23. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/1055 Karar No: 2016/1916 Karar Tarihi: 28.03.2016
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/1055 Esas 2016/1916 Karar Sayılı İlamı
23. Hukuk Dairesi 2016/1055 E. , 2016/1916 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki kayıt kabul davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili şirkete olan borcu nedeniyle davalı müflis şirket aleyhine... 6. İcra Müdürlüğü"nün 2011/14025 E, 2011/11681 E, 2011/11677 E sayılı dosyaları ile takip başlatıldığını ve kesinleştiğini, alacağın sıra cetveline kaydı talebinin reddine karar verildiğini ve kararın 13.08.2013 tarihinde kendilerine tebliğ edildiğini, ret kararının yerinde olmadığını ileri sürerek iflas masasına kaydının yapılarak İİK"nın 235. maddesi gereğince ikinci alacaklılar toplantısına katılmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, İİK"nın 223 ve 235. maddeleri uyarınca iflas idaresinin ret kararlarına ve sıra cetveline itiraz davaları tebliğden veya sıra cetvelinin ilanı tarihinden itibaren 15 günlük hak düşürücü süre içinde açılması gerektiğini savunarak davanın süre yönünden reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; ... 3.İflas Müdürlüğün 09.09.2013 tarihli yazı cevabı ile İflas İdaresince sıra cetvelinin 01.08.2013 tarihinde gazete ilanının yapıldığı, iflas masasının davacı şirket hakkında vermiş olduğu ret kararının davacı şirket vekiline 05.08.2013 tarihinde tebliğ edildiği, iş bu dava basit yargılama usulüne tabi olduğundan sürelerin adli tatilde de işlemeye devam ettiği, dava tarihinin 02.09.2013 olduğu, davacı vekilinin İİK"nın 235. madde ve 223/3. maddesinde belirtilen 15 günlük hak düşürücü süre içinde davayı açmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Sıra cetvelinin ilanına ilişkin belgenin davacı vekili adına tebliğe çıkartıldığı, tebligatlarda muhatap avukatların tevziat saatinde işyerlerinde bulunup bulunmadığı ve aynı gün döneceğine ilişkin bir tespite yer verilmediği gibi, tebligatın yapıldığı şahsın Tebligat Kanunu"nun 17 ve Yönetmeliğin 26. maddesindeki şahıslardan biri olup olmadığı hususlarında bir açıklamaya da yer verilmediği görülmüştür. Bu tebligatlar, Tebligat Kanunu"nun 17 ve 20. maddeleri ile tebliğ tarihinde yürürlükte olan Yönetmeliğin 26 ve 29. madde hükümlerine uygun yapılmış değildir. Bu durumda davacı vekilinin kendisine tebliğ tarihi olarak beyan ettiği 13.08.2013 tarihinin tebliğ tarihi olduğu ve davanın süresinde açıldığı kabul edilerek taraf delilleri toplanıp işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.