6. Hukuk Dairesi 2015/5819 E. , 2016/1409 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ :Menfi tespit - İstirdat
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı menfi tespit - istirdat davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, icra tehdidi altında ödenen bedelin istirdadı istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 01/10/2011 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile davalının kiracısı olduğunu ve depo vasfındaki mecurun tavanında bulunan delikler nedeniyle mallarının zarara uğradığını bu nedenle kira sözleşmesinin 19/09/2013 tarihli ihtarname ile haklı nedenle feshedilerek mecurun 01/10/2013 günü tahliye edildiğini, mecurun anahtarı teslim alınmadığı için tevdi mahalli tayini için mahkemeye müracaat edildiğini, sözleşmenin feshinden sonra davalının yaptırdığı tespite dayanarak üç aylık kira bedeli ve tespit giderleri için ayrı ayrı icra takipleri başlattığını, her iki icra takibi nedeniyle toplam 3.936,45TL tahsilat yapıldığını belirterek haksız tahsil edilen 3.936,45TL bedelin tahsil edildiği tarihten itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili; Kira sözleşmesinin tek taraflı ve haksız olarak feshedildiğini erken tahliye nedeniyle makul süre kira bedeli taleplerinin haklı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, mevcudiyeti ileri sürülen deliklerin kiraya konu taşınmazın kullanımını imkansız kılmadığı,kiracının delikleri kapatıp masrafını kiradan düşmesi veya kira parasında tenzil yoluna gitmesi mümkün iken bu yola başvurmadığı ve kiraya verene deliklerin kapatılması için makul bir süre de verilmediği bu nedenlerle akte aykırılık veya haklı bir nedenle kira sözleşmesinin feshedildiğinin kabul edilemeyeceğini, kiracının erken tahliye nedeniyle üç aylık makul süre kira bedeli ile tespit giderlerinden sorumlu olacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
1- Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı vekilinin erken tahliye nedeniyle makul süre kira bedeline yönelik temyiz itirazlarına gelince; Taraflar arasında akdedilen 01/10/2011 başlangıç tarihli ve üç yıl süreli kira sözleşmesi ile dava konusu taşınmazın depo olarak kullanılmak üzere kiralandığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesi hususi şartlar 8. maddesinde kiracının kiralananı boşaltmak istediği takdirde bir ay evvelinden mal sahibine ulaşacak şekilde bildirmek zorunda olduğu kararlaştırılmış olup bu şart tarafları bağlar. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 301. maddesi ( mülga 818 Sayılı Borçlar Kanunu"nun 249/1 maddesi ) hükmü gereği kiraya veren kiralananı kararlaştırılan tarihte, sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir durumda teslim etmek ve sözleşme süresince bu durumda bulundurmakla yükümlüdür. Kira, sürekli bir akit olduğundan hem sözleşmenin kurulmasından önce var olan, hem de akdin devamı süresince kiracının bir kusuru olmaksızın ortaya çıkan ayıplar kiralayanın tekeffülü altındadır. Diğer bir anlatımla, kiraya veren sözleşme süresince kiralananın kullanmaya elverişli halde bulunması için gerekli önlemleri almak durumundadır.Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde kiracı 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 125. maddesindeki (mülga 818 Sayılı Borçlar Kanunu"nun106. maddesi)seçimlik hakkını kullanabilir. Ancak seçimlik hakkını kullanmadan önce kiraya verene uygun bir süre verilmelidir.Somut olayda kiracı, kiralananın kullanıma elverişli bulundurulması için kiraya veren uygun bir süre vermemiş 19/09/2013 tarihli ihtarname ile kira sözleşmesinin 01/10/2013 tarihi ile feshedildiği, anahtarların ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren üç gün içinde teslim alınması ihtar edilmiştir. Bu nedenle mahkemece kiracının sözleşmeyi tek taraflı feshinin haklı olmadığının kabul edilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Kiracı ,kiralanan taşınmaza ait anahtarları 11/10/2013 tarihli düzenleme şeklinde emanet tesbit tutanağı ile notere teslim etmiş, anahtarın notere teslim edildiğine dair ihbar ise kiraya verene 05/11/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bu durumda tahliye tarihi 05/11/2013 tarihi olarak kabul edilmelidir. TBK.nun 325.maddesi uyarınca kiracı, sözleşme süresine veya fesih dönemine uymaksızın kiralananı geri verdiği takdirde, kira sözleşmesinden doğan borçları kiralananın benzer koşullarla kiraya verilebileceği makul bir süre için devam eder. Kiracının bu sürenin geçmesinden önce kiraya verenden kabul etmesi beklenebilecek, ödeme gücüne sahip kira ilişkisini devralmaya hazır yeni bir kiracı bulması halinde, kiracının kira sözleşmesinden doğan borçları sona erer. Bu madde hükmüne göre davacının zararı, tahliye tarihinden itibaren kiralananın aynı koşullarla yeniden kiraya verilebilecek makul süreyle sınırlı ise de; Sözleşmenin hususi şartlar bölümünün 8. maddesinde taraflar bir aylık feshi ihbar süresi belirlemekle bu süreyi bir ay olarak kararlaştırmışlardır. Bu durumda Mahkemece yeniden kiraya vermek için gereken makul süre bir ay kabul edilerek tahliye tarihinden itibaren bir aylık makul süre kira bedelinden kiracının sorumlu tutulması gerekirken yazılı şekilde makul süre kira bedelinin saptanması suretiyle davanın tümden reddine karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 29/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.