(Kapatılan) 18. Hukuk Dairesi 2015/132 E. , 2015/11051 K.
"İçtihat Metni"Davacı ... Belediye Başkanlığı ile davalı ... vd. aralarındaki ... İli ... İlçesi ... Mahallesi ... parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescili davasına dair ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 03.09.2013 günlü ve 2012/854-2013/300 sayılı hükmün bozulması hakkında Dairece verilen 15/09/2014 günlü ve 2014/10661-12706 sayılı ilama karşı davacı vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
Bu isteğin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine dosya ve eklerinin yeniden incelenmesi sonucunda, mahkeme kararının aşağıda açıklanan nedenle bozulması gerekirken değişik gerekçe ile bozulduğu bu kez yapılan incelemeden anlaşıldığından, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne, Dairemizin 15/09/2014 gün ve 2014/10661-12706 sayılı bozma kararının kaldırılmasına karar verildikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-Mahkemece hükme esas alınan 2.bilirkişi kurulu raporunda somut emsal olarak 506 ada 23 parsel incelenmiş ve taşınmazın imar uygulaması görmediği belirtilerek emsalle karşılaştırılmasında %40 oranında düzenleme ortaklık payı indirimi yapılmak suretiyle arsa birim m2 bedeli 699,00 TL olarak tespit edilmiştir. Dosyada mevcut hükme esas alınmayan 1.bilirkişi kurulu raporunda ise somut emsal olarak aynı 506 ada 23 parsel incelemeye alınmış ve taşınmaz ile emsal parselin her ikisinin de imar parseli olduğu, İmar Yasası 18.madde uyarınca düzenleme ortaklık payı indirimi yapılması gerekmediği belirtilerek taşınmaz arsa birim m² bedeli 698,15 TL tespit edilmiştir. Her iki raporda aynı emsaller kullanılmasına rağmen bilirkişi raporları arasında bu kadar yüksek fark olması, yapılan değerlendirmelerin inandırıcı olmadığı izlenimini uyandırmaktadır. Geri çevirme sonrası dosyaya getirtilen belediye başkanlığı yazısında dava konusu taşınmazın 705 m²"si ifraz edilip 236 m²"sinin bedelsiz olarak yola ve yeşil alana terk edildiği belirtilmiş olup buna göre dava konusu taşınmazın imar parseli olduğu anlaşılmıştır.
Buna göre taşınmazın imar parseli niteliğinde olduğu hususu da göz önünde tutularak bilirkişi kurullarından aralarındaki çelişki ve yüksek farkı giderecek şekilde ek rapor alınması, gerektiğinde yeni emsallerle değerlendirme yapılmasının istenmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, doğru görülmemiştir.
2-Ayrıca; Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa"nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tesbiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı Yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi"nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihi takip eden 11.11.2012 tarihinden karar tarihine kadar faiz uygulanması gerekirken gerekçeli kararda uygulanan faizin başlangıcı 10.11.2012 olarak alındığından ve karar tarihine kadar olduğu belirtilmemiş olduğundan da hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, karar düzeltme harcının istek halinde düzeltme isteyene iadesine, 23.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.