Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/21049
Karar No: 2018/2661
Karar Tarihi: 16.04.2018

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2015/21049 Esas 2018/2661 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacılar, kök murisleri olan dedelerinden kalan taşınmazın mirasçıları olduklarını, taksim edilmediğini ve tüm mirasçılar adına tescil edilmesi gerektiğini iddia ederek dava açmıştır. Davalılardan biri taşınmazın batısında kalan bölümünü satın almıştır ve kalan bölümün hoyratlarından olduğunu iddia etmiştir. Yerel bilirkişiler, taşınmazın bir bölümünün davacıların amcasına ait olduğunu belirtmiş ancak taşınmazın tamamının geçmişi ve zilyetliği hakkında karara yeterli görünmeyen rapor vermiştir. Mahkeme, davacıların iddialarını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak Yargıtay, bu hükümdeki karara yeterli araştırma ve inceleme yapılmadığını, taşınmazın geçmişi ve zilyetliği hakkında detaylı bilgi alınması gerektiğini belirtmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 31. maddesi uyarınca taraflara, 05.04.2003 tarihli senet tanıklarını dinletme talepleri olup olmadığı sorulmalı ve yeniden keşif yapılmalıdır. Kararda geçen kanun maddeleri: 6100 sayılı HMK’nın 31. maddesi.
16. Hukuk Dairesi         2015/21049 E.  ,  2018/2661 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
    ... sonucunda ... Köyü çalışma alanında bulunan 140 ada 1 parsel sayılı 5.780,96 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim, satın alma, hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... ve ... adına tespit ve tescil edilmiştir. ... ve müşterekleri miras yoluyla gelen hakka dayanarak dava konusu taşınmazın murisleri ... mirasçıları adına miras payları oranında tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmışlar, yargılama sırasında ... terekesine temsilci atanmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, tereke temsilcisinin de aralarında bulunduğu davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacılar ..., ... ve ... müşterek dava dilekçeleri ile, dava konusu 140 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kök murisleri olan dedeleri...den geldiğini, murisin terekesinin taksim edilmediğini ileri sürerek, taşınmazın tüm mirasçıları adına tescili istemiyle dava açmışlardır. Davalılardan ...; dava konusu taşınmazın evvelinde 2 parça halinde olduğunu, taşınmazın batısında kalan bölümünü davacılardan ...’nin murisi olan babası ... ’den 05.04.2003 tarihli senet uyarınca satın aldığını, taşınmazın kalan bölümünün ise kendi atalarından geldiğini, taşınmazın zeminde bütün olarak kullanıldığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Davalı ... ise, dava konusu taşınmazın kendilerine atalarından geldiğini, davacıların taşınmazda haklarının bulunmadığını beyan etmiştir. Mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ... ve ..., dava konusu taşınmazın batısında kalan bölümünün evvelinde davacıların amcası olan ... ’ye ait olduğunu, taşınmazın kalan bölümünün ise davalılara kendi atalarından geldiğini, taşınmazın zilyetliğinin davalı tarafa ne şekilde geçtiğini bilmediklerini, ancak taşınmazın davalı tarafça kullanıldığını beyan etmişlerdir. Mahkemece, dava konusu taşınmazın, dosya arasında bulunan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen batı bölümünün, satış sözleşmesi uyarınca ... ...’den satın alındığı, kalan bölümünün ise öteden beri davalı tarafa ait olduğu, davacı tarafın iddialarını ispat edemediği kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davacılar, taşınmazın kök murisleri ’den geldiğini ileri sürmüş, davalılardan ..., dava konusu taşınmazın bir bölümünü ... ...’den satın aldığını iddia etmiş ve bu iddiasına ilişkin olarak da 05.04.2003 tarihli satış senedine dayanmıştır. Yerel bilirkişiler ise, taşınmazın bir bölümünün ... ...’den geldiğini beyan etmişler ancak, Mahkemece taşınmazın kim veya kimlerden geldiği hususundaki çelişki giderilmemiş, dava konusu taşınmazın davacı tarafın kök murisi ...’den mi yoksa ’ün çocukları ... (davacılar ... ve ... murisi), ... ... (davacılardan ...i’nin murisi) veya ... ...’den (davacıların amcaları) mi geldiği hususu kesin olarak belirlenmemiş, yerel bilirkişilerin taşınmazın zilyetliğinin hangi tarihten beri kimde olduğu hususlarındaki soyut beyanları ile yetinilmiştir. Öte yandan; 6100 sayılı HMK’nın 31. maddesinde yer alan “Hakimin davayı aydınlatma ödevi” kapsamında taraflara senet tanıklarını dinletme talepleri olup olmadığının hatırlatılması gerekliliği de düşünülmemiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile karar verilemez. O halde sağlıklı sonuca varılabilmesi için; öncelikle 6100 sayılı HMK’nın 31. maddesi uyarınca taraflara, 05.04.2003 tarihli senet tanıklarını dinletme talepleri olup olmadığı sorulmalı, talep edilmesi halinde senet tanıkları (tanıklar, azalar ve muhtar) da hazır olduğu halde, mahallinde yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve teknik bilirkişi katılımı ile yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte yerel bilirkişi, taraf tanıkları ve senet tanıklarından, taşınmazın kimden geldiği, taşınmazın tamamının ya da bir bölümünün davacı tarafın kök murisi ...’den veya çocukları ..., ..., ... ...’den gelip gelmediği, ’den geliyorsa terekesinin taksim edilip edilmediği, taksim edildiyse taşınmazın kime isabet ettiği, taşınmazın hangi bölümüne, kimin, hangi sıfatla ve ne kadar süreyle zilyet olduğu hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, davalı tarafın dayandığı senedin hudutları okunarak kapsamı belirlenmeli, yerel bilirkişi ve tanık sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle yöntemince giderilmeli, teknik bilirkişiden keşfi takibe elverişli krokili rapor alınmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek iddia ve savunma arasındaki çelişkiler giderilmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 16.04.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi