11. Ceza Dairesi 2016/12208 E. , 2018/7890 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
1- Metro Kargo Taşıma ve Lojistik Hizmetleri A.Ş"nin Konya ilinde acenteliğini yapan sanığın firmaya olan borcuna karşılık suça konu 31.07.2012 keşide tarihli 15.000 TL bedelli sahte çeki ciro edip vermek suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğinin iddia ve kabul olunduğu olayda; sanığın 21.02.2013 tarihinde talimat mahkemesince alınan savunmasında suça konu çeki ..."den aldığını belirterek bu kişiye ait nüfus cüzdanı fotokopisi, imza beyannamesi, nüfus kayıt örneği ve ikamet belgesini ibraz etmesi, mahkemece 25.03.2013 tarihli duruşmada tanık olarak dinlenen ..."nin kimlik bilgilerinin sanığın ibraz ettiği belgelerde yer alan ..."ye ait kimlik bilgilerinden farklı olduğunun tespit edilmesi, müşteki şirket yetkilisi ..."ın ifadelerinde sanığın borcuna karşılık 4 adet çeki verdiğini beyan etmesi, müşteki şirket vekilinin 28.03.2012 tarihli İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben yazdığı dilekçede sanığın şirkete verdiği suça konu çek dışında 3 adet çekin de sahte olduğunu ve bu çekler nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/38094 soruşturma sayılı dosyasında şikayetlerinin devam ettiğinin bildirilmesi ve UYAP"tan yapılan sorgulamada sanığın müşteki şirkete verdiği 28.02.2012 keşide tarihli 6.750 TL bedelli, 30.04.2012 keşide tarihli 7.000 TL bedelli iki adet çek nedeniyle Konya 4. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 25.04.2016 tarih, 2015/316 Esas ve 2016/149 Karar sayılı dosyasında yargılandığı ve mevcut dava nedeniyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmakla, Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 22.04.2014 gün, 2013/11-397 E., 2014/202 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, 5237 sayılı TCK"nin “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “resmi belgede sahtecilik” suçunun hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerekeceği ve bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla ya da aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanması mümkün olduğu da gözetilerek açıklanan ilkeler doğrultusunda somut olayda; öncelikle sanığın savunmasında kimlik bilgilerini verdiği ..."nin tanık sıfatıyla dinlenilmesi, imza ve yazı örneklerinin alınarak suça konu çekteki imza ve yazıların sanığa ve ..."ye ait olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması, sanığın borcuna karşılık müşteki şirkete verdiği diğer 3 çeke ilişkin dava dosyalarının araştırılıp duruşmaya getirtilerek incelenmesi, mümkümse dava dosyalarının birleştirilmesi, mümkün olmadığı takdirde dava dosyasını ilgilendiren belge örneklerinin dosya arasına alınması, mevcut dava ile zincirleme suç oluşturup oluşturmadıklarının tespit edilmesi, zincirleme olarak işlendiğinin anlaşılması halinde ise ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 15.03.2016 gün ve 2014/847 Esas, 2016/123 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, zincirleme suça dâhil olan bir suçtan bu durum gözetilmeksizin mahkûmiyet kararı verilmiş ve bu karar kesinleşmiş ise, zincirleme suça konu ikinci suçla ilgili olarak mahkemece; kesinleşen hükme konu eylem de gözönüne alınarak zincirleme suç hükümlerinin uygulanması suretiyle yeni bir hüküm kurup, kesinleşen hükümdeki sonuç cezanın mahsubu suretiyle karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Kabule göre de;
a- Sanığın gözaltında geçirdiği sürenin TCK"nin 63. maddesi gereğince cezasından mahsubuna karar verilmemesi,
b- Uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca aynı maddenin 1. fıkrasının c bendinde yer alan hak yoksunluğunun sanığın kendi alt soyu üzerindeki yetkileri açısından hiçbir şekilde uygulanamayacağının gözetilmemesi,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sonuç ceza miktarı itibari ile sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına 11.10.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.