Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/15928
Karar No: 2017/4479

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/15928 Esas 2017/4479 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2015/15928 E.  ,  2017/4479 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı Hazine, Aydınlı köyü 6016 ada 11 parsel sayılı taşınmazın tapuda davalılar adına kayıtlı olduğunu, 2/B madde uygulaması sonucu Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılıp işlemin kesinleştiğini belirterek davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, 5841 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 12/3.maddesi gereğince davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiş, hükmün temyizi üzerine Dairemizin 2012/9261 – 2013/728 sayılı kararıyla “Mahkemece, çekişmeli parselin kadastro tespitinin askı suretiyle ilânını takiben 5841 sayılı Yasanın 2"inci maddesi ile değişik 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş ise de, 5841 sayılı Kanunun 2. maddesiyle 3402 sayılı Kanunun 12. maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen üçüncü tümcesinde yer alan “iddia ve taşınmazın niteliğine…” ibaresi Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 gün ve 2009/31-77 sayılı kararıyla iptal edilmiş olup, gerekçeli karar 23/07/2011 tarih ve 28003 sayılı Resmî Gazetede yayımlanmıştır.
    Anayasa Mahkemesinin sözü edilen iptal kararından sonra, “kamu malı” iddiasıyla açılan davalarda, 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinin uygulama olanağı bulunup bulunmayacağı konusuna gelince; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.12.2008 gün ve Esas 2008/7-717, Karar 2008/722 sayılı kararında da değinildiği üzere en geniş anlamıyla “kamu malı” kavramı, Devletin veya kamu tüzel kişiliğine sahip idarelerin, kamu hizmetlerini ifa ederken kullandıkları ve yararlandıkları malları ifade etmektedir. 3402 sayılı Kadastro Kanunun 16. maddesinde “Kamu Malları” başlığı altında, kamunun ortak kullanımına veya bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılan yerler hakkında ayrıntılı düzenlemeler bulunmakta, eş düzenlemelere 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinde (madde 641, 912) ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunun (madde 715, 999) yer verilmektedir. Keza, 3402 sayılı Kanunun 16/D maddesinde Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ormanlara da yer verilmiştir. Kamu malları üzerinde özel mülkiyet kurulamaz. Bunlar kamu hizmeti yönünden tahsis edildikleri yetkili idarece kamu malı olmaktan çıkarılmadıkları sürece temlik edilemez; kazandırıcı zamanaşımı yoluyla da edinilemezler. Kamu malı niteliği kazanmış bir taşınmaz özel mülkiyete konu olamayacağından tapuya bağlansa bile mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 931 ve Türk Medenî Kanunun 1023. maddeleri bu durumda uygulanmaz. (Y.H.G.K. 30.09.1981 gün, E: 1979/1-167, K: 1981/656, 03.12.2008 gün ve 2008/7-717-722). Bu sonuçlara bağlı olarak, Hukuk Genel Kurulunun 21.2.1990 gün ve 1989/1-700 Esas, 1990/101 Karar; 18.10.1989 gün 1989/1-419 Esas, 1989/528 Karar sayılı kararlarında da açıklandığı üzere; kamu malı niteliği taşıyan bir taşınmazın her nasılsa özel mülk olarak tapuya tescil edilmesi bir yolsuz tescil olup, bu husus o yerin özde tescile tabi bulunmama (kamu malı olma) niteliğini değiştirmez (Y.H.G.K.’nun 26.02.2003 gün ve 2003/12-116 E., 2003/111 K.; 25.12.2002 gün ve 2002/12-1101 E., 2002/1113 K. sayılı kararları).


