4. Hukuk Dairesi 2015/7055 E. , 2016/6091 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı-karşı davalı ... tarafından, davalı-karşı davacı ... aleyhine 26/12/2013 gününde, davalı-karşı davacı ... tarafından, davacı-karşı davalı ... aleyhine 20/01/2014 gününde verilen dilekçeler ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen 24/02/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı-karşı davalı ve davalı-karşı davacı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Tarafların asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Asıl dava ve karşı dava, haksız eylem nedeni ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın ise reddine karar verilmiş; hüküm, davacı-karşı davalı ve davalı-karşı davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl davada davacı, serbest İnşaat mühendisliği yaptığını, .. esas sayılı dosyasında mahkemece resen bilirkişi olarak görevlendirilmesi üzerine rapor tanzim ettiğini, sunmuş olduğu raporların sahte olduğunu öne süren davalının kendisini .. şikayet ettiğini, soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, yasal süresi içinde bu karara davalının itiraz etmesi üzerine itirazının kabul edilerek .. esas sayılı dava dosyasında hakkında gerçeğe aykırı bilirkişilik yapma suçlaması ile ceza davası açıldığını ve ceza yargılaması sonucunda beraatine karar verildiğini belirterek, uğranılan maddi ve manevi zararın giderilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı-karşı davacı, asıl davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuş, karşı dava dilekçesinde ise davacının bilirkişi olarak görev yaptığı dava dosyasında çelişkili rapor vererek alacağını tehlikeye soktuğunu belirterek, uğradığı maddi ve manevi zararının giderilmesi isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, asıl dava yönünden davalının şikayetini haklı gösterecek bir neden bulunmadığı ve hak arama özgürlüğü sınırları içerisinde değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, karşı davanın ise reddine karar verilmiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasa"nın “ .. ” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nın 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikâyet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikâyeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikâyet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikâyetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Dava dosyasının incelenmesinde, dava dışı şahıslar arasında görülmekte olan ve davalı avukatın vekil olarak görev yaptığı .. esas sayılı dava dosyasında görülen ortaklığın giderilmesi davasında davacının bilirkişi olarak görevlendirildiği, davaya konu edilen .. ilçesinde bulunan 188 ada 2 nolu parsel yönünden hazırlamış olduğu bilirkişi raporunda; söz konusu parselin güney cephesinden yola terk edilecek alan bulunduğu, öncelikle yola terki gereken alanın hesaplanarak parselin toplam yüz ölçümünden bu miktarın düşülmesi ve geriye kalan miktarın eşit olarak üç parçaya ifrazı gerektiği ile ifraz folyesinin belediye encümeninde tasdikinin yola terk edilecek alanın terk edilmiş olma şartına bağlı olduğu kanaatinin bildirildiği, bu defa davacı bilirkişi tarafından davalının açmış olduğu ve .. esas sayılı dava dosyasında görülmekte olan maddi ve manevi tazminat davasında, dava konusu 188 ada 2 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak sunulan bilirkişi raporunda, parselin üçe ifrazı halinde ayrı ayrı değerlerinin tespitinin yapıldığı ve ortaklığın giderilmesi davasına sunulan bilirkişi raporunda belirtilen hususlar hakkında görüş bildirilmediği, bunun üzerine davalının .. sunmuş olduğu şikayet dilekçesinde, davacının .. 2010/368 esas sayılı dava dosyasına vermiş olduğu raporunda, ortaklığın giderilme davasına sunduğu ilk rapordaki eksiklikler giderilmiş gibi görüş bildirilerek değer tespiti yapıldığı ve taşınmazın her bir parçasına konumları farklı olmasına rağmen aynı değer biçildiği, yanlış ve sahte rapor hazırlayarak görevini kötüye kullandığı hususlarında davalı hakkında şikayetçi olduğu, hakkında açılan ceza davası sonucunda yanlı davrandığına dair delil bulunmadığı gerekçesi ile davacının beraatine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Şu durumda, davacının ortaklığın giderilmesi davasına ve .. esas sayılı dava dosyasına sunmuş olduğu bilirkişi raporları arasında teknik olarak farklılıklar bulunduğu, ilk raporun teknik olarak daha ayrıntılı, şikayete konu raporun ise teknik konulara ilişkin görüş bildirilmeden değer tespitine ilişkin olduğu gözetildiğinde davalının şikayetçi olmasında az da olsa bir takım emareler bulunduğu anlaşılmakla, şikayetin olağan kuşku üzerine somut emarelere dayandırılarak yapıldığının kabulü ile istemin tümden reddi gerekirken, şikayetin haksız olduğundan bahisle istemin kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir.
2-Davalı-karşı davacının karşı davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı-karşı davacının karşı davaya yönelik temyiz itirazları reddedilmelidir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle asıl dava yönünden davalı-karşı davacı ... yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı-karşı davalı ..."ın asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, davalı-karşı davacı ..."ün karşı davaya yönelik temyiz itirazlarının ise (2) nolu bentte açıklanan nedenler ile reddine ve davalı-karşı davacı ..."den peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 04/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.