22. Hukuk Dairesi 2018/3232 E. , 2018/9882 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı şirket nezdinde 01.07.2004-01.12.2010 tarihleri arasında asgari ücretle çalıştığını ve iş sözleşmesinin haksız yere fesih edilmesi sebebiyle kıdem ve ihbar tazminatının ödenmediğini ve istifa ve ibraname dilekçesinin yasaya aykırı olarak düzenlendiğini öne sürerek kıdem ve ihbar tazminatlarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının işe giriş bildirgesi ve hizmet döküm cetveline göre 01/07/2004 tarihinde davalı yanında çalışmaya başladığı, 01/12/2010 tarihinde iş akdinin sona erdiği, iş akdinin haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğinin iddia edildiği, davacının kendisinin istifa ederek işten ayrıldığının savunulduğu ancak dosyaya herhangi bir istifa dilekçesi ibraz edilmediği gibi davacının iddiasının aksine iş akdinin haklı nedenle feshedildiğine dair de herhangi bir delil ibraz edilmediği, dolayısı ile davacının iş akdinin haksız ve bildirim sürelerine uyulmadan feshedildiğin kabulünün gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Taraflar arasında davacının davalı işyerinde geçen hizmet süresi konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davacı 01.07.2004-01.12.2010 tarihleri arasında davalı işyerinde kesintisiz çalıştığını iddia etmiş, Mahkemece de talep gibi kabul ile hüküm kurulmuştur. Ne var ki; Mahkemece varılan sonuç dosya içeriği ile örtüşmemektedir.
Dosya içerisinde bulunan Sigortalı Hizmet Döküm Cetveline göre; davacı, 02.02.2004-15.07.2005 tarihleri arasında ..., 15.07.2005-30.09.2005 tarihleri arasında davalı şirket, 26.10.2005-01.03.2006 tarihleri arasında dava dışı ... Ltd Şti., 26.04.2007-24.09.2009 tarihleri arasında dava dışı ... Turizm Ltd. Şti., 25.09.2009-09.11.2009 tarihleri arasında dava dışı .... ve 12.04.2010-01.12.2010 tarihleri arasında ise yeniden davalı şirket yanında çalışmıştır. Davacının talebi nedeniyle hizmet süresinin başlangıcının 01.07.2004 olarak kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak dosya içerisinde bulunan ... kayıtları ve Ticaret Sicil Kayıtlarından davacının davalı işveren yanındaki çalışmasının davalının kabulünde olduğu üzere ve talep de gözetildiğinde, 01.07.2004-30.09.2005 ve 12.04.2010-01.12.2010 tarihleri arasında olduğu görülmektedir. Davacının bu dönem dışındaki çalışmaları dava dışı işverenlerde geçmiş olup dosya içerisinde; bu işverenler ile davalı arasında, davalının dava dışı işverenlerde geçen çalışma süresi nedeniyle sorumluluğunu gerektirecek bir bağ bulunduğuna ilişkin bir delil bulunmamaktadır. Davacı tanıkları her ne kadar davacının davalı işyerindeki çalışmasının kesintisiz olduğunu beyan etmiş iseler de, tanıkların davalı işverene karşı açmış oldukları davaları bulunduğu, bir başka deyişle; davalı ile aralarında husumet bulunduğu anlaşılmaktadır. Husumetli tanık beyanları yan deliller ile desteklenmedikçe tek başına hükme esas alınamaz. Tanıkların beyanları, ... kayıtları ve Ticaret Sicil Kayıtları ile desteklenmediği gibi çelişmiştir. Bu nedenle davacının davalı işyerindeki çalışmasının davalının da kabulünde olduğu üzere ve taleple gözetilerek 1.7.2004-30.09.2005 ve 12.4.2010-01.12.2010 tarihleri arasında olduğunun kabulü gerekmektedir. Mahkemece bu husus gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
2- Taraflar arasında davacının davalı işyerinde geçen 01.07.2004-30.09.2005 ve 12.04.2010-01.12.2010 tarihleri arasında iki dönem olarak geçen çalışmalarının kıdem ve ihbar tazminatı gerektirecek şekilde son bulup bulmadığı diğer bir uyuşmazlık konusudur.
Dosya içerisinde, 30.09.2005 ve 01.12.2010 tarihli kendi isteği ile işten ayrıldığına ilişkin davacı tarafından imzalanmış dilekçeler bulunmaktadır. Davacı imza inkarında bulunmamış ancak bu dilekçelerin işe girerken baskı ile alındığını iddia etmiş ve iş akdine işverence son verildiğini öne sürmüştür. Davacı iddiasını ispat ile yükümlüdür. Az yukarıdaki bentte ifade edildiği üzere; davacının tanıklarının davalı işverenle aralarında husumet bulunduğundan yan deliller ile desteklenmeyen beyanlarına tek başına itibar edilmesi mümkün değildir. Tüm dosya kapsamı, dilekçelerin tanzim tarihi ve davanın açılış zamanı ile davacı tanıklarının husumetli olmaları birlikte değerlendirildiğinde; davacının belirtilen dilekçelerin baskı ile alındığını ispatlayamadığı, iş akdine kendisi tarafından haklı nedenle son verildiğini iddia etmediği gibi dosya kapsamı ile de bu sonuca ulaşılamadığı anlaşıldığından; davacının kıdem ve ihbar tazminatları taleplerinin reddine, bir başka deyişle davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile tazminatların hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Kabul şekline göre, kıdem ve ihbar tazminatları giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmış ise de; hükme esas alınan bilirkişi rapounrda giydirilmiş ücretin neye göre hesaplandığı açık olmayıp karar bu yönüyle de hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının talep halinde davalıya iadesine, 26.04.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.