Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/6955
Karar No: 2017/10086
Karar Tarihi: 04.12.2017

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/6955 Esas 2017/10086 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2016/6955 E.  ,  2017/10086 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

    Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün davacı ile davalılardan Orman Genel Müd. İzafeten ... Orman İşletme Md. vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.

    K A R A R

    Dava, 10.03.2010 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
    Mahkemece davalı ... aleyhine açılan davanın reddine; 13.409TL maddi, 10.000TL manevi tazminatın davalı Orman Genel Müdürlüğü ile dahili davalı ... Ltd. Şti."den müteselsilen tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı ve davalılardan Orman Genel Müdürlüğü temyize getirmiştir.
    1-Dosya kapsamından, davacı vekilinin 20.12.2011 havale tarihli dilekçesinde, ... Ltd. Şti.nin davaya davaya dahil edilmesinin talep edildiği, Mahkemenin gerekçeli kararında bu şirketin “davalı” olarak gösterildiği ve davalı Orman Genel Müdürlüğü ile birlikte maddi ve manevi zarardan müteselsilen sorumlu sayıldığı anlaşılmıştır.
    İş kazasından kaynaklanan tazminat davasında davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaz. Buradaki dava arkadaşlığı ihtiyari dava arkadaşlığı olup davacı yan isterse sorumluların tamamı yerine bir kısmına davasını yöneltebilir. Dava ve karar tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı HMK"da dahili dava diye adlandırılan bir müessese bulunmamaktadır. Derdest olan bir davada, aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunan şirketin davaya dahil edilmek istenmiştir. Bu aşamada yapılması gereken öncelikli iş, davaya dahil edilmek istenen tarafa husumetin usulünce yöneltilmesini, diğer bir ifade ile usulünce bir dava açılmasını beklemek ve her iki davayı birleştirerek bir arada karar vermek olmalıdır.
    Yapılan açıklamalara göre somut olayda, dava açılırken taraf olarak gösterilmeyen ... Ltd. Şti.nin yukarıdaki ilkeler gözetilmeden davaya dahil edilemeyeceği, bu duruma göre sigorta şirketine yönelik, usulünce açılmış bir davanın varlığından söz etme imkanının bulunmadığı açıktır.
    Maddi hatanın usuli kazanılmış hak teşkil etmeyeceği dikkate alındığında, hakkında usulüne uygun biçimde açılmış bir dava bulunmayan ve mevcut hali ile ihbar olunan konumunda değerlendirilmesi gereken şirket bakımından, davalı sıfatıyla işin esasına yönelik hüküm kurulması usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    2-Bu neviden yargılamalarda davacıdaki meslekte kazanma güç kayıp oranının hiçbir kuşku ve duraksamaya yol açmayacak biçimde belirlenmesi gerekir.
    Bu yönüyle davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa"nın 95. maddesidir. Anılan maddeye göre, "Bu Kanun gereğince, yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, çalışma gücü kaybı, geçici iş göremezlik ödeneklerinin verilmesine ilişkin raporlar ile iş kazası ve meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücü veya çalışma gücü kaybına esas teşkil edecek sağlık kurulu raporlarının usûl ve esaslarını, bu raporları vermeye yetkili sağlık hizmeti sunucularının sahip olması gereken kriterleri belirlemeye, usûlüne uygun olmayan sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeleri düzenleyen sağlık hizmet sunucusuna iade edecek belirlenen bilgileri içerecek şekilde yeniden düzenlenmesini istemeye Kurum yetkilidir. Usulüne uygun sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeler ile gerekli diğer belgelerin incelenmesiyle; yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, vazife malûllük derecesini, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu tespit edilen meslekte kazanma gücünün kaybına veya meslekte kazanma gücünün kaybı derecelerine ilişkin usûlüne uygun düzenlenmiş sağlık kurulu raporları ve diğer belgelere istinaden Kurumca verilen karara ilgililerin itirazı halinde, durum Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır.
    Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar, Sağlık Bakanlığı ile Kurumun birlikte çıkaracağı yönetmelikle düzenlenir."
    Kural olarak Yüksek Sağlık Kurulunca verilen kararlar Sosyal Güvenlik Kurumunu bağlayıcı nitelikte ise de diğer ilgililer yönünden bir bağlayıcılığı olmadığından Yüksek Sağlık Kurulu Kararına itiraz edilmesi halinde inceleme Adli Tıp Kurumu aracılığıyla yaptırılmalıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 28.06.1976 günlü, 1976/6-4 sayılı Kararı da bu yöndedir.
    Dosyada, Sosyal Güvenlik Kurumundan usule uygun olarak alınan sürekli iş göremezlik raporunun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece 5510 Sayılı Yasa"nın 95. maddesinde öngörülen yöntem uyarınca öncelikle Sosyal Güvenlik Kurumuna sürekli iş göremezlik başvurusunun yapılması, alınacak rapora taraflarca itiraz edilmesi halinde Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu"na sürekli iş göremezlik başvurusunun yapılması, yapılan başvurunun sonucunun beklenilmesi ve bundan sonra gerekirse Adli Tıp Kurumundan "Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği" hükümler çerçevesinde düzenlenmiş rapor alınarak, sigortalının meslekte kazanma güç kaybı oranının kesin biçimde belirlenmesi gerekirken, Sosyal Güvenlik Kurumundan maluliyet raporu alınmadan maddi ve manevi tazminatın belirlenmesi ve karara bağlanması hatalı olmuştur.
    3-Maddi zarar, malvarlığının zarar verici olaydan sonraki durumu ile böyle bir olay meydana gelmeseydi göstereceği durum arasındaki farkı ifade etmek için kullanılmaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin tazminat davalarında öncelikle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir.
    Davanın bu yönüyle yasal dayanağını, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu oluşturmaktadır. Kanunun 55. maddesinde, “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez.” hükmüne yer verilmiştir.
    Adalet Komisyonu"nun 55. madde gerekçesine göre “sosyal güvenlik ödemelerinin, denkleştirme (indirim) işlevi görebilmesi, onun sorumluluğu doğuran olaya sebebiyet verenlere rücu edilebilmesine bağlıdır. Bu kural gereği, rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri; teknik arıza, tam kaçınılmazlık hallerindeki ödemeler, bu tazminatlardan indirilemez. Bağlanan gelirlerin, işçinin kusuru ve kaçınılmazlık gibi nedenlerle rücu edilemeyen kısmı da indirilemez. Bir kısmı rücu edilemeyen miktar dahi denkleştirilemeyeceği gibi, zarar görenin kusuruna (müterafık kusura) yansıyan sosyal güvenlik ödemeleri, tahsis tarihinden sonra meydana gelen sosyal güvenlik ödemelerindeki artışlar, kısmi kaçınılmazlık ve teknik arıza halindeki ödemeler ve benzerleri rücu edilemediğinden bu miktarlar dahi denkleştirilemez.”
    6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanunun 2. maddesine göre “Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları, gerçekleştirildikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanır”. Dairemizin ve giderek Yargıtay"ın yerleşmiş görüşleri, Kurumca bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerinin ve geçici işgöremezlik ödeneklerinin hesaplanan zarardan indirilmesi, Kurumun rücu hakkının korunması ve mükerrer ödemeyi önleme ilkesine dayandığından, kamu düzenine ilişkin olarak kabul edilmiştir. Kaldı ki, 6098 sayılı Kanunun 55. maddesi de emredici bir hükme yer verdiğinden gerçekleştiği tarihe bakılmaksızın tüm fiil ve işlemlere uygulanmalıdır.
    Yasal düzenlemelerin tetkikinde iş kazası maluliyeti nedeniyle sigortalıya bağlanan sürekli iş göremezlik gelirinden dolayı Kurum"un açacağı rücu davasının yasal dayanağı iş kazasının gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun 21. maddesidir. Maddenin 1. fıkrasında, iş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamının, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirileceği, işverenin sorumluluğunun belirlenmesinde kaçınılmazlık ilkesinin dikkate alınacağı belirtilmiştir.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usule ve yasaya aykırıdır.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usule ve yasaya aykırı olup kararın bozulması gerekmiştir.
    O halde, temyiz talebinde bulunan davalının bu yönleri amaçlayan itirazları kabul edilmeli ve temyiz itirazlarının sair yönleri incelenmeksizin hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre temyiz edenlerin sair yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine, 04.12.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi