Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/3324 Esas 2015/2223 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/3324
Karar No: 2015/2223

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/3324 Esas 2015/2223 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/3324 E.  ,  2015/2223 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : PAZAR(RİZE) 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 14/11/2013
    NUMARASI : 2010/148-2013/485

    Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, 06/10/2008 tarihli fen bilirkişi raporunda taralı olarak gösterilen alan yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Çekişme konusu 234 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tarafların mirasbırakanı İ.E.. ve dava dışı kişiler adına paylı olarak kayıtlı olduğu sabittir.
    Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
    Öte yandan, Medeni Kanun’un 706, Borçlar Kanunu’nun 2l3, Tapu Kanunu’nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, "ahde vefa" kuralının yanında M.K’nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pekçok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
    O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
    Somut olaya gelince, çekişme konusu taşınmazda tarafların mirasbırakanının kullanımına bırakılan bölümünün mirasçılar arasında taksim edildiği ve karara esas alınan bilirkişi raporuna ekli krokide taralı olarak gösterilen bölümün davacıların kullanımına bırakıldığı iddiası kanıtlanmış değildir. Ayrıca mirasbırakanın kullanımına bırakılan bölümde davacıların da çekişmesiz olarak bir kısım yerleri kullandıkları dosya kapsamı ile bellidir.
    Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.
    Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.