Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/4974
Karar No: 2017/10214
Karar Tarihi: 07.12.2017

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2017/4974 Esas 2017/10214 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2017/4974 E.  ,  2017/10214 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
    MAHKEMESİ : ... 1. İş Mahkemesi

    K A R A R

    A) Davacı İstemi:
    Davacı; 5510 sayılı Yasa"nın 56/2.fıkrası uyarınca boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edilmesi nedeni ile ölüm aylığının kesilmesine ilişkin davalı Kurum işleminin iptali ile annesinden aylık bağlanmasını talep etmiştir.
    B) Davalı Cevabı:
    Davalı SGK vekili özetle; Sosyal Güvenlik Denetmeni ... tarafından tanzim olunan 26.01.2016 tarih 2016/AD/07 sayılı rapor ile inceleme sonucunda müteveffa sigortalısı ..."dan dolayı aylık almakta olan ..."ın tutanak tanıklarının yazılı ve sözlü beyanlarından anlaşılacağı üzere davacı ve muvazaalı boşandığı eşinin aynı konutta birlikte yaşadıklarını, dolayısıyla 5510 sayılı kanunun 96. Maddesi gereğince yapılan kurum işlemi yerinde olup açılan davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir.
    C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
    İlk derece Mahkemesince; “Mahkememizce yapılan yargılamada, kamu tanığı sıfatı ile tutanak tanıkları dinlenerek davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşamadıkları teyit edilmiştir. Ayrıca mahalle muhtarı ve ihtiyar heyetinden bir üye dinlenilmiş; mahalle muhtarı davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşamadığını beyan etmiş, ihtiyar heyeti üyesi ise davacı ile boşandığı eşinin birlikte yaşayıp yaşamadıklarını bilmediğini beyan etmiştir.
    Tüm dosya kapsamına göre; SGK müfettişinin hazırlamış olduğu araştırma ve inceleme raporunun gerçeği yansıtmadığı, toplanan delillerde tutanak tanıklarının samimi beyanı ve emniyet araştırması ile anlaşılmakla davacının davasının sübut bulduğundan davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” gerekçesiyle davanın KABULÜNE, davacının başvurusuna ilişkin kurum işleminin iptaline, davacının ölen annesinin sigortasından dolayı tahsis talep tarihini takip eden ay başı olan 01/01/2016 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
    İstinaf Başvurusu ;
    Davalı SGK vekili ; yerel mahkemece eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulduğunu, kararın usul ve yasa hükümlerine aykırı olduğunu belirterek kaldırılmasını talep etmiştir.
    D) Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı :
    Denetmen tarafından dinlenen ve kurum işlemine dayanak yapılan ..."in denetmene verdiği ifadede "3 nolu dairede ... oturur. Annesi ile birlikte yaşar, annesi ... hanım ile babası ... Bey"in ayrı olduklarını biliyorum " demiş olması ve bu beyanını duruşmada da tekrarlaması, olması, dinlenen kamu tanığı muhtar ..."nun davacının boşandıktan sonra eski eşi ile birlikte yaşamadığını, eski eşinin davacının evine gelip gittiğini görmediğini, neden boşandıklarını bilmediğini belirtmesi, davacı tanıklarının da, davacı ve boşandığı eşinin birlikte oturmadıklarını beyan etmiş olmaları, emniyet araştırmasında da davacının eşi ile birlikte yaşamadığının bildirilmiş bulunması birlikte değerlendirildiğinde ve dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı kurumun istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiştir.
    E) Temyiz:
    Davalı SGK vekili; “Kurum raporundaki ifadesinde ... davacının boşandığı eski eşinin bazen eve uğrayıp 3-4 gün kaldığını beyan etmiştir. Bina yöneticisi ... ise ifadesinde davacı ile boşandığı eski eşi ..."in birlikte eve geldiklerini, bazen ..."in daha sonra eve geldiğini beyan etmiştir. Verilen ifadeler, dosya kapsamındaki MERNİS KAYITLARI, apatman aidat çizelgeleri ve faturalar birlikte değerlendirildiğinde davacı ile boşandığı eski eşinin fiilen birlikte yaşadıkları açıkça görülecektir. Mahkemece gerekli incelemeler yapılmadan hüküm kurulmuştur.” gerekçeleriyle yerel mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
    F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
    Dava; 5510 sayılı Yasa"nın 56/2.fıkrası uyarınca boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edilmesi nedeni ile ölüm aylığının kesilmesine ilişkin davalı Kurum işleminin iptali ile annesinden aylık bağlanması istemine ilişkindir.
    Hüküm, davalı Kurum vekilince temyiz edilmiştir.
    Davanın, yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 56. maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada: “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96. madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
    Düzenleme ile ölen sigortalının kız çocuğu veya dul eşi yönünden, boşanılan eşle boşanma sonrasında fiilen birlikte olma durumunda, ölüm aylığının kesilmesi ve ödenmiş aylıkların geri alınması öngörülmektedir. Buna göre, daha önce sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama olgusu, gelir veya aylık kesme nedeni ve bağlama engeli olarak benimsenmiştir.
