11. Hukuk Dairesi 2016/1296 E. , 2017/1838 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 22/10/2015 tarih ve 2014/522-2015/605 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 21/08/2007 tarihli Acentelik Sözleşmesi imzalandığını ancak, davalının anılan sözleşmedeki prim tahsilatı şartlarına uymaması nedeniyle sözleşme feshedilerek hesabın kat edilip, davalıya ihtarname gönderildiğini ve alacağın tahsili amacıyla da aleyhinde icra takibi başlatıldığını ancak, davalının haksız itirazı ile takibi durdurduğunu oysa, müvekkilinin alacağının acentelik sözleşmesinden doğan ödenmemiş prim borçlarından kaynaklandığını ve 24/09/2013 hesap kat tarihi itibariyle müvekkilinin 51.950,00 TL alacaklı olduğunu ve ihtarnameye davalı tarafından yapılan bir itirazın da bulunmadığını ayrıca, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalı ile dava dışı ipotek veren aleyhine de ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatıldığını ileri sürerek, itirazının iptali ile takibin devamını ve davalı aleyhine % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip sonuçlanmadan, eğer bir borç varsa bu kapsamda ipotek paraya çevrilerek tahsil edilmeden genel haciz yoluyla takip yapılmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin davacıya herhangi bir prim borcunun bulunmadığını, hesap kat ihtarına itiraz edilmediği dolayısıyla kesin bir alacak olduğu iddia edilmekte ise de, hesap kat ihtarına itiraz edildiğini, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takipte gönderilen icra emrinin kesinleşen mahkeme kararı ile iptal edildiğini, faize de itiraz ettiklerini savunarak, davanın reddi ile %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu haciz yolu ile takip ile birlikte aynı gün, aynı miktarda, aynı alacağa ilişkin rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatılmış olup, tahsilde tekerrür olmamak kaydı konulan aynı alacağa ilişkin her iki takip konusu davacı alacağının 55.000,00 TL limit ipoteği tutarının altında kalmakla, davacının öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapma zorunluluğu olduğu, bu takibe karşı şikayet yoluna başvurulması üzerine anılan takibe ilişkin icra emrinin iptaline karar verildiği ve kararın onanarak kesinleştiği, davacı tarafça bu takibe ilişkin başkaca işlem yapılmadığı, ancak rehnin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan takip sonucunda ipotek tutarının borcu ödemeye yetmemesi halinde haciz yolu ile takip yapılabileceğinden, davacı alacağı ipotek limiti kapsamında kaldığından İİK’nın 45. maddesi gereğince haciz yoluna başvurulamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3,70 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 28.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.