    Kamu malları özel mülkler gibi devir ve temlik edilemezler. Böyle durumlarda, iyiniyet veya tapu siciline güven ilkelerinin uygulama yeri de yoktur (Y.H.G.K. ’nun 11.06.2003 gün ve 2003/13-414 E. ve 2003/410 K. Sayılı Kararı).
    Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 08.05.1987 tarih 1986/3 Esas ve 1987/4 Karar sayılı ilamı da, 766 sayılı Tapulama Kanununun hak düşürücü süre ve kamu malına ilişkin 31 ve 35. maddeleriyle ilgili olup, içtihadı birleştirme kararı ile kamu mallarında hak düşürücü sürenin uygulanmayacağı kabul edilmiştir. 766 sayılı Kanunun 31 ve 35. maddelerine koşut düzenlemeler 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12 ve 16. maddelerinde de yer aldığına göre, sözü edilen İçtihadı Birleştirme Kararı 3402 sayılı Kanunun yürürlüğü döneminde de uygulama olanağı bulacaktır.
    Gerek 766 sayılı Kanunun 31/2. maddesi ve gerekse 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde, özel mülkiyete konu olamayacak, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler hakkında Hazine tarafından açılacak davaların 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olup olmadığı konusunda açık bir hüküm bulunmamakta ve özel şahıslar ile Hazine arasında bir ayrım da içermemekte ise de, “Kamu Malı” savıyla açılacak davalarda 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin uygulanmayacağı konusundaki Yargıtay kararları yerleşik içtihat halini almıştır (Örneğin: Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/1-19 E. 2002/97 K.; 09.06.2004 gün ve 2004/1-335 E. 2004/354 K.; Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 09.12.2006 gün ve 2006/4206 – 4268; Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 11.03.2008 gün ve 2008/1911-3034; 20. Hukuk Dairesinin 03.04.2008 gün ve 2008/1564-5261 sayılı kararları).
    Açıklanan hususlar gözetilerek, mahkemece yargılamaya devam edilip, 6831 sayılı Orman Kanununun 1744 sayılı Kanun ile değişik 2, 2896 ve 3302 sayılı Kanunlar ile değişik 2/B maddesi gereğince, nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesi, yeni orman alanlarının oluşturulması, nakline karar verilen Devlet ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köyler halkının yerleştirilmesi ve orman köylülerinin kalkındırılmasının desteklenmesi ile Hazineye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi amacıyla düzenlenen, 19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı “Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun” hükümleri de göz önünde bulundurularak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.” gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda dava konusuz kaldığından esas hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına, davalılar vekili için 1.320,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından vekalet ücretine yönelik olarak temyiz edilmiştir.
    Dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalıp nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılan taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak 6292 sayılı Kanun hükümleri göz önünde bulundurularak hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
    Ancak, tapuda davalı adına kayıtlı olan çekişmali taşınmazın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışarısına çıkarılan alanda kaldığı iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasından, davacı Hazine vekili 05/12/2013 tarihli celsede 6292 sayılı Kanunun 7/1-b maddesi uyarınca vazgeçildiğini bildirir dilekçe sunmuş ve anılan Kanun hükmü uyarınca davadan vazgeçmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.05.2015 tarih ve 2013/1860 Esas - 2015/1451 Karar sayılı ilâmında da benimsendiği üzere; ilke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiilî ve hukukî sebeplere göre 6100 sayılı HMK"nın 297. maddesi çerçevesinde hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olay nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından sözedilebilir. Bununla birlikte 6292 sayılı Kanunun 7/1-b maddesinin açık hükmü uyarınca davacı Hazine vekili davadan vezgeçmiş olup, vazgeçme ile dava edilen şeyin ortadan kalkması veya davanın konusuz kalması söz konusu değildir. Mahkemece vazgeçme nedeniyle davanın reddine ve 6292 sayılı Kanunun 9/5. maddesi uyarınca yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına


    ve vekalet ücretine takdirine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde dava konusuz kaldığından esas hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına, davalılar vekili için 1.320,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine karar verilmesi doğru değil ise de bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
    Bu sebeple; hüküm fıkrasında yer alan “1,3 ve 4” numaralı fıkraların hüküm yerinden tamamen çıkartılmasına”, bunun yerine, (1) numaralı fıkra olarak “ 1- Vazgeçme nedeniyle davanın reddine” ibaresinin; (3) numaralı fıkra olarak “3- 6292 sayılı Kanunun 9/5 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin tarafların üzerinde bırakılmasına ve vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,” ibaresinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve 6100 sayılı HMK"nın 370/2. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle hükmün ONANMASINA 16/05/2017 günü oy birliği ile karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi