoyları üzerinde TCK"nın 53/1-c bendinde sayılan hakları kullanmaktan yoksunluğunun sona erdirilmesine karar verilmiş ise de; 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren ... .... 08.10.2015 gün, 2014/140-2015/85 Esas ve Karar sayılı kararı ile TCK"nın 53/1-b maddesinde yazılı, "seçme, seçilme ve diğer siyasi hakları kullanmaktan" ibaresinin iptal edilmiş olması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar .. .. ve .. .. savunmanlarının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme uygun olarak BOZULMASINA, sayın ... .... ..... karşı oyuyla, 31.03.2016 tarihinde oyçokluğuyla karar
KARŞI OY :
İncelenen dosya içeriğine göre,
İddianamede; “..Sanıklar .. ve .... 14/04/2012 suç tarihinde Moda sahilinde birlikte oturdukları müşteki ... kendilerine sigara ikram ettikten sonra cebine koymaya çalıştığı sigara tablasını elinden aldıkları, müştekinin "ver kardeşim, o bana karımın hediyesi" diyerek istemesine rağmen ..... tablayı cebine koyarak "giderken veririz kardeşim" dediği, daha sonra ise gitmek için kalktıkları, müştekinin tablayı istemesi üzerine onu darp etmeye kalktıkları, müştekinin polisi aradığı, bunun üzerine müştekiyi yakalayarak tuttukları, ..... elindeki bira şişesini yüzüne savurduğu, müştekinin düştüğü, ..... de müştekinin hayalarına vurduğu, daha sonra da kaçtıkları, şüphelilerin bu şekilde üzerlerine atılı (birden fazla kişi tarafından birlikte Yağma) suçunu işledikleri..” iddiasıyla haklarında Kadıköy Ağır Ceza Mahkemesine TCK"nın 149/1.c, 53/1, 63. maddeleri gereğince cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış,
Yerel mahkemece olayın oluşu; “..Sanıklar ... ve ..... arkadaş oldukları, olay tarihinde katılan .... .... sahilinde saat 17.00 civarında bira içtiği sırada sanık ..... de aynı yerde bira içmesi sebebi ile tanıştıkları, sohbet ettikleri, daha sonra .... de aynı yere gelip birlikte bira içmeye başladıkları, katılanın sigara tabakasını çıkartarak sanıklara sigara ikram ettiği, sanıklardan ..... katılanın elindeki sigara tabakasını kapıp aldığı, katılanın geri istemesine rağmen vermeyerek giderken veririz dediği ve sigara tabakasındaki sigaraları boşaltarak kendi sigaralarını yerleştirdiği, sohbete devam ettikleri sırada katılanın cep telefonunu kendilerine hediye etmesini istedikleri, katılanın bunu kabul etmeyip toparlanıp gitmek istediği, giderken de yeniden .... bulunan tabakasını geri istediği, sanıkların tabakayı GERİ VERMEDİKLERİ gibi telefonunu ve el çantasını da ALMAK İSTEDİKLERİ, katılanın karşı koyması üzerine sanıkların katılanı dövdükleri, yere düşürüp elinden şemsiyesini aldıkları, katılanın karşı koyması neticesi el çantasını alamadıkları ve olay yerinden kaçtıkları, katılanın polise müracaat ederek eşgalini verdiği sanıkları bir hafta sonra aynı yerde görüp polise ihbar ederek yakalattığı, katılana ait sigara tabakasının ele geçirilemediği, olayın bu şekilde gerçekleştiği mahkememizce kabul edilerek sanıkların katılanın rızası olmaksızın iki kişi olmanın verdiği avantajıda kullanarak sigara tabakasını alıp geri istediğinde vermeyip katılanı dövüp şemsiyesini de almak sureti ile birden çok kişi ile cebir ve tehdit uygulamak sureti ile yağma suçunu işledikleri, sanıklar... olay günü alkollü olduklarını, mağdurun kendilerine küfür ettiği için mağduru dövdüklerini, sigara tablasını almadıklarını söylemişlerse de, mağdurun aşamalarda değişmeyen tutarlı ve detaylı anlatımı karşısında sanıkların sigara tablasını vermek istemeyen mağduru döverek sigara tabakasının ALINMASINA KARŞI KOYMASINI ENGELLEDİKLERİ ve şemsiyesini ALDIKLARI....” vicdani kanaatine varıldığı şeklinde kabul edilmiş, sanıkların sabit görülen atılı suçlarından eylemlerine uyan 5237 sayılı TCK"nın 149/1-c, 62, 53. maddeleri uyarınca ayrı ayrı 8 yıl 4 ay hapis cezasına mahkumiyetleri yönünde hüküm kurulmuştur.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tebliğnamesinde; “..suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve ...yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre, sair temyiz itirazları yerinde görülmediğinden REDDİ, ancak; müştekinin İLK İFADESİNDE sanıklar tarafından sadece kendisi için manevi değeri bulunan ve değer tespitine göre 10-20.-TL değeri bulunan sigara tabakasının alındığından söz etmesi DURUŞMADAKİ İFADESİNDE ise cep telefonu ve çantadan söz etmesi karşısında müştekinin beyanları arasındaki çelişki giderilerek sanık hakkında TCK. 150. madde uyarınca değer azlığının uygulanma olasılığı değerlendirilmeden eksik kovuşturma ile yazılı şekilde karar verilmesi, Yasaya aykırı bulunduğundan hükümlerin ..bozulması..” talep edilmiş,
Temyiz incelemesini yapan Yüksek Yargıtay 6. Ceza Dairemiz ilamı ile de; “..katılan .... soruşturma aşamasında EMNİYETTEKİ İFADESİNDE sanıkların kendisini darp etmek suretiyle sigara tabakasını aldıklarını beyan ettiği halde, YARGILAMA AŞAMASINDA cüzdanını ve cep telefonunu da almaya çalıştıklarını ancak karşı koyması sebebiyle alamadıklarını, sadece sigara tabakası ve şemsiyesini yağmaladıklarını, suça konu sigara tabakasının değerinin de 10-20.-TL oduğunu beyan ettiği, ŞEMSİYENİN DEĞERİYLE İLGİLİ İSE BİR AÇIKLAMADA BULUNMADIĞInın anlaşılması karşısında, katılanın aşamalardaki YAĞMA SUÇUNA KONU MAL ile ilgili beyanları ARASINDAKİ AÇIK AYKIRILIK GİDERİLİP, sonucuna göre TCK"nın 150/2. maddesinin uygulama koşullarının takdiri gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle yetinilip yazılı şekilde hüküm kurulması..” yönünden bozulmasına karar verilmiştir.
Yüksek Dairenin “..katılanın Aşamalardaki yağma suçuna konu mal ile ilgili beyanları arasındaki açık aykırılık giderilip sonucuna göre TCK"nın 150/2. maddesinin uygulama koşullarının takdiri gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle yetinilip yazılı şekilde hüküm kurulması” yönündeki bozmasına; dosya içeriğine, oluş ve kabule, suç konusu eşya (sadece sigara tablası) ve değerine göre koşullarının oluştuğu açığa kavuşan TCK"nın 150/2. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmesi lüzumu yönünden (doğrudan) bozulması gerektiği yönündeki DEĞİŞİK DÜŞÜNCEyle katılmakla beraber;
Sayın çoğunluk ile aramızdaki görüş ayrılığı,
Cumhuriyet Savcısının sanıklar hakkında kamu davası açtığı iddianamede, unsurları gösterilen “birden fazla kişi tarafından birlikte yağma” suçuna ilişkin eylemin/fiil"in “müşteki Özdoğan"a ait olup onun elinden aldıkları sigara tablasını geri istemesi, sanıkların da vermemek/kendilerinin almalarına karşı koymamaya mecbur kılmak için darp etmek” ve bu FİİLE/suça KONU EŞYA"nın da (sadece) SİGARA TABLASIndan ibaret olduğunun anlaşılması karşısında;
CMK"nın 225/1. maddesi uyarınca hükmün mevzuunun iddianamede belirtilen bu fiille sınırlı olacağı gözetilmeden, bu iddianameye dayalı yürütülen yargılama sonunda verilen yerel mahkeme mahkumiyet kararı ve gerekse Yüksek Dairemiz bozma ilamı içeriğinde “müştekinin yargılama aşamasında CÜZDANını ve cep TELEFONunu da almaya çalıştıkları karşı koyması sebebiyle alamadıkları, sadece ...ve ŞEMSİYEsini yağmaladıkları” şeklindeki iddianamede gösterilmeyen eylemleri değerlendirilerek,
“..Şemsiyenin değeriyle ilgili ..bir açıklamada bulunmadığının anlaşılması karşısında, katılanın aşamalardaki yağma suçuna konu mal ile ilgili beyanları arasındaki açık aykırılık giderilip, sonucuna göre TCK"nın 150/2. maddesinin uygulama koşullarının takdiri gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle yetinilip yazılı şekilde hüküm kurulması..” yönünden bozma yapılamayacağı,
Aksi yöndeki bozmanın; "davasız yargılama olmaz" ilkesinin düzenlendiği CMK"nın 225. maddesine aykırılık, dolayısıyla da "hukuk devleti" ilkesi ve "adil yargılanma hakkı" ihlali teşkil edeceği noktasındadır.
