Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/16191
Karar No: 2017/4436
Karar Tarihi: 16.05.2017

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/16191 Esas 2017/4436 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Kadastro Mahkemesi'nde görülen bir davada, Hazine adına tescilli orman parseli içerisinde bulunan taşınmazın irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiasıyla yapılan tesbitin iptaliyle taşınmazın adına tescili istenmiştir. Davanın reddine karar veren mahkeme kararı Yargıtay tarafından bozulmuş, tekrar yapılan yargılamada da keşif giderlerinin yatırılmaması ve taşınmazın orman içi açıklığı niteliğinde olması gerekçesiyle davacı lehine karar verilmemiştir. Yargıtay tarafından yapılan ikinci bozma ilamı sonucunda, dava konusu taşınmazın (A) harfli bölümünün tarla vasfı ile davacı ile diğer mirasçılar adına tescili kararlaştırılmıştır. Ancak tüm bölümler hakkında sicil oluşturulmaması doğru görülmediği belirtilerek, kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Kararda, 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan kadastro çalışmalarına atıfta bulunulmuştur. Kanunlar hakkında detaylı açıklama yapılmamıştır.
20. Hukuk Dairesi         2015/16191 E.  ,  2017/4436 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi


    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... Yönetimi ve dahili davalı Hazine vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R

    5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan kadastro çalışmaları ....köyü 101 ada 1 sayılı 12.352.212,05 m2 yüzölçümü ile ... Devlet ormanı vasfı ile Hazine adına tespit görmüş ve 18.11.2009-18.12.2009 tarihleri arasında kısmi ilana çıkarılmıştır.
    Davacı 17.12.2009 tarihli dilekçesiyle, dava konusu orman parseli içerisinde bırakılan taşınmazının irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiası ile yapılan tesbitin iptaliyle taşınmazın adına tescilini istemiş, 01.10.2014 tarihli keşif sırasında ise tüm mirasçılar adına tescilini talep etmiştir.
    Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; davacı tarafından hükmün temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2011/6750-10393 sayılı kararı ile bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "...Mahkemece, öncelikle Hazine davaya dahil edilerek husumet yaygınlaştırılıp taraf teşkili sağlanmalı, P6 sayılı poligon içinde bulunan taşınmazların kadastro tutanakları getirtilmeli, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; çekişmeli taşınmazın P6 poligonla birlikte üç tarafı 101 ada 1 sayılı orman parseli ile çevrili, batısı ise orman içi yol olduğundan 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi gereğince orman içi açıklığı olup olmadığı düşünülmeli, toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi..." gereğine değinilmiştir.
    Mahkemece, bozmaya uyulduktan sonra, verilen kesin süre içinde keşif giderlerinin davacı tarafından karşılanmadığı, ayrıca taşınmazın orman içi açıklığı niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın reddi ile dava konusu 101 ada 1 sayılı parselin tesbit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 09.09.2013 tarih 2013/4997- 7665 sayılı kararı ile bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma ilamında: ""Yargıcın dava konusu şeyi inceleyerek onun hakkında bütün duygularıyla bilgi edinmesi olarak tanımlanabilen keşif; taşınmazlarla ilgili davalarda, dava konusunun, yerinde görülüp incelenmesi biçiminde gerçekleşir (HMK m. 288 vd. - HUMK m. 363 vd.). Keşfe gidilebilmesi için mahkemenin bu konuda bir ara kararı oluşturması zorunludur. Bu kararda keşif giderlerinin, keşif giderini yatıracak tarafın ve bunun için gerekli önel ve/veya kesin önelin avukatla kendini temsil ettirmeyen taraf keşif istemişse, kesin önel içerisinde giderleri yatırmamanın sonuçlarının açıklıkla anlatılması; tanık dinlenip,


    bilirkişi incelemesi yapılacak ise, bu hususun ve keşif günü ile saatinin belirtilmesi; bunun doğal sonucu olarak; hakim, katip ve götürülecekse mübaşir için yol tazminatının (3717 sayılı Kanun m. 2); keşif isteyen taraftan keşif aracını bizzat sağlaması istenemeyeceğinden; mahkeme, yapacağı işe, süresine ve gideceği yere göre gerekli gördüğü aracı kendisi belirleyip, temin edeceğinden, araç için ödenecek para miktarının; keşifte dinlenecek bilirkişi ve tanıkların isimlerinin ve ücretlerinin; bilirkişi ve tanıklarla, gerekiyorsa taraflara keşif gününün haber verilebilmesi için gönderilecek davetiye giderlerinin gösterilmesi yanında; yatırılacak avansın tutarı ile yatıracak tarafın ekonomik gücü, keşif tarihi ve tebligatların ulaşması için geçecek süre gözetilerek keşif gününden önceye rastlayan bir tarihin belirlenmesi ve bunda Tebligat Kanunu ile Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerinin göz önünde tutulması zorunludur.
    Anılan hususları kapsamayan ve belirlenecek bir miktarın keşif gününe kadar yatırılması biçiminde kurulacak ara kararı ve buna dayalı olarak verilecek önel ve kesin önelin uygulamada (HMK m. 324; m. 94 - HUMK m. 414; m.163 açısından) bir sonuç doğurması olanağı bulunmamaktadır (HGK 26.02.1975 T. 1972/1 - 1273 E. 1975/258 K; HGK 18.02.1983 t, 1980/1-1284 E. 1983/141 K. HGK. 30.12.1992 t. 1992/16 - 666 E., 1992/769 K.; 20. H.D. 14.12.1992 t, 1992/16198 - 7040).
    Öte yandan, bu koşulların tam olarak yerine getirilmemesi, keşif giderlerine itiraz hakkı olan gider yükümlüsünün bu hakkını kullanmasına da engel oluşturur.
    Belirtilen genel hükümler, kadastro mahkemeleri bakımından 3402 sayılı Kadastro Kanununun 29. maddesi aracılığıyla, aynı Kanunun 36. maddesine göre işlem yapılması hallerinde de aynen uygulanır.
    Yukarıda açıklanan Kanun ve yerleşmiş Yargıtay uygulamasına aykırı olarak kurulan ara kararları sonucu verilen önel ve kesin önele dayanılarak, keşif giderlerinin Kanunda öngörülen sürede yatırılmadığından söz edilerek yazılı biçimde hüküm kurulması bozma nedenidir"" denilmiştir.
    Mahkemece, davanın kabulü ile fen bilirkişisinin 13.10.2014 tarihli raporunda (A) harfi ile gösterilen 4.180,67 m2 yüzölçümlü taşınmazın orman tahdidi dışına çıkarılmak ve tespitinin iptal edilmek suretiyle tarla vasfı ile davacı ile diğer mirasçılar adına miras hisseleri oranında tespit ve tesciline orman parselinin kalan kısmı yönünden daha önce tescil işlemi yapılmış olduğundan yeniden tescil yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı ... Yönetimi ve dahili davalı Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, orman kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.
    Dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan orman kadastro çalışmaları bulunmaktadır.
    İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, dava konusu taşınmazın (A) harfli bölümünün tarla vasfı ile davacı ile diğer mirasçılar adına miras hisseleri oranında tespit ve tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur; ancak mahkemece taşınmazın tüm bölümleri hakkında sicil oluşturulmaması doğru değilsede bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple; hükmün bir numaralı bendinde yer alan ""...orman parselinin kalan kısmı yönünden daha önce tescil işlemi yapılmış olduğundan yeniden tescil yönünden karar verilmesine yer olmadığına"" cümlesinin çıkarılarak yerine ""...dava konusu parselin fen bilirkişisinin 13.10.2014 tarihli raporunda (A) harfi ile gösterilen 4.180,67 m2"lik kısmı dışında kalan bölümünün tespit gibi orman vasfıyla Hazine adına tesciline"" ibaresinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı HMK"nın 370/2 maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 16/05/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi