9. Hukuk Dairesi 2014/33936 E. , 2016/5674 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait firmada 11.12.2009 tarihinden 12.09.2012 tarihine kadar belirsiz süreli iş sözleşmesi ile genel müdür olarak çalıştığını, son maaşının 8.950.00.TL olduğunu ve her ay 3.500.00.TL’sinin elden ödendiğini, kalanının banka hesabına yatırıldığını, 06.07.2012 tarihinden itibaren şirketin iş hacminin daralmasının sebebinin şirketin sunulan raporlara önlem almaması iken bu etkinin davalı tarafından müvekkilinin sorumluluğu olarak değerlendirildiğini, üzerinde baskı kurulmaya başlandığını, bazı hakaret ve aşağılayıcı davranışlara maruz kaldığını, şirketin diğer yöneticilerince istifa etmesi yolunda mobbing uygulamasına maruz bırakıldığını, 12.09.2012 tarihinde iş sözleşmesinin işverence haksız feshedildiğini ileri sürerek, kıdem, ihbar tazminatları ile fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti ve ücret alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının 11.12.2009 tarihinde genel müdür görevi ile işe başladığını, işe başladığı tarih ile ayrıldığı Eylül 2012 tarihleri arasında şirketin beklenen gelişmeyi sağlayamadığı gibi zarar ettiğini, davacının ortaya çıkan sorunların giderilmesinde genel müdürün alması gereken sorumlulukları almadığını, şirketin büyümesi için gerekli planlamayı ve aktiviteyi sergilemediğini, alınması gereken önlemleri yönetim katma iletmediğini, başarısız olduğu gibi işini de savsamaya başladığını. iş görüşmelerini dahi ihmal ettiğini, tutum ve davranışlarında bir değişiklik olmayınca iş sözleşmesinin 12.09.2012 tarihinde İşk. 25/II-h maddesi uyarınca haklı nedenle feshedildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu, davacı vekili tarafından 09.11.2012 tarihinde tamamlama harcı yatırılarak ücret alacağı dışında diğer talep konusu tazminat ve alacaklar yönünden ıslah edilmiş olmakla ikinci kez 03.06.2014 tarihinde ıslah harcı yatırılarak yapılan mükerrer ıslahın yok hükmünde sayıldığı belirtilerek, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dosya içeriğine göre, Mahkemece tensip zaptıyla davacı tarafa davasının belirsiz alacak davası mı yoksa kısmî dava alacağı mı olduğu hususunda ön inceleme gününe kadar açıklayıcı beyanda bulunması ve netice-i talebini tam olarak belirlemesi, şayet buna göre harcı eksikse bakiye harcın ikmal etmesi için 2 hafta kesin süre verilmesi üzerine davacı tarafça 09.11.2012 tarihli dilekçe ile davanın türü açıklanıp, aynı gün tamamlama harcı yatırılmıştır.
Mahkemenin bu kararı, dava türü ve talebin açıklattırılması kapsamında kabul edilmelidir. Davacı da bu doğrultuda usul işlemi gerçekleştirmiştir. Bu bir ıslah veya artırım dilekçesi olarak kabul edilemez. Zira mahkeme açılan davanın türünü belirlemesi ve tahsil amaçlı belirsiz alacak davası ise belirleyebildiği miktarda açmasını ve harcının tamamlamasını istemiştir.
Bilahare, davacı tarafça yargılama safhasında alınan hesap raporuyla belirlenen alacak tutarları dikkate alınarak tensip zaptı uyarınca netleştirilen talebini 03.06.2014 tarihli dilekçe ile ıslah edip harcını yatırmıştır.
Ancak Mahkemece bu talep ikinci ıslah olarak değerlendirilip bir taraf yargılama sırasında ancak bir kez ıslah yapılabilir gerekçesi ile bu ıslah dilekçesini dikkate almadan tazminat ve alacakları hüküm altına alınmıştır.
Oysa yukarda açıklandığı üzere, Mahkemenin tensip zaptına konu ara kararı gereğince davacı, açıklama dilekçesi verip tamamlama harcını yatırdığından, ön inceleme aşamasında mahkemenin ara kararı üzerine verilen dilekçe ve harcın davanın ıslahına ilişkin bir irade olarak değerlendirilmesi yerinde değildir. Buna göre, dava konusu talebin ıslahına konu 03.06.2014 tarihli davacı dilekçesi dikkate alınmaksızın alacakların hüküm altına alınması hatalıdır.
3-İş hukukunda çalışma olgusunu, bu kapsamda genel tatillerde çalışma yaptığını iddia eden işçi, karşılığı ücretin ödendiğini de işveren kanıtlamalıdır.
Genel tatil günlerinde çalışma her türlü delille kanıtlanabilir. Genel tatillerde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda, tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bununla birlikte, işyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
İşçinin çalışma olgusunun tespitinde işyerinde veya komşu işyerinde çalışanların tanıklığı önemli olduğu gibi tanık olarak dinlenecek kişinin tanıklığına güveni etkileyebilecek bir durumun olup olmadığı da araştırılmalıdır. Tanıklar belirli bir dönem çalışmışlarsa ve başkaca delil yok ise beyanlarının belirtikleri dönemle sınırlandırılması gerekir.
Somut uyuşmazlıkta, hükme esas alınan bilirkişi raporunda genel tatil çalışma ücreti alacağının davacı tanık beyanları dikkate alınarak hesaplandığı görülmektedir. Davacı tanıklarından ... 2010 yılı Ocak ayı ile 2010 yılı Nisan ayı arasında, diğer tanık ... ise 2010 yılında başladığını ve 9 ay çalıştığını beyan etmişlerdir. Mahkemece tanıkların işyeri çalışma düzenini kendi çalışma süreleri ile sınırlı olarak bilebilecekleri, bu durumda davacının genel tatillerde çalışma yaptığını sadece bu tanıkların çalışma süresi kadar ispatlayabildiği değerlendirilmeden davacının tüm çalışma dönemi boyunca genel tatil günleri çalışma ücreti alacağının hesaplanması hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine 10.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.