19. Hukuk Dairesi 2015/14578 E. , 2016/6022 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki birleşen menfi tespit davalarının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı, davalı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... ile davalı vek. Av. ..."in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, asıl ve birleşen dosyalarda müvekkili hakkında yapılan icra takiplerine konu bonolardaki imzanın müvekkiline ait olmadığını belirterek menfi tespit isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili, davacıya satılan mallar karşılığında bonoların alındığını, davacının icra mahkemesinde imzaya itiraz davası açması nedeniyle menfi tespit davası açılmasında hukuki yararının bulunmadığını belirterek, davaların reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı ... ile dava dışı ......Ltd.Şti."nin temsilcilerinin şikayeti üzerine davacı ... ...ile kardeşi .. hakkında dava konusu bonoların verilmesi suretiyle resmi belgede sahtecilik suçundan dolayı dava açıldığı, .... beraatine, ... ise zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetine karar verildiği, katılan ..."ın temyizi üzerine dosyanın Yargıtay"a gönderildiği henüz kesinleşmediği, ceza mahkemeleri tarafından verilecek beraat ve mahkumiyete ilişkin maddi olayın tespiti ile ilgili kararın hukuk mahkemesini bağlayıcı nitelikte bulunduğu ve aynı konuda farklı kararlar verilmesinin de önüne geçileceği ancak davacı vekilinin ısrarla ceza mahkemesi kararının sonucunun beklenmemesini isteyerek talepleri hakkında karar verilmesini istemiş olması nedeniyle sabit olmayan asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2014/10217 E. - 2015/1635 K. sayılı 10/02/2015 tarihli ilamıyla “ asıl ve birleşen davaların imza inkarına dayalı olduğu, bonolardaki keşideci imzasının davacıya ait bulunmadığının bilirkişi raporuyla saptandığı bu durumda mahkemece davaların kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle red kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu “ bildirilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkemece bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiş, tüm deliller birlikte değerlendirilerek benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davaya konu senetler üzerindeki imzanın davacıya ait olmadığının saptandığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı kabulüne davacının takibe konu bonolardan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine davalının icra takibine girişmekte haksız ve kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığından davacının tazminat isteminin ise reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalı vekilinin temyiz itirazların reddine karar vermek gerekmiştir.
2) Takiplere konu edilen bonoların bir kısmında davacının keşideci, davalının lehtar olarak yer aldığı, bir bölümünde de davacının ciro yoluyla senetlerini davalıya ciro ettiği görülmektedir. Bu durum karşısında senetlerin bizzat davacı yanca davalıya verildiği, yanlar arasında şekli anlamda bir temel ilişki bulunduğu anlaşılmakta olup, artık senetlerdeki keşideci ve ciranta imzalarının davacıya ait olmadığını davalının bilebilecek durumda bulunduğunun gözetilerek İİK"nın 72/5. maddesi uyarınca davacı yararına kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle davacının tazminat isteminin reddinde isabet görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentle açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 06/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.