14. Hukuk Dairesi 2018/2501 E. , 2018/8874 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki ortaklığın giderilmesi davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen hüküm bir kısım davalılar ile bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
I- 7201 sayılı Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir.
a) Bu kanun değişikliğine göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21/2. maddesi uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligatın, öncelikle bilinen veya gösterilen en son adresine, mavi renkli zarf kullanılmaksızın ve adres kayıt sistemindeki adres olduğuna ilişkin şerh verilmeksizin Kanunun 10. maddesine göre normal bir şekilde çıkarılması gerekir. Muhatabın bu adreste bulunmaması durumunda, tebliğ memurunca Kanunun 20 ve 21. maddesinin birinci fıkrası ile Tebligat Yönetmeliğinin 29. maddesi uyarınca, muhatap lehine olan araştırmalar yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işlemlerinin yerine getirilmesi gerekir.
b) Muhatabın gösterilen adresten sürekli olarak ayrılması ve yeni adresinin de tebliğ memurunca tespit edilememesi durumunda, tebliğ evrakının tebligatı çıkaran mercie geri gönderilmesi gerekir. Ancak bu aşamadan sonra, Kanunun 10/2 ve Yönetmeliğin 16/2. maddeleri nazara alınarak, tebliğ evrakının açık mavi renkli zarfla, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek, Kanunun 21/2. maddesine göre tebliği mümkün olabilecektir.
Tebligat Kanununun 10/2 ve 21/2. maddeleri farklı şekilde yorumlanarak, başka adresi bilinmediği gerekçesiyle muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması muhatabın savunma hakkını kısıtlayacağından, Anayasanın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesine ve Tebligat Kanununun yukarıda bahsi geçen hükümlerine aykırı olacaktır.
II- Tebligat Kanununun;
1- “Vekile ve kanuni mümesile tebligat” kenar başlıklı 11. maddesinin birinci fıkrasında vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılacağına,
2- 35. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, gerçek kişilerle ilgili olarak, muhatabın kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmasından sonra, eğer bu kişi adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecbur olduğu; adresini değiştiren kişinin yeni adres bildirmemesi ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshasının eski adrese ait binanın kapısına asılacağı ve asılma tarihinin tebliğ tarihi sayılacağı hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince:
1- Davalı ... ... ’a yapılan gerekçeli karar tebligatının, 7201 sayılı Tebligat Kanununa aykırı olarak ilk seferde, doğrudan 21/2. maddesine göre, bu davalının adres kayıt sistemindeki adresine yapıldığı ve usulüne uygun olmadığı,
Davalı ...’a gerekçeli karar tebligatının, dava dilekçesi tebliğ edilen adresine Tebligat Kanununun 35. maddesi uyarınca yapıldığı, davalının adres kayıt sisteminde adresi bulunup bulunmadığı araştırılmaksızın yapılan bu tebligatın usulüne uygun olmadığı,
Davalı ..."un vekille temsil edilmesi nedeniyle gerekçeli karar tebligatının davalı vekiline yapılması gerekirken, davalı asile yapılan bu tebligatın da usulüne uygun olmadığı, anlaşılmıştır.
Mahkemece, adı geçen davalıların adreslerine yukarıda belirtilen ilkelere uygun şekilde gerekçeli kararın tebliğinin sağlanması ve kanuni temyiz süresinin beklenilmesi;
2- ... 2. Tüketici Mahkemesinin 2009/954 Esas sayılı ve ... 4. Tüketici Mahkemesinin 2009/961 Esas sayılı dava dosyalarının akıbetlerinin ilgili mahkemelerden sorularak, karar verilmişse karar suretlerinin (kesinleşmişse kesinleştirme şerhi içerir şekilde) ilgili mahkemelerden getirtilerek dosyaya eklenmesi,
3- Hükmü temyiz eden davalılardan istinaf harcının alındığı görülmüş ise de temyiz harcı alındığını gösteren makbuza dosya arasında rastlanamamıştır. Bu nedenle temyiz defterine kaydedilen temyiz dilekçeleri hakkında HUMK"nun 434/3 fıkrasında öngörülen, eksik harç ödenmesi halinde yapılacak işlemle ilgili kuralın benzetme yoluyla uygulanacağı 25.01.1985 tarihli ve 5/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında benimsendiğinden, anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca işlem yapılması,
Belirtilen eksiklikler giderildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın MAHALLİNE İADESİNE, 11.12.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.