Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından dört adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine başlandığı, örnek 10 numaralı ödeme emrinin borçlu tebliği üzerine adı geçen borçlunun süresinde imzaya ve borca itiraz ettiği, borçlunun tatbika medar imzaları toplanarak bilirkişi incelemesi yaptırıldığı ve 26.12.2011 tarihli bilirkişi raporu sonucuna göre itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Her hangi bir belgedeki imza veya yazının, atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak; grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması; bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özellikleri tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay"ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması; gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır. (HGK.nun 06.6.2001 tarih ve 2001/12-466 E. - 2001/483 K. sayılı kararı)
Hükme esas alınan 36.12.2011 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; alacaklı tarafından borçlular ç aleyhine 4 adet bonoya dayalı takip yapıldığı ve dava konusunun borçlu n imza inkarı olduğu halde “İnceleme konusu 9 adet senetteki ......... San. Ve Tic. Ltd. Şti. Başlıklı kaşe izleri üzerine şirket yetkilisine atfen atılmış olan imzalar ile Hayim Elezer Benun"a ait karşılaştırma belgelerindeki imzalar arasında şekilsel olarak benzerlik mevcut değildir. Bu imzalar C şeklinde bir yay ile başlatılmış, gramalar ile devam edilmiş ve el kaldırılan S şeklinde bir kısım ile sonlandırılmıştır.” şeklinde takip ve dava ile ilgisi olmayan doya içeriğine aykırı bölümler içerdiği görülmektedir.
Ayrıca yerleşik Yargıtay uygulamasına ve Dairemizin istikrar bulan kararlarına göre fotokopi üzerinden imza incelemesi yapılması mümkün değildir. Bu nedenle imza incelemesine esas alınan borçlunun uygulamaya elverişli imzalarının bulunduğu belge asıllarının getirtilerek incelemenin bunlar esas alınarak yapılması gerekir.
Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporunun, yukarıda yapılan açıklamalara ve ilkelere uygun olarak düzenlenmediği, dolayısıyla hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece yapılması gereken iş, yukarıda açıklanan yöntem ve ilkelere uygun olarak bilirkişiden ek rapor alarak oluşacak sonuca göre karar vermekten ibarettir. Eksik incelemeye ve yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm tesisi isabetsizdir.
Öte yandan, hükmün verildiği tarihte yürürlükte bulunan HMK’nun 297. maddesinin (1). fıkrası gereği hükmün “Türk Milleti Adına” verilmesi ve aynı fıkranın (e) bendi gereği hükümde “gerekçeli kararın yazıldığı tarihin” yer alması zorunlu olup, kanunun bu emredici hükmüne aykırı davranılması da doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.06.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.