Konuya ilişkin mevzuat incelenecek olursa;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun "Kamu Davasının Sona Ermesi" başlıklı İKİNCİ KISIM "Duruşmanın Sona Ermesi ve Hüküm" başlıklı BİRİNCİ BÖLÜM"ünün "Hükmün konusu ve suçu değerlendirmede mahkemenin yetkisi" başlıklı 225 maddesinde; "(1) Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir. (2) Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir." amir hükmü düzenlenmiş,
Madde gerekçesinde; “Mahkeme dava edilmeyen bir fiil hakkında kendiliğinden yargılama yapamaz ve hüküm veremez. Bunun doğal sonucu, iddianamede gösterilen fiil hakkında hüküm kurulmasıdır. Hükmün konusunu, iddianamede sınırları belirtilerek dava nedeni yapılan maddi olay (fiil) oluşturur. Diğer bir anlatımla, kamu davasının konusu ile hükmün konusu maddi olay (fiil) bakımından aynıdır. Hüküm, iddianamede gösterilen sanık ve ona yükletilen fiil hakkında kurulur. Ancak mahkeme, fiilin hukuki yorumunda, değerlendirmede tamamen serbesttir; iddia, savunma mahkemeyi bağlamaz. Mahkeme aynı fiili başka suretle yorumlayabilir” açıklamalarına dayanılmıştır.
Maddeyle “davasız yargılama olmaz” ilkesi düzenlenmiştir.
İddianamede açık tanımlama ile kamu davası açılmış olmaması halinde, ek savunma ile tanımlanmayan suç hakkında hüküm kurulamaz.
İddianamede fiilin yazılı olması yetmez. Onun bir suç oluşturduğunu ya isimlendirilmek ya da sevk maddesi gösterilmek suretiyle dava konusu edilmesi gerekir ki, eylem için bir davanın varlığından ve yargılama sonunda da bir hüküm kurulması gerekliliğinden söz edilebilsin. Böylelikle sanık sorgusundan önce iddianameyi okuduğunda üzerine atılı suçun ne olduğunu anlamalı, buna göre savunmasını yapabilmeli ve kanıtlarını sunabilmelidir. Yüklenen suç açık ve net olarak belirlenmeli, savunma hakkı kısıtlanmamalı, en iyi şekilde yapılabilmesi sağlanmalıdır. (Malkoç, s.1216)
Uyuşmazlığın isabetli bir hukuki çözüme kavuşturulabilmesi için, kamu davasının "konusu" yani iddianamede unsurları gösterilen "suç" ile yine bu suça ilişkin "fiil" kavramları üzerinde durulması gerekmektedir.
Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 19.01.2006 tarih ve 2015/911 E. ve 2016/1 sayılı Kararında belirtildiği üzere;
Fiil kavramı; ceza muhakemesinde ve maddi ceza hukukunda kullanılan ortak bir kavram olmakla birlikte içerik olarak birbirinden farklılık arz etmektedir. Ceza muhakemesi anlamında fiil, uyuşmazlık konusu olay olup, muhakemenin konusunu oluşturan olayın bütününü ifade etmektedir. Maddi ceza hukukunda ise fiil, belirli bir amaca yönelen, kişinin isteğine göre ve iradesine bağlı, dış dünyada etki doğuran icrai yahut ihmali bir insan davranışıdır.
Ceza muhakemesindeki fiil, maddi ceza hukuku anlamında tek bir fiilden oluşabileceği gibi birden fazla fiilden de oluşabilir. Bu itibarla ceza muhakemesindeki fiil kavramı, maddi ceza hukukundaki fiil kavramından daha geniş bir içeriğe sahiptir.
Bununla birlikte, maddi ceza hukuku anlamındaki tek fiilin, ceza muhakemesinde birden fazla fiili oluşturması da mümkün değildir.
Ceza muhakemesinde Cumhuriyet Savcısı, yapmış olduğu soruşturma sonucunda kaleme aldığı iddianame ile uyuşmazlığın konusu ve sınırlarını ortaya koymaktadır.
Bu sınırlar, diğer taraftan "aynı fiil" kavramını da ilgilendirmektedir; zira, ceza muhakemesi yapılabilmesinin "olmazsa olmaz" (sine qua non) şartlarından birisi de "non bis in idem" olarak ifade edilen, aynı fiilden dolayı verilmiş bir hükmün veya açılmış bir davanın bulunmamasıdır. Bu bağlamda, "Hukuk Devleti", "Adil Yargılanma Hakkı" ve "Non Bis in İdem" ilkeleri, ceza muhakemesine hakimdir.
HUKUK DEVLETİ İLKESİ, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm işlem ve eylemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerektirir.Bu ilke, adaletin gerçekleştirilmesinde, Devletin kendi koyduğu kurallara kendisinin de bağlı olmasını ifade etmektedir. Hukuk devletinin görevlerinden biri de "kişinin hukuk güvenliği"ni sağlamaktır. Hukuk Devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygı gösteren, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa"ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık, yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve Anayasa"nın bulunduğu bilincinde olan Devlettir.
Diğer bir ifadeyle hukuki güven ortamının bulunduğu, karar ve işlemlerinin yargı denetimine bağlı olduğu devlete "hukuk devleti" denilmektedir.
Kanunlarda açıkça yazılı olmadan da uygulanan bir hukuk normu olarak doktrinde de kabul olunan ve muhakeme hukukunun ana ilkelerinden olan (aynı fiilden dolayı verilmiş bir hükmün veya açılmış bir davanın bulunmaması)"non bisin idem" ilkesi;
– 1412 sayılı CMUK"nun 253/3. maddesi-fıkrasında; "Aynı konuda, aynı sanık için evvelce verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava var ise davanın reddine karar verilir" hükmü ile düzenlenmiş iken, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK"nın "Duruşmanın sona ermesi ve hüküm" başlıklı 223/7. maddesi-fıkrasında da; "Aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir" biçimindeki düzenleme ile "aynı fiil" ifadesine açıkça yer verilmiş,
– CMK 172/2.deki; "..Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra yeni delil meydana çıkmadıkça, "aynı fiil"den dolayı kamu davası açılamaz." şeklindeki düzenlemeyle de ceza muhakemesinin temel ilkelerinden biri olan "aynı fiil"den dolayı iki kez yargılama olmaz ilkesi"nin hem soruşturma ve gerekse kovuşturma aşamalarında geçerli olduğu hüküm altına alınmıştır.
"Non bis in idem" ilkesi, "adil yargılanma hakkı"nın da doğal bir sonucudur. Bu ilkenin ihlali, kişi bakımından "kişisel özgürlüğün ihlali" sonucunu doğurmakta, devlet bakımından ise "hukuk devleti" ilkesini zedelemektedir.
Ceza muhakemesine konu edilen "FİİLİN AYNI OLUP OLMADIĞI" hususunun tespitinde, iddianamede belirtilen olaylar bütününün esas alınması gerekmektedir.
Buna göre, iddianamede yer verilen; "fiilin işlendiği yer, fiilin süresi, zamanı, kullanılan araçlar, kullanılma biçimleri" belirtilmek suretiyle bireyselleştirilerek tanımlanan olay gözönünde bulundurularak fiilin aynı olup olmadığı belirlenecektir.
Fiilin aynı olup olmadığının belirlenmesinde, Cumhuriyet savcısınca yapılan hukuki nitelendirmenin bir önemi bulunmamaktadır. ( Yargıtay CGK, 19.01.2006, 2015/911~2016/1 )
Bu genel açıklamalar ışığında konu irdelendiğinde "fiil" açısından, uygulamada yargısal kararlarda öne çıkan sorunların;
– İddianamede, unsurları gösterilen suça ilişkin olayın açıklanması sırasında başka bir olaydan/ suçtan daha söz edilmesi,
– Veya, Cumhuriyet savcısının yapmış olduğu soruşturma konusu yönünden kaleme aldığı iddianamede uyuşmazlığın konusu ve sınırları çizilerek unsurları gösterilen suça ilişkin fiilden başkaca fiillerden de mahkemelerce hüküm kurulması,
Şeklinde oluştuğu görülmektedir.
Konuya ilişkin Yargıtay Daireleri ve CGK kararlarına göz atacak olursak,
1 – İlk örneğe ilişkin kararlar;
– "Bir olayın açıklanması sırasında başka bir olaydan da söz edilmesi, olay hakkında dava açıldığını göstermez. İddianamede, dava konusu yapılan eylemin bir başka olaya dayalı olmadan, bağımsız olarak açıklanması gerekir. ( Yargıtay CGK, 14.6.2005/38-63)
– (05.12.2003 tarihli) Reşit olmayan mağdurenin rızasıyla cinsel ilişkide bulunmak, kaçırıp alıkoyma ve buna iştirak suçlarından sanıklar .... .... ve .... ....’in yapılan yargılamaları sonunda; ...İddianamedeki anlatıma ve sevke göre sanık .... ..... hakkında mağdureye yönelik rızaen cinsel ilişkide bulunmaya iştirak suçundan dolayı kamu davası açılmadığı halde, CMK"nın 225/1. maddesinin “Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir” hükmüne aykırı biçimde usulen kamu davasının açılması sağlanmadan mahkümiyet kararı verilmesi..(Yargıtay 5.CD. 13/10/2008, 2005/18645 - 8304)
– (17/07/2003 ve öncesi tarihli) Fuhuş için kadın tedarik etmek suçundan sanıklar ., . ve .’in yapılan yargılanmaları sonunda; ...iddianamedeki anlatıma ve sevke göre sanık .... ..... hakkında mağdure .... ....."a yönelik fuhuş için kadın tedarik etmek suçundan dolayı kamu davası açılmadığı halde CMK"nın 225/1. maddesinin “Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir” hükmüne aykırı biçimde usulen kamu davasının açılması sağlanmadan mahkumiyet kararı verilmesi.. (Yrgty 5.CD. 06/10/2008, 2008/2109 - 8080)
– Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak, örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işlemek ve ihaleye fesat karıştırmak suçlarından sanıklar ...’ın yapılan yargılamaları sonunda; atılı suçlardan mahkumiyetlerine dair...hüküm... incelendi: ...Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ...iddianamede suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçlarına yer verilmediği gibi soruşturma evrakı kapsamına göre örgüt kurma suçunun oluşmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle açıkça bu suçlardan dava açılmadığının bildirildiği, Erzurum C. Başsavcılığının tanzim ettiği 08.10.2007.-t.li ekiddianamede ise anılan suçlardan kamu davası açılmış olmakla birlikte sanıklar...’ı kapsamadığı, KAMU DAVASInın konusu ile HÜKMün konusunun maddi olay bakımından aynı olması gerektiği, mahkemenin sadece ek savunma hakkı tanımak suretiyle ya da iddianame kapsamı dışına çıkan görevsizlik kararına dayanarak dava edilmeyen eylemler hakkında kendiliğinden yargılama yaparak hüküm kuramayacağı nazara alınmadan ve CMK"nın 225/1. maddesinin “Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir” hükmüne de aykırı olarak, adı geçen sanıklar hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak ve örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işlemek suçlarından... mahkumiyetlerine karar verilmesi.. (Yargıtay 5.CD. 22/09/2008, 2008/8361 - 7873)
– (03/09/2002 tarihli) Irza geçmeye teşebbüs ve Konut dokunulmazlığını bozma suçlarından sanık Süleyman’ın yapılan yargılanması sonunda; atılı suçlardan mahkumiyetine dair, .... Ağır Ceza Mahkemesinden verilen ...hüküm... incelenerek gereği düşünüldü; Sanık hakkında konut dokunulmazlığını bozma suçundan açılmış bir kamu davası bulunmadığı gözetilmeden, görevsizlik kararındaki niteleme ve sevke dayanılarak bu suçtan da mahkumiyet hükmü kurulması CMK"nın 225/1. maddesine muhalefet edilmesi.. (Yargıtay 5.CD. 20/10/2008, 2008/12467 - 8572)
– Hırsızlık ve Irza geçme suçlarından sanık ... ....."nin yapılan yargılanması sonunda; yağma, nitelikli hırsızlık, nitelikli dolandırıcılık ve ırza geçme suçlarından mahkumiyetine dair ...hüküm... incelenerek gereği düşünüldü: ...Yağma ve müşteki .... ..... karşı işlenen dolandırıcılıktan verilen hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince; İddianame içeriğine göre, gece müşteki ..... evinden çaldığı kredi kartı kullanılarak 20.-TL’lik benzin alma eyleminden dolayı açılmış bir kamu davası bulunmadığı gözetilmeden, mahkumiyet hükmü kurulması suretiyle CMK"nın 225/1. maddesine aykırı davranılması.. (Yargıtay 5.CD. 17/09/2007, 2007/1966 - 6232)
– (16/06/2003 tarihli) Irz ve namusa tasaddi suçundan sanık .. ..’nın yapılan yargılanması sonunda; basit cinsel saldırıya kalkışma suçundan mahkumiyetine dair ...hüküm... incelenerek gereği düşünüldü: İDDİANAME ve dosya içeriğine göre sadece ırz ve namusa tasaddi suçundan kamu davası açıldığı, sanığın eyleminin zorla kaçırmaya ve ırza geçmeye teşebbüs suçlarını oluşturabileceğinden bahisle GÖREVSİZLİK kararı verildiği, Ağır Ceza Mahkemesinin 18.11.2003 günlü kararıyla ırza geçmeye teşebbüs suçundan beraat, kaçırmaya teşebbüsten ise mahkumiyet kararı verildiği, beraat kararının temyiz edilmediği için kesinleştiği, "kaçırmaya teşebbüs" ten kurulan mahkumiyet hükmünün ise sanığın temyizi üzerine Yargıtay C.Başsavcılığınca 5320 sy"nın 8/2.maddesi gereğince UYARLAMA YAPILMAK ÜZERE mahkemesine İADE edildiği, yapılan yargılama sonunda BU KEZ eylem "ırz ve namusa tasaddiye eksik teşebbüs" olarak nitelendirilerek lehine olan 5237 sayılı TCK"nın 102/1, 35 ve 53. maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilmiş ise de; ...Önceki mahkumiyete konu "zorla kaçırmaya kalkışma" suçundan açılmış dava bulunmadığı ...gözetilmeden CMK"nın 170 ve 225/1. maddelerine aykırı olarak yazılı biçimde mahkumiyet kararı verilmesi.. (Yargıtay 5.CD. 03/12/2007, 2007/12346 - 9491)
– İddianamede gösterilen, sınırları çizilen ve kamu davasına konu edilen eylemin aynı zamanda hükmün de konusunu oluşturacağı, iddianamedeki açıklanan eyleme göre sanık hakkında "resmi belge düzenlenmesi sırasında memura yalan beyan" suçundan açılmış dava bulunmadığı gözetilmeden, 1412 s. CMUK"un 259. maddesi uyarınca işlem yapılmadan ve ek iddianamede düzenlenmeden, aynı Yasanın 257. maddesine (5271 s. CMK 225) uyulmayıp iddianame dışına çıkılarak hüküm kurulması.. (Yargıtay 6.CD. 23/02/2006, 1474 - 1652) (Yaşar/Gökcan/Artuç, CMK, C. III s.2975).
2 – Cumhuriyet savcısının yapmış olduğu soruşturma konusu yönünden kaleme aldığı iddianamede uyuşmazlığın konusu ve sınırları çizilerek unsurları gösterilen "suça ilişkin fiil"den başkaca fiillerden mahkemelerce hüküm kurulmasına ilişkin karar örnekleri;
– İddianamede, sanık hakkında görevli hekime hitaben söylediği “..böyle tedavi mi olur, ne biçim hastane, bir iğne ile mi geçiştiriliyor..” sözlerinden dolayı kamu davası açılmış olmasına karşın; iddianamede yer almayan “..sen doktormusun, böyle doktorluk mu olur..” deyip (sağlık karnesini fırlatma ve masaya elini vurma) eylemlerinden hüküm kurulmak suretiyle, "davasız yargılama olmaz" ilkesini düzenleyen CMK"nın 225/1. maddesinin “..hüküm ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil hakkında verilir” hükmüne aykırı davranılması.. (19/12/2004 tarihli "görevliye hakaret" suçuna ilişkin Yargıtay 4.CD. 14/02/2012, 2010/25278 - 2659),
– Sanığın cadde üzerinde meydana gelen olay sırasında mağduru tehdit ettiği iddiasıyla kamu davası açılmasına karşın, karakolda meydana gelen tehdit eyleminden dolayı hüküm kurulmak suretiyle 5271 sayılı CMK"nın 225. maddesine aykırı davranılması.. (14/05/2006 tarihli Tehdit suçuna ilişkin Yargıtay 4.CD. 30/01/2008, 2007/9166 - 959)
– Sanığın, eşi olan yakınanı, annesinin evine gittiği sırada bu "eve giderek tehdit" ettiğinden söz edilerek cezalandırılması istemi ile dava açılmasına karşın, bu konuda herhangi bir hüküm kurulmayarak, ek iddianame düzenlenmeden "telefon mesajı yoluyla tehdit" eylemi nedeniyle değerlendirme yapılarak karar verilmesi suretiyle CMK"nın 225. maddesine uyulmaması.. (Tehdit suçuna ilişkin Yargıtay 4.CD. 08/03/2010, 2008/11159 - 3559)
– (28/10/2002 ve öncesi tarihli) Zimmet suçundan sanıklar ..... ve .....’in yapılan yargılanmaları sonunda; sanık ...’in atılı suçtan beraatine, diğer sanıklar ....ve ...’nın eylemleri ise görevi kötüye kullanma ve kooperatifler kanununa muhalefet niteliğinde görülerek mahkumiyetlerine dair... Hüküm... incelendi: ...Kooperatif yönetim kurulu üyesi sanıkların 31.01.2003 günlü iddianamede gösterilen eyleminin “bütün inşaat malzemeleri yüklenici .... ... tarafından satın alındığı halde, ...... mermer firmasından 2.515.000.000 liralık fatura alınarak kooperatife ait paraların usulsüz harcanması”ndan ibaret olduğunun anlaşılması karşısında, CMUK"nın 257. (CMK"nın 225/1) maddesi uyarınca hükmün mevzuunun iddianamede belirtilen bu fiille sınırlı olacağı gözetilmeden, şikayet dilekçesinde ileri sürülen fakat iddianamede yer almadığı gibi sonradan da ek iddianameyle dava açtırılmadığı anlaşılan eylemleri değerdilerek" görevi kötüye kullanma" ve "Kooperatifler Kanununa muhalefet" suçlarından mahkumiyet hükmü kurulması.. (Yargıtay 5.CD. 02/06/2008, 2006/2070 - 5566 )
– (24/06/2007 tarihli) Çocuğun nitelikli cinsel istismarı, bu suça yardım etme ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından sanıklar ., . ve .’nin yapılan yargılanmaları sonunda; sanık ..’nin, Çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, diğer sanıkların ise Çocuğun nitelikli cinsel istismarına ve Kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaya yardım etme suçlarından mahkûmiyetlerine, ...dair Mersin 3. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen ...hüküm... incelendi: ...Sanık .. hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kurulan hükmün incelenmesinde; ...5271 s. CMK"nın 225/1. maddesinin “Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir.” hükmü karşısında, sanık .’nin, 2007 yılı Nisan ayı içerisinde mağdureye yönelik gerçekleştirmiş olduğu kabul edilen çocuğun nitelikli cinsel istismarı s u ç u ndan a ç ı l m ı ş b i r d a v a b u l u n m a d ı ğ ı nazara alınarak, bu suçla ilgili ayrıca bir iddianame düzenlettirilmeden sanık hakkında tayin olunan cezanın TCK"nın 43. maddesiyle artırılması.. ( Yargıtay 5.CD. 16/09/2008, 2008/11371 - 7780 )
– 5271 s. CMK"nın 225/1. maddesindeki “hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, hükmün konusunun iddianamede gösterilen eylemden ibaret olduğu, açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılması, davaya konu edilmeyen bir eylemden dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulmasının yasaya aykırı olduğu, Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun dairemizce de benimsenen 12/03/1990 gün 1990/8-3-70 ve 09.10.2007 gün 2007/11-44-200 sayılı kararlarında vurgulandığı gibi, “bir olayın açıklanması sırasında başka bir hadiseden söz edilmesi o hadise hakkında da dava açıldığını göstermeyeceği ve dava konusu yapılan eylemin açıklıkla ve bağımsız olarak gösterilmesi gerektiği”, buna karşılık görevsizlik kararına konu.. iddianame ile; birlik başkanı . . tarafından birlik hesaplarından 10/07/2002 ile 25/10/2002 tarihlerinde 676.-TL ve ...8,87.-TL"lik kısmını mal edinmek suretiyle “toplam 684.87.-TL"nin” Üzerinde kaldığından bahisle kamu davası açıldığı, 23/03/1999 tarihinde çekilen 1061.-TL"nin üzerinde kalmasıyla ilgili olarak sanık hakkında açılmış bir dava bulunmadığı ve bu hususta ek iddianame ile dava açtırılmadığı gözetilerek, bu eylemin de “ZİNCİRLEME ZİMMET” suçu İÇİNDE değerlendirilerek yargılamaya devamla hakkında hüküm tesis edilmesi suretiyle CMK"nın 225. maddesine aykırı davranılması... (27/07/2004 tarihli Zimmet suçuna ilişkin Yargıtay 5.CD. 25/11/2013, 2012/10523 - 11225)
Görüldüğü üzere,
Belirtilen Yargıtay Daireleri ve Yüksek Ceza Genel Kurulu kararlarında;
a) Ceza muhakemesinde Cumhuriyet Savcısının, yapmış olduğu soruşturma sonucunda kaleme aldığı iddianame ile uyuşmazlığın konusunu ve sınırlarını ortaya koymakta olduğu,
Mahkemelerin, dava edilmeyen bir fiil hakkında kendiliğinden yargılama yapamayacağı ve hüküm veremeyeceği,
b) "Kamu dava sının konusu" ile "hükmün konusu"nun, maddi olay bakımından aynı olması gerektiği,
c) Hükmün konusunun, iddianamede sınırları belirtilerek dava nedeni yapılan maddi olay (fiil) olacağı; iddianamede gösterilen, sınırları çizilen ve kamu davasına konu edilen eylemin aynı zamanda hükmün de konusunu oluşturacağı,
d) Hükmün, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil hakkında verilebileceği,
e) İddianamede fiilin yazılı olmasının yeterli bulunmadığı; eylem için bir davanın varlığından ve yargılama sonunda da bir hüküm kurulması gerekliliğinden söz edilebilmesi için onun bir suç oluşturduğunun ya isimlendirilmek ya da sevk maddesi gösterilmek suretiyle dava konusu edilmesi gerektiği,
f) Suça ilişkin açılmış dava olmadan, iddianame dışına çıkılarak hüküm kurulamayacağı,
g) "Bir olayın açıklanması sırasında başka bir olaydan da söz edilmesi, olay hakkında dava açıldığını göstermeyeceği; iddianamede, dava konusu yapılan eylemin bir başka olaya dayalı olmadan, bağımsız olarak açıklanması gerektiği,
h) Soruşturma aşamasında ne şikayet dilekçesi ne de beyanlarında ileri sürülmüş olup da iddianamede yer almadığı gibi sonradan da ek iddianameyle dava açtırılmadığı anlaşılan eylemlerin, ceza muhakemesinde değerlendirilemeyeceği,
ı) İddianamede açık tanımlama ile kamu davası açılmamış olması halinde, sadece ek savunma hakkı tanımak suretiyle yada iddianame kapsamı dışına çıkan görevsizlik kararındaki niteleme ve sevke dayanarak tanımlanmayan suç hakkında hüküm kurulmayacağı,
i) Hükmün konusunun iddianamede gösterilen eylemden ibaret olduğu, açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılması, davaya konu edilmeyen bir eylemden dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulmasının yasaya aykırı olduğu,
Hususları öne çıkarılmakta,
Bu ilkelerin, gerek “iddianamede unsurları gösterilen suç”, gerek “bu suça ilişkin fiil” yönünden, gerekse “faili” hakkında geçerli olduğu vurgulanmaktadır.
Bu genel açıklamalardan sonra,
Yukarıda belirtilen usul hükümleri, ceza muhakemesine hakim olan "Hukuk Devleti", "Adil Yargılanma Hakkı" ve "Non Bis in İdem" ilkeleri ve uygulamanın kararları ışığında,
Somut olaya döndüğümüzde;
Cumhuriyet savcısının sanıklar hakkında kamu davası açtığı iddianamede unsurları gösterilen “birden fazla kişi tarafından birlikte yağma” suçuna ilişkin eylemin/fiil"in “müşteki ..... ait olup onun elinden aldıkları sigara tablasını geri istemesi, sanıkların da vermemek/kendilerinin almalasına karşı koymamaya mecbur kılmak için darp etmek” ve bu fiile/SUÇA KONU EŞYA"nın da (sadece) sigara tablasından ibaret olduğunun anlaşılması karşısında;
CMK"nın 225/1 maddesi uyarınca hükmün mevzuunun iddianamede belirtilen bu fiille sınırlı olacağı gözetilmeden, bu iddianameye dayalı yürütülen yargılama sonunda verilen yerel mahkeme mahkumiyet kararı ve gerekse Yüksek Dairemiz bozma ilamı içeriğinde “..müştekinin ..yargılama aşamasında cüzdanını ve cep telefonunu da almaya çalıştıkları.. karşı koyması sebebiyle alamadıkları, sadece ... ve şemsiyesini yağmaladıkları” biçiminde, soruşturma aşamasında ne şikayet dilekçesi ne de beyanlarında ileri sürülmüş olup da iddianamede yer almadığı gibi sonradan da ek iddianameyle dava açtırılmadığı anlaşılan eylemleri değerlendirilerek,
Mahkemenin dava edilmeyen fiil hakkında kendiliğinden yargılama yapamayacağı ve hüküm veremeyeceği, "kamu davasının konusu" ile "hükmün konusu"nun, maddi olay bakımından aynı olması gerektiği gözardı edilerek,
“..Şemsiyenin değeriyle ilgili ..bir açıklamada bulunmadığının anlaşılması karşısında, katılanın aşamalardaki yağma suçuna konu mal ile ilgili beyanları arasındaki açık aykırılık giderilip, sonucuna göre TCK"nın 150/2. maddesinin uygulama koşullarının takdiri gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle yetinilip yazılı şekilde hüküm kurulması..” yönündeki bozma"nın,
"Davasız yargılama olmaz" ilkesinin düzenlendiği CMK"nın 225. maddesine aykırılık, dolayısıyla da "hukuk devleti" ilkesi ve "adil yargılanma hakkı" ihlali teşkil edeceği,
Bu nedenle,
Yüksek Dairenin “..katılanın Aşamalardaki yağma suçuna konu mal ile ilgili beyanları arasındaki açık aykırılık giderilip sonucuna göre TCK"nın 150/2. maddesinin uygulama koşullarının takdiri gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle yetinilip yazılı şekilde hüküm kurulması” yönündeki bozmasına; dosya içeriğine, oluş ve kabule, suç konusu eşya (sadece sigara tablası) ve 10-20.-TL olduğu anlaşılan değerine göre koşullarının oluştuğu zaten açığa kavuşmuş bulunan TCK"nın 150/2. maddesinin uygulanması lüzumu yönünden (doğrudan) bozulması gerektiği,
Düşüncesinde olduğumdan,
Yüksek Daire Sayın Çoğunluk görüşüne katılmıyorum.