21. Hukuk Dairesi 2016/12692 E. , 2017/10147 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava; davacının 09/10/2014 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeniyle maddi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, yargılamanın 25/02/2016 günlü oturumunda tefhim edilen kısa karar ile;
"Davacının davasının kısmen KABULÜ ile, 1.134,48 TL maddi tazminatının 700,00 TL‘ sinin 24/11/2014 dava tarihinden, 434,48 TL‘ sinin ise ıslah tarihi olan 01/02/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, "
karar verilmiş ise de gerekçeli kararda ;
"1-Davacının davasının kısmen KABULÜ ile,
1.134,48 TL maddi tazminatının 700,00 TL‘ sinin 24/11/2014 dava tarihinden, 434,48 TL‘ sinin ise ıslah tarihi olan 01/02/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar ... müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2- Davalı ...nin karşı açılan davanın dava konusu olayla herhangi bir ilgisinin bulunmadığı ve kusur izafe edilmediğinden husumet yokluğundan REDDİNE " karar verildiği anlaşılmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK"nın 294 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. HMK"nun 294/3. maddesi gereğince hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Anılan Kanun"un 297/2. maddesine göre hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Başka bir anlatımla, yargılamanın açık bir şekilde yapılması, tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi esastır. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır, infaz edilebilir şekilde tesis edilmesi ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın, HMK.nun 298/2. maddesi uyarınca tefhim edilen hüküm özetine (kısa karara) uygun olması gerekmektedir. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Aksi halde - kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması durumunda - yargılamanın aleniyeti ve kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasa"nın 141. maddesi ile HMK"nun yukarıda değinilen emredici nitelikteki maddelerine aykırı bir durum yaratılmış, kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına güven sarsılmış olacaktır. Nitekim, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 10/04/1992 tarih ve 1991/7 E., 1992/4 K. sayılı kararında da kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olmasının bozma nedeni sayılacağı içtihat edilmiştir. Mezkur İçtihadı Birleştirme Kararında; çelişkinin varlığı tesbit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu sebeple bozulması gerektiğine işaret edilmiştir.
Somut olayda; kısa kararda tazminat miktarlarından her üç davalı müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmuşken; gerekçeli kararda davalılardan sadece Teknomega ve Teskon Dizayn"nin sorumlu tutulması ve davalı TPAO aleyhine açılan davanın husumetten reddilmesine ilişkin kararın kısa karar da yer olmadığı ve böylelikle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.