10. Ceza Dairesi 2019/8083 E. , 2019/8642 K.
"İçtihat Metni" T.C.
YARGITAY
10. Ceza Dairesi
Adalet Bakanlığının, 29/11/2019 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ...’in mahkûmiyetine ilişkin Samsun 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/12/2015 tarihli ve 2015/1235 esas, 2015/1424 sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 06/12/2019 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Sanığın 10/10/2015 tarihinde işlediği iddia edilen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu nedeniyle yapılan yargılama sonucunda Samsun 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/12/2015 tarihli ve 2015/1235 esas, 2015/1424 sayılı kararıyla TCK’nın 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği,
2- Sanık tarafından temyiz yoluna başvurulduğu ancak Samsun 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 02/02/2016 tarihli ek kararıyla temyiz talebinin süre yönünden reddine karar verildiği,
3- Sanığın bu kararı da temyiz ettiği ancak Yargıtay 20. Ceza Dairesinin 09/09/2019 tarihli ve 2016/1717 esas, 2019/4374 sayılı kararıyla, temyiz talebinin süre yönünden reddine ilişkin ek kararın onanmasına karar verildiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "5402 sayılı Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanunu’nun 5. maddesinde, “(1) Hakkında herhangi bir tedbire hükmedilen kişi, karara uygun olarak müdürlüğün hazırladığı programa ve denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerilerine uymak ve katlanmak zorundadır. (2) (Ek fıkra: 06/12/2006 - 5560 S.K.42.md) Denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından yapılan çağrılara veya hazırlanan denetim planına uyarıya rağmen uyulmaması, denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülük ihlali sayılır.” şeklinde, 40. maddesinde; “(1) Denetimli serbestlik kararlarının kaydedilmesinden itibaren şüpheli, sanık veya hükümlülere üç iş günü içerisinde yapılacak yazılı veya elektronik tebligatta, tebliğden itibaren on gün içerisinde müdürlüğe başvurulması gerektiği belirtilir. ... (3)Düzenlenen tebligatta, yükümlünün haklı, geçerli ve gerektiğinde belgelendirilebilen bir mazereti olmadan müdürlüğe gelmemesi veya hakkında belirlenen yükümlülüklerin gereğini yerine getirmemesi halinde, denetimli serbestlik kararının niteliğine göre kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilebileceği, seçenek yaptırım veya tedbirin hapse çevrilebileceği ya da koşullu salıverilme kararının geri alınabileceği gibi gelmemenin hukuki sonuçları yükümlüye bildirilir. (4) Usulüne uygun olarak yapılan tebligata rağmen yükümlü on gün içerisinde müdürlüğe müracaat etmezse komisyonun onayından sonra kayıt kapatılarak infaz dosyası Cumhuriyet başsavcılığına geri gönderilir.” şeklinde düzenlemelere yer verildiği,
Somut olayda, Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı sonrasında Samsun Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından düzenlenen çağrı kağıdının 27/10/2014 tarihinde sanığa tebliğ edilmesini müteakip sanığın yasal süre içerisinde anılan Müdürlüğe müracaat etmediğinden bahisle denetimli serbestlik dosyasının kapatılarak sanık hakkında Samsun Cumhuriyet Başsavcılığınca iddianame düzenlenmiş ise de, benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 22/12/2015 tarihli ve 2015/1717 esas, 2015/33429 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, sanığa 10 gün içinde denetimli serbestlik müdürlüğüne başvurması gerektiği uyarısını içeren tebligatın yapılması ve sanığın başvuruda bulunmaması üzerine, yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta "ısrar" ettiğinin kabul edilebilmesi için sanığa "önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı takdirde ısrar şartının gerçekleşeceğinin anlaşılması karşısında, bu hâliyle usulüne uygun tebliğ yapılmayan sanığın yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar ettiğinin kabul edilemeyeceği ve ısrar koşulunun gerçekleşmediği cihetle, mahkemesince tebligat işlemlerinin tamamlanabilmesi amacıyla durma kararı verilmesi gerekirken, açılan kamu davası hakkında yargılamaya devamla işin esasına girilerek hüküm kurulmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir." denilerek, Samsun 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/12/2015 tarihli ve 2015/1235 esas, 2015/1424 sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
Sanık hakkındaki hükmün temyizi üzerine, temyiz talebinin süre yönünden reddine ilişkin 02/02/2016 tarihli ek kararın Yargıtay 20. Ceza Dairesinin 09/09/2019 tarihli ve 2016/1717 esas, 2019/4374 sayılı kararıyla onanmasına karar verildiği anlaşıldığından, 6572 sayılı Kanunla değişik Yargıtay Kanununun 27. maddesi hükmü ile Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 30.01.2019 tarih ve 2019/1 sayılı kararının Yargıtay Ceza Daireleri İş Bölümü Ortak Hükümler 4. maddesinde yer alan "Ceza Daireleri, yürürlük tarihinden önce kendisine gelen ve daha önceden gelip de bozma ya da her ne suretle olursa olsun daire dışına gönderilen işleri sonuçlandırır." hükmüne göre, işin incelenmesi Yargıtay 20. Ceza Dairesine ait olmakla Dairemizin görevsizliğine karar vermek gerekmiştir.
D) Karar:
Açıklanan nedenlere göre; kanun yararına bozma talebinin incelenmesi Yargıtay 20. Ceza Dairesinin görevine girdiğinden, Dairemizin GÖREVLİ OLMADIĞINA, dosyanın görevli Yargıtay 20. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 23.12.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.