Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından  düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı vekili tarafından borçlu hakkında 29.07.2005 tarihinde 1 adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi başlatılmış, borçlu vasisi 08.12.2010 tarihinde icra mahkemesine başvurusunda özetle, borçlunun 21.03.2005 tarihinde maruz kaldığı darp olayı neticesinde fiil ehliyetini kaybettiğini, fiil ehliyeti bulunmayan borçlunun icra dosyasındaki tebliğ işlemi ile mal beyanına yönelik dilekçesinin geçersiz olduğunu, ayrıca borçlunun lehtar ciranta konumunda olduğundan protesto çekilmeden hakkında takip yapılamayacağını ileri sürerek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Bir örneği dosyaya ibraz edilen Akdeniz Üniversitesi Hastanesi"nin 24.10.2005 tarih ve 59063 sayılı raporunda, borçlunun 2005 Mart ayında başına aldığı darbe neticesinde vesayet altına alınmasını gerektirir derecede akli melekelerini kaybettiği ve iyileşemeyeceği belirtilmiştir.
Borçlu hakkında 2005 yılında bir başka icra dosyasından yapılan takibin yine ehliyetsizlik nedeniyle iptalinin istendiği, Demre İcra Hukuk Mahkemesi"nin 15.06.2006 tarih ve 2005/3 Esas, 2006/11 Karar sayılı kararı ile borçlunun Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı tarafından verilen 31.10.2005 tarih ve 2005/866 sayılı adli raporda vesayet altına alınmasını gerektirir derecede akli melekelerini kaybettiği ve hafıza kaybına uğradığı ve 21.03.2005 tarihinden itibaren hukuki ehliyetini kaybettiği tespit edilerek takibin iptaline karar verildiği ve bu kararın onanarak 26.12.2006 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan borçlu hakkındaki 29.07.2005 tarihli takipten önce, 21.03.2005 tarihinde maruz kaldığı darp olayı neticesinde fiil ehliyetini kaybettiği ve bu nedenle Demre Sulh hukuk Mahkemesi"nin 07.03.2006 tarih ve 2005/150 Esas, 2006/29 karar sayılı kararı ile M.K"nun 405. maddesi uyarınca vesayet altına alınarak kendisine  vasi olarak atandığı, bu vesayet kararının da 11.04.2006 tarihinde kesinleştiği görülmektedir.
Bu durumda takip tarihi itibariyle fiil ehliyeti bulunmayan borçluya ödeme emri tebliği hukuki sonuç doğurmayacağından mahkemece, takipten haberdar olarak icra mahkemesine başvuran borçlu vasisinin şikayet ve itirazlarının esasının incelenerek oluşacak sonuca göre  karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.Öte yandan, HMK"nun 297. maddesinin (1). fıkrasının (e) bendi gereği hükümde "gerekçeli kararın yazıldığı tarihin" yer alması zorunlu olup, kanunun bu emredici hükmüne aykırı davranılması da doğru bulunmamıştır.
SONUÇ  : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/06/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.