    Anılan maddenin gerekçesinde de açıklandığı üzere, düzenleme ile hakkın kötüye kullanımının olası uygulamaları engellenmek istenmiş ve bu amacın gerçekleştirilebilmesi için kötüye kullanımın varlığı belirlendiği takdirde ilgiliyi haktan yararlandırmama; hakkın kötüye kullanılması durumunda hak sahipliğinin ortadan kalkması ve dolayısıyla gelir veya aylıktan yararlandırılmama yöntemi benimsenmiştir.
    5510 sayılı Yasa"nın 56. maddesinde oldukça yalın olarak; "eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen" ibareleri yer almakta olup kanun koyucu tarafından örneğin; "sosyal güvenlik kanunları kapsamında ölüm aylığına hak kazanmak amacıyla eşinden boşanan", " hak sahibi sıfatını haksız yere elde etme amacıyla eşinden boşanan", "gerçek boşanma iradesi söz konusu olmaksızın (muvazaalı olarak) eşinden boşanan" veya bunlara benzer ifadelere yer verilmemiş, sade olarak kaleme alınan metinle uygulama alanı genişletilmiştir. Maddede, boşanma amacına/saikine yönelik herhangi bir düzenlemeye yer verilmediğinden, gerek Kurum"ca, gerekse yargı organlarınca uygulama yapılırken, eşlerin boşanma iradelerinin gerçekliğinin/samimiliğinin araştırılıp ortaya konulması söz konusu olmamalı, boşanmanın muvazaalı olup olmadığına ilişkin herhangi bir araştırma/irdeleme ve boşanma yönündeki kesinleşmiş yargı kararının geçerliliğinin sorgulaması yapılmamalı, özellikle kesinleşmiş yargı organının verdiği karara dayanan "boşanma" hukuki durum ve sonucunun, eşlerin gerçek iradelerine dayanıp dayanmadığının araştırılmasının bir başka organın yetki ve görevi içerisinde yer almadığı, kaldı ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda "anlaşmalı boşanma" adı altında hukuki bir düzenlemenin de bulunduğu dikkate alınmalıdır. Şu durumda sonuç olarak vurgulanmalıdır ki, boşanma tarihi itibariyle gerçek/samimi boşanma iradelerine sahip olan (evlilik birliği temelinden sarsılan) veya olmayan tüm eşlerin, maddenin yürürlük tarihi olan 01.10.2008 tarihinden itibaren her ne sebeple olursa olsun eylemli olarak birlikte yaşadıklarının saptanması durumunda gelirin/aylığın kesilmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
    Somut olayda ; davacı ...’ın 09/11/2015 tarihinde eşi ..."dan boşandığı, 08/07/2015 tarihinde vefat eden annesinden dolayı yetim aylığı bağlandığı, Sosyal Güvenlik Denetmeni tarafından düzenlenen 28/01/2016 tarih ve AD/07 sayılı rapora göre davacı ve boşandığı eşinin birlikte yaşadıklarının tespit edildiği, bu rapora dayanılarak davacının aylık bağlanması talebinin reddine karar verildiği, anlaşılmıştır.
    Ayrıca; 28/01/2016 tarih ve AD/07 sayılı denetmen raporunda; davacı ve boşandığı eşi ..." ın ikamet adreslerinin uzun yıllardır “...” olduğunun tespit edildiği, yine kimlik paylaşım sisteminde yapılan incelemede, ..." ın; annesi ..." ın 08.07.2015 tarihinde vefatından hemen kısa bir süre sonra 09.11.2015 tarihinde eşinden ayrıldığı , 26.01.2016 tarihinde davacının mernis adresinde yapılan çevresel araştırmada ..." in (bazen memleketlerine gitseler de) eşi ...l ... ile birlikte yaşadığı, oğlu ..." ın evine çoğu zaman birlikte geldikleri ve birlikte yaşadıkları, aynca oturulan evin dogalgaz faturasının ... adına olduğu ve binanın aidat çizelgesinde (2016 yılı da dahil) ..." ın ismi olduğunun saptandığı, binanin görevlisi ...’in ifadesinde : " Ben ... Blok" un bina görevlisiyim. Binamiz 3 nolu dairede ... oturur. Annesiyle (...) birlikte yaşar. Annesi ... Hanim ve babasi ... ayrıldılar diye biliyorum ancak ... Bey bazen uğrar, 3-4 gün birlikte ... Hanımla kalırlar." dediği, bina yönetici yardımcısı ...’in ifadesinde: "Tarafıma sorulan 3 nolu dairede ... ve eşi ... Hanım oturur. Yanlarına bazen babaları ... ve Anneleri ... ... gelir, kalır. ... ve ... ..." in boşandıklarını duymadım. Bazen ... Hanim ayrı gelir kalır, bazen babası ... ayrı gelir, kalır bazen de ikisini birden görürüm.” dediği, denetmence birlikte yaşadıkları kanaatine varıldığı görülmüştür.
    Sosyal Güvenlik Denetmeni tarafından tanzim edilen raporun içeriği, davacı ve eşinin 07/03/2016 tarihine kadar ikamet adreslerinin aynı olması, eşinin denetimden sonra adresini Ankara’ya aldırması, bütün seçimlerde aynı sandıkta ve peşpeşe numaralarla kayıtlı olmaları, davacının mernis adresinde eşi adına denetimden sonra 03/04/2016 tarihinde feshedilmiş gaz aboneliği olması ile tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davacı ve eşinin boşandıktan sonra birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
    O halde, davalı SGK vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASI gerekmiştir.
    G)SONUÇ:
    Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca (KALDIRILMASINA), ilk derece mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle (BOZULMASINA), dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 07/12/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi