3. Hukuk Dairesi 2017/15768 E. , 2018/5943 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; davacı kooperatifin davalı belediyeden 18.06.1997 tarihli encümen kararı ile 9 adet taşınmazı 13.000 TL (13.000.000.000 TL)"ye satın aldığını, dava konusu taşınmazların Hazine"ye ait olduğunu sonradan öğrendiklerini, Hazine tarafından taşınmazların davalı belediyeye devri yapılmadığı için taşınmazların tapu ile mülkiyetini alamadıklarını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ödenen 13.000 TL"nin denkleştirici adalet ilkesi gereğince dava tarihi itibariyle ulaştığı alım gücünün karşılığı şimdilik 50.000 TL"nin yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili; davacının toplam 3.000 TL ödeme yaptığını, davacıya yapılan 18.06.1997 tarihli tahsis kararının ... Valiliği İl İdare Kurulu"nun 05.09.2000 tarihli kararı ile iptal edildiğini, Hazine"ye ait taşınmazların davacıya devrinin yapılmadığını beyan etmiştir.Mahkemece; 20.12.2012 tarihli ilk kararında davanın (talep gibi) kabulü ile 50.000 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, taraf vekillerinin temyizi üzerine Dairemizin 03.06.2013 tarihli ilamı ile; davacının taşınmazı halen kullanması nedeniyle, taşınmazın davalıya aynı anda iade edilmesi koşulu ile ödenen satış bedelinin davacıya iade edilmesi gerektiği ve taşınmazın davalıya iade edildiği tarihten itibaren faiz talep edilebileceği belirtilerek bozma kararı verilmiş, davacı vekilinin karar düzeltme talebi ile Dairemizin 17.12.2013 tarihli kararında; ifanın imkansız hale geldiği tarih itibariyle ödenen paranın ulaştığı bedelin talep edilmesi gerektiği, ifanın imkansız hale geldiği tarihin tespit edilerek bu tarih itibariyle alınacak rapor sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozma kararının gerekçesi değiştirilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamına uyan mahkemece; ifanın imkansız hale geldiği 05.09.2000 tarihli itibariyle ödenen bedelin ulaştığı değer olan 7.187,25 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmiş, hükmün taraf vekillerince temyizi üzerine Dairemizin 16.06.2015 günlü ve 2015/6522-11202 E.-K. sayılı ilamı ile özetle; “....davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile davada, ifanın imkansız hale geldiği tarih konusunda bir inceleme ve araştırma yapılmadığı, ...Valiliği"nin 05.09.2000 tarihli belediyenin tahsis işleminin iptali kararında davacı kooperatifin taraf olmadığı ve bu tarih itibariyle davacının öğrenmediğinin anlaşıldığı, bu durumda, davacı kooperatif tarafından belediye tahsis kararının iptaline ilişkin kararın öğrenildiği tarihin araştırılması, İdare Mahkemesi kararları da incelenip, dikkate alınarak oluşacak sonuca göre, davacının ifanın imkansız hale geldiğini öğrendiği tarihin belirlenmesinden sonra davacının yaptığı ödemelerin her ödeme tarihinden, ifanın imkansız hale geldiği tarihe kadar ulaştığı alım gücünün enflasyon, ÜFE, altın ve döviz kurları, memur maaş ücretleri ile faiz oranlarındaki artışlar vs. gibi etkenlerin ortalaması alınmak suretiyle uzman bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmesi...” gereğine değinilerek bozulmuştur.Mahkemece ifanın imkansız hale geldiğini öğrendikleri tarihin belediyeye başvuru tarihi olan 28.10.2010 tarihi olduğu gerekçesiyle ıslah talebi de gözetilerek davanın kabulüne, 28.10.2010 tarihinde paranın ulaştığı değer olan 62.719,59 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyen yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının tüm, davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Islah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur. HMK"nın 176.maddesinde (HUMK.83.maddesi) ıslah; "Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir." olarak tanımlanmıştır.
Aynı Kanunun müteakip 177.maddesinde (HUMK.84.maddesi) ise, ıslahın tahkikat bitinceye kadar yapılabileceği öngörülmüş olduğundan ve temyiz faslında da, bozmadan sonra dahi ıslahın olanaklı bulunduğuna dair açık veya örtülü bir hüküm yer almadığından, Kanunun bu olanağı bir devre ve zaman ile sınırlandırdığının kabul edilmesi ve bu nedenle bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı sonucuna varılması zorunludur.Nitekim 04.02.1948 gün ve 1948-3 Esas, 1944-10 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; dava açıldıktan sonra mevzuunda, sebebinde ve delillerde ve sair hususlarda usule müteallik olmak üzere yapılmış olan yanlışlıkları bir defaya mahsus olmak üzere düzeltmek ve eksiklikleri de tamamlamak imkanını veren ve mahkeme kararına lüzum olmadan tarafların sözlü ve yazılı beyanlarıyla yapılabilen "ıslah"ın; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 84. maddesinin açık hükmü dairesinde tahkikat ve yargılama bitinceye kadar yapılabileceği Yargıtay"ca hüküm bozulduktan sonra bu yoldan faydalanmanın mümkün olamayacağı açıklanmıştır.Yine; Yargıtay İçtihadı Birleştime Genel Kurulunun 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E.-2016/1 K.sayılı ilamı ile "Her ne sebeple verilirse verilsin, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 gün ve 1948-3 Esas, 1944-10 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının değiştirilmesine gerek olmadığına" karar verilmiştir.
Eldeki davada, davacının dava dilekçesinde, fazlaya ilişkin hakkını saklı tutarak ödenen 13.000 TL"nin denkleştirici adalet ilkesi gereğince dava tarihi itibariyle ulaştığı alım gücünün karşılığı şimdilik 50.000 TL"nin yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep ettiği, hükmün ikinci kez bozulması sonrasında 12.06.2017 tarihli dilekçesiyle 50.000 TL olan talebini 62.719,59 TL’ye ıslah ile yükselttiği ve bu haliyle mahkemece bozma sonrası ıslaha göre karar verildiği görülmektedir.Halbuki mahkemece; davalı taraf lehine doğmuş olan usuli kazanılmış hak ile bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı hususları da göz önüne alınarak karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu bozmadan sonra yapılan ıslaha göre hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda iki numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.