23. Hukuk Dairesi 2016/1672 E. , 2016/1989 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı vekili, müvekkili kooperatifin 15.05.2012 tarihli genel kurul toplantısında mülkiyeti kooperatife ait bağımsız bölüm hisseleri üzerinde konut yapımı imkânsız hale geldiğinden bahisle bunların kooperatifte hisse sahibi olan üyelerine ferdileştirme yoluyla devirlerinin yapılmasına karar verildiğini, davalıya kooperatif üyesi olmadığı halde o tarihteki yönetimce usulsüz olarak 393 ada 1 parseldeki arsa niteliğindeki taşınmazın satıldığını, satış tarihinden sonra kooperatif yönetim kurulunun 17.2.2011 tarihli kararı ile davalının üye olarak kaydedildiğini ileri sürerek, davalı adına oluşan taşınmaz tapu kaydının iptali ile 29.12.2010 tarihi itibariyle tapuda gösterilen alım satım değeri... TL"nin dava tarihi itibariyle belirlenecek güncel değerinin davalı adına depo edilmesi suretiyle kooperatif adına tescilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin iktisabının iyiniyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; genel kurulun üye olmayan kişilere satış yapılacağı yönünde bir kararının olmadığı, bu yönde genel kurul iradesinin açıkça karara bağlanması gerektiği, yönetim kurulunun genel kurul tarafından alınan bir karar olmadan davalıya satış yaptığı ve piyasa rayiçinin çok altında bir bedelle yapılan satışın yönetim kurulu üyesi ... dünürü olan davalıya yapılması karşısında davalının yok hükmündeki satışla ayni hak kazanamayacağı, tapudaki tescilin yolsuz olduğu, tarafların sebepsiz zenginleşme kuralı gereğince aldıklarını geri vermek zorunda oldukları gerekçesiyle, davanın kabulü ile 393 ada 1 parsel arsa vasıflı 23/2400 arsa paylı taşınmazın davalı adına olan kaydının iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline, mahkeme veznesine depo edilen...nin karar kesinleştiğinde davalıya ödenmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/3. maddesinin yürürlükte bulunduğu dönemde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi iken, 6335 sayılı Kanun"un 2. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 5. maddesinde yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasında ilişki görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9.madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan, kooperatif ile ortağı arasındaki ortaklık ilişkisinden doğan davaların 1163 sayılı Kanun"un 99. maddesinde ticari dava olduğu kabul edilmiş ise de, münhasıran Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu öngörülmemiştir. Buna göre 01.07.2012 tarihinden
önce açılan bu tür bir davada Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü niteliğinde olup, münhasıran iki tarafın arzularına tabi olmayan işlerden olmadığından, davalı tarafça bu yönde ve süresinde bir itiraz olmadığı sürece bu husus re"sen dikkate alınamaz ve Asliye hukuk mahkemeleri 01.10.2011 tarihinden önce açılan davalarda miktar yönünden görevli ise, bu tarihten 01.07.2012 tarihine kadar açılan davalarda davanın niteliğine göre görevli ise davaya bakmalıdır.
Somut olayda, ... maddesinin yürürlükte olduğu dönemde 17.04.2012 tarihinde açılan ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 99. maddesine göre münhasıran ticaret mahkemesinin görevli olmadığı bu davada, davalı tarafça iş bölümü itirazında bulunulmadığı ve...i arasındaki ilişkinin iş bölümü ilişkisi olduğu gözönünde bulundurulduğunda, mahkemenin davanın niteliğine göre davaya bakmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
Dosya kapsamından ve Dairemizin 23.11.2015 tarihli geri çevirme kararı üzerine gönderilen belgelerden, davacı kooperatifin 15.05.2010 tarihli genel kurulunda, mülkiyeti kooperatife ait taşınmazların, konut yapımı imkânsız hale geldiğinden, hisse sahibi üyelere ferdileşme yoluyla devirlerinin yapılması ve bu işlemler için yönetim kuruluna yetki verilmesine karar verildiği, bu karar doğrultusunda 29.12.2010 tarihinde kooperatifin üyesi olmayan davalıya taşınmaz payının devredildiği, davalının 17.02.2011 tarihinde kooperatife üye kabul edildiği, 30.04.2011 tarihli genel kurulda, elden dağıtılan faaliyet raporlarının okunmamasına oybirliği ile karar verilip, eski 9 yeni 10. gündem maddesi ile, “Kooperatifin satılan dört konutunun satış fiyatı üzerinden tekrar kooperatif adına satın alınmasına” oybirliği ile karar verildiği, davalının vekili aracılığıyla genel kurula katıldığı anlaşılmıştır.
15.05.2010 tarihli genel kurulda, taşınmazların üyelere devrine karar verilmesine rağmen üye olmayan davalıya devri usulsüz olmuş ise de, davalının daha sonra kooperatife üye olarak kabul edilmesi sebebiyle bu usulsüzlük ortadan kalktığından, mahkemenin taşınmazın değerinden hareketle ve yönetici ile akrabalığı gerekçe gösterilerek satışın yok hükmünde olduğunun kabulü doğru olmamıştır.
Ne var ki, davalı tarafça, vekili aracılığıyla dört konutun tekrar kooperatifçe satın alınmasına ilişkin 30.04.2011 tarihli genel kurulun yeni 10. gündem maddesi ile alınan karara olumlu oy verildiği anlaşıldığından, mahkemece anılan genel kurulun 3. ve 5. gündem maddeleri uyarınca okunan yönetim ve denetim kurulu faaliyet raporları getirtilerek, bu raporlarda kooperatifçe tekrar satın alınmasına karar verilen dört konuttan birinin davalıya ait olan konut olduğu hususunda açıklık bulunması halinde, davalının kooperatifçe konutun geri satın alınmasına ilişkin karara olumlu oy verdiği, genel kurul kararının bu sebeple kendisi için bağlayıcı olduğu gerekçesiyle, tapu iptali ve tescile karar verilmesi; konutlardan birinin davalıya ait konut olup olmadığı hususunda yönetim ve denetim kurulu faaliyet raporlarında bir açıklık bulunmadığının tespiti halinde ise, kooperatifin üyesine devir yapmış olması gözetilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.