3. Hukuk Dairesi 2016/18556 E. , 2018/5929 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın bir kısım davalılar yönünden kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili, davalılardan ... Konut Yapı Koop. ve ... vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar ,müşterek çocukları küçük ...’ın ... "da babasının işçi olarak çalıştığı davalılardan kooperatife ait inşaat halindeki sitede kaldıkları evin önünde oynarken , kilidi olmayan ve kapağı açık bulunan elektrik panosu ile temas etmesi sonucunda elektrik akımına kapıldığını,olay nedeniyle iç organlarında harabiyet meydana geldiğini sağ ve sol elinde 3.ve 4. parmaklarında ciddi yaralanmalar ve lezyonlar oluştuğunu,meydana gelen olayda davalıların kusurlu olduklarını ileri sürerek,fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 YTL maddi tazminat ile, küçük pınar için 25.000,00 YTL, davacı anne için 7.500 YTL, davacı baba için ise 7.500 YTL manevi tazminatın olay tarihi olan 13.06.2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar ... Konut Yapı Kooperatifi ve ...,davanın zamanaşımına uğradığını,esas yönünden ise,taleplerin fahiş olduğunu,müşterek müteselsil talepte bulunulamayacağını savunarak,davanın reddini istemişlerdir.Mahkemece;davacı tarafın maddi tazminat talebinin kabulüne;14.068,05 TL’ nin olay tarihi olan 13.06.2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ..., ..., ...Konut Yapı Kooperatifi’nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa ödenmesine; davacı tarafın manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, davacı ... için 7.500 TL, davacı ... için 2.500 TL, davacı ... için 2.500 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 13.06.2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ..., ..., ...Evleri Konut Yapı Kooperatifi’nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş,hüküm davacılar vekili,davalı ...Konut Yapı Kooperatifi ve ... vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava; davacıların müşterek çocukları ...’ın davalıların sorumluluğunda bulunan elektrik panosuna temas etmesi sonucunda elektrik akımına kapılarak yaralanmasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesine etkisi hukukumuzda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 74 maddesinde düzenlenmektedir. Madde metni incelendiğinde "Hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir.Aynı şekilde, ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hakimini bağlamaz." hükmünü içermektedir. Bu açık hüküm karşısında ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Buna göre hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında ilke olarak bağımsız kılınmıştır.Hemen belirtilmelidir ki, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Öğreti ve uygulamada hukuk hakiminin, maddi olaylara ve özellikle fiilin hukuka aykırılığına ilişkin olarak ceza hakimi tarafından yapılan tespitlerle bağlıdır. Hukuk hakiminin ceza mahkemesi kararındaki maddi olgularla bağlılığının ölçüsü; beraat kararında suçun sanık tarafından işlenip işlenmediğinin kesin olarak, delilleriyle tespit edilip edilmediğidir. Ceza mahkemesinin, kusurun ve zarar miktarının takdiri hususundaki kararı, yani, fiilin işlendiği sabit olduğu halde, kusurluluğa ya da kusursuzluğa ilişkin saptaması, hukuk hakimini bağlamaz. Hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kusura ilişkin değerlendirmesiyle ve buna etkili tespit edilen olgularla bağlı kalmaksızın, taraflarca ileri sürülen delilleri toplayıp, tümünü birlikte değerlendirerek bir sonuca varmalıdır. Başka bir deyişle maddi olayları ve yasak eylemleri saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır. Ancak, bu bağlayıcılık ve kesin delil niteliği ceza davasında yargılanan kişi yönünden söz konusudur. Ceza mahkemesinde sanık olarak yargılanan kişi dışında başkaları hakkında açılan hukuk davasında bu kurallar uygulanamaz.Somut olayda;mahkemece,talimatla 3’lü bilirkişi heyetinden kusur raporu alınmış,ancak mahkemece dosya hesap bilirkişisine tevdi edilirken dosya kapsamında yer alan ...r Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2003/211 E. 2008/101 K. sayılı dosyasındaki kusur oranları dikkate alınarak maddi tazminat hesabı yapılması istenilmiş ve hesap bilirkişi tarafından da ceza dosyasındaki kusur oranları dikkate alınmak suretiyle maddi tazminat hesabı yapılmıştır.Ancak, yukarıda da ifade edildiği gibi ceza dosyasındaki kusur oranlarına bağlı kalınarak eldeki davada kusur oranı belirlenemeyeceğinden mahkemece bu yöndeki değerlendirme doğru görülmemiştir.Kaldı ki,mahkemece yukarıda da ifade edildiği gibi eldeki dosyada kusur raporu alınmasına rağmen ceza dosyasındaki kusur oranlarına göre tazminat hesabı yaptırılması da doğru değildir.Nitekim ,ceza dosyasındaki kusur oranları ile eldeki dosyada alınan kusur oranları birbiri ile çelişkili olup mahkemece bu kusur oranları arasındaki çelişkiyi giderecek alanında uzman ayrı bir 3"lü bilirkişi heyetinden kusur raporu alınmadan hatalı şekilde ceza dosyasındaki kusur raporu ve oranlarının dikkate alınması doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
2-Bundan ayrı olarak,
HMK"nun 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hâkimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hâkimlik mesleğinin gereği olarak hâkimin hukukî bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her hâlde seçilecek bilirkişinin mesleği
itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir. Bilirkişi raporu, kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasında çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.düzenlemesi yer almaktadır.
HMK’nun 281. maddesinde ise, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakılacak olur ise,mahkemece hesap raporunun alanında uzman aktüerya bilirkişiden alınması gerekirken,yanılgılı değerlendirme ile konunun uzmanı olmayan adli tıp uzmanı doktor bilirkişiden hesap raporu alınması da doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
3-Bu aşamada davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalılar ... Konut Yapı Kooperatifi ve ... vekili ile davalı ... vekili yararına BOZULMASINA, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına,peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.